Fleamont Potter, 1957 yılında, ellisine merdiven dayamışken emekli oldu ve şirketini sattı. Kendisi ve karısının hiçbir sıkıntısı yoktu, zenginlerdi; ama Euphemia bir çocuğunun olmamasına çok içerliyordu ve kocası, onun depresyona sürüklendiğini ve yavaş yavaş eriyip gittiğini görmeye dayanamıyordu.
Şirket satıldıktan dört kadar sonra, Euphemia Potter kendini fiziksel olarak hasta hissetmeye başlamıştı. İştahsızdı; sürekli kusuyor ve beli ağrıyordu. En cahil Muggle'ların bile takdir edeceği biçimde, gebeliğin tipik belirtileriydi bunlar; ama unutmayın ki Bayan Potter tam kırk sekiz yaşındaydı, çocuk sahibi olması ya da en azından olabilmesi için fazlasıyla yaşlı sayılırdı.
Ama oldu işte. Tam otuz sekiz hafta sonra, karla karışık yağmurun yağdığı bir Londra sabahında, Euphemia Potter bir kız çocuğu dünyaya getirdi.
Takvimler 4 Ocak 1959'u gösteriyordu ve Euphemia çocuğunu çileyle doğururken Fleamont dışarıdaydı, yürümeye çıkmıştı. Elinde fazlasıyla olgunlaşmış bir defne meyvesiyle döndü eve, bunun için babası gibi siyah saçlı ve annesi gibi buğday tenli küçük kızlarının adını 'Laurel'* koydular.
-*İngilizcede 'Defne ağacı'
Laurel'ın ilk ayı anne ve babası için muazzam geçti. Çok mutlulardı ikisi de; kızlarını el bebek gül bebek büyütüyorlar ve mutsuz olacağı her şeyi ortadan kaldırmaya çalışıyorlardı.
Ama küçük kız, bir yaşına yaklaşmışken bir gün aniden hastalandı, ateşi çıktı, gözleri sulandı ve sürekli uyumaya başladı. Euphemia Potter bunu fark eder etmez kocasına koşup kızını muayene ettirmek için St Mungo'ya gittiler.
7 Temmuz 1959'du.
Kızlarının incelemesine endişeli endişeli bakarken, Şifacının ağzından dökülen tek bir kelime, Euphemia Potter'ın bayılmasına sebep oldu: "Olamaz."
Şifacı, kızın durumunun beklenebilecek kadar iyi olduğunu ve annesinin ayılmasının öncelikli olduğunu söyleyince, Fleamont yirmi dakika kadar karısını bekledi.
Euphemia Potter sonunda uyanınca, Şifacı alıştıra alıştıra anlatmaya başladı.
"Çok yaygın olmayan bir durum var büyücülerde ama illaki duymuşsunuzdur. Ayna-büyücülük. Şöyle ki... Yaptığım iyileştirme büyüleri kızınızda işe yaramadı. Bana geri döndü."
Euphemia telaşlandı. Doktor devam etti. "Bence bunu biraz araştırırsanız, ona daha iyi bakabilirsiniz. Kızınız hangi gün doğmuştu?"
"4 Ocak. 4 Ocak 1959."
"Sanırım Chelot Lovemore da o zaman ölmüştü. Biliyorsunuz, bir ayna-büyücü ölünce hemen arkasından diğeri doğar. Albus Dumbledore'a müracaat edin diyorum ben."
Potterlar çıkmadan önce bir kere daha seslendi. "Ve Bayan Potter! Hamilesiniz."
***
Euphemia birinci çocuğunu bile beklemezken ikincisine sahip olmuştu. Hem mutluluğun verdiği sarhoşluk, hem de kızlarına bir şeylerin olacağı korkusuyla; Potterlar iki gün sonra Dumbledore'la görüşmeye gitmeye karar verdiler, ama Albus Dumbledore kendisi gelmek istedi.
Sıcak bir gündü. Kapının çalmasıyla iki ebeveyn birden dalgın dalgın kapıya fırladılar.
Dumbledore, Fleamont Potter kadar uzun bir adamdı. İkisi de kahverengi olan saçı sakalı birbirine karışmıştı.
"Merhaba, Fleamont, Euphemia! Sizi yeniden görmek ne kadar güzel, hem de bir çocuğunuz olduğunu görmek. Laurel nerelerde?"
Yukarı çıktılar, Laurel beşiğinde uyuyordu. Dumbledore onu kucağına aldı.
"Doğum günü neydi? Ocağın dördü, değil mi? 1959."
"Evet, Dumbledore."
Adam küçük kıza baktı bir süre.
"Merlin bağışlasın. Çok şirin. Ama - test edebilirim, değil mi?"
"Zararlı büyüler kullanmayın, yalvarıyorum."
"Ah, hiç olur mu öyle şey? Saçına renk değiştirme büyüsü yapmak istiyorum sadece. Colovaria."
İki endişeli ebeveyn, kızları hedef alınarak yapılan büyünün Dumbledore'un kumral saçlarını cart yeşile döndürmesini izlediler. Dumbledore telaşsızdı.
"Ah, evet. Küçük Laurel Euphemia Potter, kesinlikle o."
"Ama... ama Dumbledore, o-"
"Zihinsel engelli olmayacak, hayır. Ayna-büyücüler, kendilerine bitki ismi verildiğinde aklı sıhhati yerinde olurlar, normal bir büyücü kadar uzun yaşarlar. Ve siz tesadüfen olsa bile, ona bir bitki ismi verdiniz. Ziyanı yok, Laurel, Hogwarts'taki diğer öğrencilerim gibi normal bir eğitim görecek. Sadece Büyüceşûra'da olduğum için size küçük bir not geçeceğim, onu Sihir Bakanlığında kaydettirin, çünkü şu an tüm çalışanlar bir sonraki ayna-büyücüyü arıyorlar."
Dumbledore, bir saat kadar sonra, içleri hafiften de olsa rahatlamış Potterlardan çıkarken, gülümsedi. "Ah, söylemeyi unuttum. Sanırım Laurel aşık olamayacak."
"Ne- niye-"
"Nasıl- neden-"
"Aşık olamayan iki tür büyücü vardır. Amortentia yoluyla doğmuş olanlar ve ayna-büyücüler. Laurel'da akıl sağlığına bağlı olumlu bir etki olur mu bilmiyorum, ama büyük ihtimalle olamayacak." sonra arkasını döndü, "Kızınızı özellikle korumanıza gerek yok. Hasta değil o."
"Amortentia yoluyla doğanlar demiştiniz..."
"Evet. Ebeveynlerinden biri, diğerine aşk iksiriyle bağlanmışsa, doğan çocuk aşkla kimseye bağlanamaz ve ayna-büyücüler de dışarıdan büyü almadıkları için kimseye bağlanamazlar. Unutmayın, aşk da bir büyüdür. Ve aşık olamayan bu iki tür, birbirlerini her zaman yenecek güçtedirler."
Ve gitti.