16. Bölüm

398 127 43
                                    


HİKAYENİN HER HAKKI SAKLIDIR. KOPYALANAMAZ, BAŞKA BİR YERDE PAYLAŞILAMAZ. AKSİ DURUMDA YASAL İŞLEM YAPILACAKTIR.


Herkese merhaba arkadaşlar. Yeni bölümle karşınızdayım. Bundan sonra bölümler düzenli olarak gelecek haberiniz olsun. Hangi siteye bölüm yayınlamaya çalışsam hep bir şekilde zorlukla karşılaşıyorum. Ya profilime giremiyorum ya paylaşım yapmak istediğim platform çökmüş oluyor. İster istemez yayın yapmak insanın içinden gelmiyor. Neyse ben yazmayı çok özlemişim. Umarım sizde okumayı özlemişsinizdir. Bir süre bu şekilde idare edeceğiz. Lütfen beni bu serüvende yalnız bırakmayın. Hikaye paylaşım takibi için mermarid.yy instagram hesabını takip edebilirsiniz. Keyifli okumalar!!

****

Genç kadın ağlayarak kardeşi ve kocasının tartışmasını dinliyordu. Zeynel sinirli bir şekilde genç adamı itelerken Ahmet sinirlenerek eniştesinin üzerine yürümüştü.

"Sen ablamın yüzünü bir daha zor görürsün. Büyüğümsün demeyeceğim elimden bir kaza çıkmadan defol buradan."

"O kadar kolay değil Ahmet efendi, çocuklarımı alıp gidemezsiniz."

"O çocuklar sadece benim, senin çocuğun geldiğin yerde. Defol şimdi..." Suna kendisini tutan Efnan'ın yanından ayrılarak kocasının karşısına dikilip elini kocasının göğsüne vura vura bağırmıştı.

"Suna... Yapamazsın!"

"Yapamaz mıyım? Senin erkek çocuk takıntın yüzünden kızlarımı harcamayacağım. Şimdi git erkek evladının yanında mutluluğunu yaşa."

"Suna!" genç adamın ses tonu düşmüştü. Gözlerinde pişmanlık olabilecek bir ifade olsa da son pişmanlık önemli değildi.

"Ne Suna? Sana yıllarımı verdim, iki tane ay parçası gibi kızımız oldu. Kısır mıydım da gittin başka kadından çocuk yaptın kendine. Suna diye biri yok artık hayatında. Gözümü açtığın için teşekkür ederim. Kızlarım bende kalacak. Zaten umursayacağını da sanmıyorum. Yakında boşanma evraklarını alırsın. Şimdi defol." Suna kardeşinin kolunu tutarak eve doğru ilerlemesini sağlamıştı. Zeynel arkadan bağırıp çağırsa da umursamamıştı. Tüm aile eve girerken kapıyı on senelik kocasının yüzüne kapatan Suna olmuştu. Genç kadın sırtını kapıya yaslayarak hıçkırıklara boğulurken Ahmet ablasına sarılarak onu teselli etmeye çalışıyordu.

"Ne yapacağım? Şimdi ben ne yapacağım?" genç kadın hıçkırırken Efnan'da iki kardeşin yanına gelerek genç kadının elini tutup kaldırmıştı. Ahmet genç kıza minnetle bakarken Suna ıslak bakışlarını genç kıza çevirmişti.

"Ne yapacağım Efnan, nasıl yaşayacağım? Kızlarım..."

"O nasıl laf abla, ne demek nasıl yaşayacağım. Allah kaldıramayacağı hiçbir yükü yüklemez kulunun omzuna. Sabret abla, çocukların senin gibi annesi olduğu için şanslı. Onlar için sabret. Hem biz ne güne duruyoruz. Ailen değil miyiz?" Hilmi bey kızının ağlamasına dayanamayarak Suna'yı kendine çekip çıkıca sarılmıştı.

"Yavrum ben hala yaşıyorum, niye bu kadar üzülüyorsun? Ya daha kötüsü olsaydı? İşin başından öğrendin bu rezilliği." Suna başını babasının göğsüne saklarken gözünün önüne kocasının kucağındaki mavi kundaktaki bebeğe heyecanla baktığı anlar gelmişti. O ailesine bir şey oldu endişesiyle kocasının peşinden giderken bam başka bir sahneyle karşılaşmıştı. Kocası olacak adam başka bir kadından çocuk sahibi olmuştu. Kadın doğum yapmış, haklı olarakta bebeğin babasına haber verilmişti. Suna donmuş bir şekilde hastane koridorunda kalırken Zeynel'in o sevincini izliyordu. Üstelik yalnız değildi, kayınvalidesi ve babası da oradaydı. Kendisini ilk gören kayınvalidesi olmuştu. Kadının bakışlarındaki mahcupluk Suna'nın fark edeceği bir şey değildi.

KÖRDÜĞÜM KALPLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin