1-Hatalı Büyü ☂

457 58 13
                                    

 Çok uzun zamandır yeni bölüm yazamadım özür dilerim. Aklıma hikayeye biraz heyecan katması için böyle fantastik bir şey yapmak istedim umarım seversiniz. Giriş ile 1. bölüm arasına böyle bir şey ekledim. Yani bundan sonraki bölüm 2. bölüm oluyor.Bazı hatalarım olabilir özür dilerim. Lütfen düşünceleriniz yani sevip sevmediğiniz hakkında yorum atarsanız çok sevinirim.^^

Bir varmış bir yokmuş. Bir zamanlar, tüm gezegenlerden uzak, galaksiler arasında, gökyüzünün bile ulaşamayacağı kadar yüksekte, bulutların değil, yıldızların arasında sıkışıp kalmış, kimsenin bilmediği, varlığı bilinmez, bir diyar varmış. Bu diyarın adı Falantaymış. Falanta öyle bir diyarmış ki, içinde her türlü masal kahramanını bulunurmuş. Beyza atlı prenslerden, güzelliği dillere desten olmuş prenseslerden, yedi kafalı herkesin korkulu rüyası olan ejderhalardan, perilere, cadılardan, cücelere, deniz kızlarından, korsanlara, büyücülerden ve daha yüzlercesine ev sahipliği yaparmış.

 Kısacası Falanta nam-ı diğer masallar diyarı da diyebilirsiniz.

 Peki Falanta ne mi? Falanta, gökyüzüne merdiven dayayabileceğiniz, her mevsim çiçek açan, yağmur yerine gökten pamuk şekerin yağdığı dünyadaki tüm çocukların okuduğu masalların var olduğu yer.

 Her gün uyumadan önce anne-babalarımızın bize okuduğu hikayeler, yıllarca dilden dile aktarılan efsaneler, hepimizin ezbere bildiği o bilindik masallar. Aslında hiçbiri uydurma değildir. Evet, evet doğru duydunuz hepsi gerçek.

 Hatta ve hatta aslında hepimiz bir masalın da içindeyiz. Kimimiz Pamuk Prenses ve Cüceler'deki cadı, kimimiz Deniz Kızı hikayesindeki sıradan bir balık, kimimiz ise Uyuyan güzel'deki asıl prensesiz...

 Tabii dünyada bunu fark etmek çok zor. Çünkü zaman öyle bir değişti ki... Ama hepimiz bir hikayenin içinde yaşıyoruz. Hem de yıllardır. Kimin sayesinde mi? Tabii ki de  büyücüler sayesinde. Her gün dünyanın her yerinden farklı insanların kaderlerini belirliyorlar. Hani derler ya kime aşık olacağınızı seçemezsiniz, diye evet kesinlikle çok doğru bir laf. Kime aşık olacağımızı biz değil büyücüler belirler. Tabii kurallar da var. Mesela  en basitinden eğer bir prensseniz daima bir prensese aşık olursunuz. Ne duyamadım? Cadılar mı? Cadılar aşık olmaz.

 Eğer bizi görmek isterseniz puslu bir gecede gökyüzüne bakın ve eğer bir yıldız birden parlarsa bilin ki o bizizdir. Yani sakın korkmayın. Ha birde arada sırada rüyalarınıza girebilir, belki de aya tırmanabiliriz çünkü burası Falanta. Ne olacağı belli olmaz, değil mi?

 Aman dikkatli yürüyün parmak kızı falan ezersiniz. Ha sakın da zıplamayın  mazallah yıldızlara falan değersiniz sonra, Ay Dede kızmasın değil mi? Ha bu arada Falantaya hoşgeldiniz.

                                                                                 ☂☂☂

 Levina, karanlık odayı zar zor aydınlatan küçük ampulün olduğu masaya yaklaştı, bir sandalye çekip oturduktan sonra hemen işine başladı. İşte o bilindik büyü, aşk büyüsü. Her gün bu büyüyü yapıyordu ve artık büyüyü ezbere biliyordu. Çok eskiden acemi bir büyücüyken daima bir kaç çivisi çıkmış ve eskimiş olan kütüphanenin önüne gelir bir sandalye çekip en üst rafta duran tozlanmış kitabı alırdı. Yıllar geçtikçe sandalye çekmeyi bıraktı ve parmak ucunda durup almaya başladı, ardından ise parmak ucunda durmasına gerek kalmadan en üst rafa uzanabiliyordu ve en sonunda artık o kitaba ihtiyacı kalmadan büyü yapmayı başarmıştı. 

 İşte bu gece de aynı büyüyü yapacaktı. Yıllardır her gün bir başka iki insanın kaderini birleştiriyor ve sonsuz aşkın başlangıcını belirliyordu. Bu günün diğer günlerden tek farkı ise sadece zamanın biraz geç olmasıydı. 

 Levina göz kapaklarını zar zor açık tutarak işe başladı. Bugün çok yorgundu, onlarca şeyle uğraşmıştı. Kolu kırılmış yıldızları iyileştirmek için gökyüzüne çıkmış, Külkedisi'nin bozulmuş olan arabasını tamir etmiş, acı biber yediği için koca bir ormanı yakmak üzere olan ejderhayı durdurmuş ve dahasını yapmıştı. Ve sonunda kendini yine her günün sonunda olduğu gibi bu ahşap masanın başında bulmuştu.

 Elini uzatıp masanın en köşesindeki büyük kazanı alıp kendine doğru yaklaştırdı. Sonra ise birbirinden farklı renklerin olduğu onlarca şişeyi kendine çekip kazanın içine boşaltmaya başladı. Artık o büyülü sözler dudaklarından kendiliğinden akıp gidiyordu. Büyünün yarısını tamamladıktan sonra kaynayan kazanın buharlarından bir ekran oluştu ve ekranı dakikalar sonra prensesine kavuşacak olan prens  kapladı. Prens arabanın içinde bir caddeden doğruca ilerliyordu. Önünde iki yol vardı sağ ve sol prens sağdan geçecek ve yağmurun altında dans ederek ilerleyen prensese aşık olacaktı. Ama her şey bir anda olmuştu. Büyücü 3000 yıllık büyücülük hayatında asla akla bile gelemeyecek bir hata yapmıştı. Ve o hata ile prens sol yola sapmıştı ve birden kazandan ışıklar sıçrayıp tavanı delip  havai fişekler patlamaya başlamış ve karanlık odayı birden bir aydınlık kaplamıştı. Havai fişekler ardı ardına patlıyor, kazan gittikçe ısınıyordu. Yıldızlarla kaplı karanlık gökyüzünü mavi, mor, pembe renkler kaplıyordu ve sonunda birden tüm ışıklar sönüp, kulaklarını sağır edecek havai fişeklerin sesi kesilmişti ama yaptığı hata hala ekrandaydı. Levina Ranter, 3000 yıllık büyücülük hayatında on binlerce yıllık Falanta'da kimsenin yapacağı değil, aklına bile gelmeyecek,  Külkedi masalını Bir Sonbahar Masalı'na dönüştüren  o büyük hata dolu cümleyi söylemişti "Ve prens cadıya aşık olur.

Bir Sonbahar Masalı #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin