YENİ YIL AĞACI

İkinci Bölüm

Merhabalarrrr
Yeni bölüme hoşgeldinizzz
Oylarınızı ve yorumlarınızı benden esirgemeyin lütfen
Umarım beğenirsiniz
Ben yazarken çok eğlendim
İyi okumalar
Medyadaki şarkı isteğe bağlı açılabilir
(Kelly Clarkson-Underneath the Tree)

<>

1 OCAK ARİS EVA ERDEN(BAYSAL)'DEN

"Ablan sana kurban olsun"dedim yanağına ufak bir öpücük kondururken. Öpüp geri çekildiğimde dudaklarımdan 'Oh' şeklinde bir ses çıkmıştı.

Yılın ilk günüydü, okullar resmi olarak tatildi ve akrabalarımızın bir çoğu ile yakın arkadaşlarımız biz de kalmışlardı. Kucağımda üç kuzenimden en küçüğü olan iki buçuk yaşındaki Alya ve üzerimde İlkem ile İklim'in annesinin üçümüzede yeni yıl hediyesi olarak aldığı pijamalar vardı. Pijamalarla birlikte aldığı terlikleri çıkartmıştım.

Alya'nın hapşırması ile kaşlarımı çattım. Bana gülerek bakan Alya'ya döndüğümde yüz ifademi bozmadan konuştum. "Üşüdün mü?"diye sordum onu süzerken. Bir tepki vermeden gülmeye devam ettiğinde gülümsedim. "Gel o zaman balkondan çıkıp Aras abine bakalım kim bilir ne yaramazlıklar yapmıştır şimdi"dedim dalga geçerek.

Balkon kapısını açarak kendimle birlikte onu içeri attığımda mutfaktaki teyzemlere selam verip oturma odasına geçtim. İlkem bana ilk dönen kişi olduğunda kucağımdaki Alya'yı benden alıp yanına oturtmuştu.

"Azcık ben de seveyim mi?"diye sorduğunda gülerek kafamı salladım. "Aldın zaten elimden çocuğu İlkem, sev bari"dedim kafamı Aras'a döndürerek. "Ne yaptınız ben yokken? Hep dışlayın beni zaten"dedim yalandan bir alınganlıkla.

Onur ve Ömer şaşkınca bana baktıklarında Onur mahalle teyzesi gibi ağzının içerisinde 'tch tch tch' yaparak konuşmuştu. "Len Aris! Alya'yı alıp balkona kaçtın ya, asıl sen dışladın bizi!"dedi sona doğru dudaklarını büzerek.

Gülerek İklim'e baktığımda L koltuğun bir tarafına uzanmış telefona baktığını gördüm. Yanına uzandığımda aynı yere zar zor sığmıştık. Bir süre o şekilde durduğumuzda kulağına yaklaşıp fısıldadım. "Atıştırmalık bir şeyler yapalım mı?"dedim sessizce. Kafası anında bana dönerken hemen onaylamıştı. Günün öğle vakitleriydi, İlkem ve Alya'yı da alıp mutfağa geçtiğimizde oturma odasında kalan erkek tayfaya ne yapacağımızı söylemiştik.

İlkem "Ben sıcak çikolatayı hazırlıyım sizde zencefil evleri süsleyin?"dediğinde kafamı sallayıp zaten annemin yaptığı zencefil evlere yürüdüm. Henüz birleştirilmemişlerdi yani ev demek yanlıştı.

Zencefil evlerin parçalarının bulunduğu tepsiyi mutfak masasına bıraktığımda biz Alya ile balkondan çıktıktan sonra balkona kahve içmek için geçen akrabalarımız ile yakın arkadaşlarımızın annelerinden teyzem balkon kapısından geçip yanımıza geldi.

"Aris, teyzecim ben Alya'yı alayım yemek saati gelmek üzere sizede zorluk olmasın"dediğinde kafamı salladım. "Peki teyze" diyerek zencefil evlerin parçalarını birleştirirken kullanacağımız kremayı aldım. Üçümüzde masaya oturmak yerine dikilerek görev dağılımı yaptığımız işlerimizi yapmaya başlamıştık.

Zencefil evin parçalarını birleştirdiğimde arkamdaki tezgaha yaslandım, üç zencefil evimiz vardı. İklim zencefil evleri süslemeye başlarken İlkem henüz dört tane sıcak çikolata yapmış ve içlerine marshmallow koymuştu.

Mutfaktan çıkarak oturma odasına geri girdiğimde televizyondan maç tekrarı izleyen üçlüye baktım. Aras'ın yanına oturarak kolunun altına girdiğimde derin bir nefes verdim. "Telefon geldi mi?"dedim sessizce. Sorduğum telefon hediyelerimizde beklememiz gerektiği söylenen telefondu.