Uyandığımda yatağımın sağındaki komodine uzanıp telefonumun üst kısmındaki tuşa basarak saate baktım henüz çok erkendi erken kalkan biri olmama rağmen bana da erkendi salonda uyuyan misafirimi merak ederek yataktan doğruldum ve tenimi ısıran soğuktan dolayı polarımı giydim içeri girdiğimde kocaman bir kimsesizlikle karşılaştım. Ben bile erken kalkmışken nasıl hemen çıkmıştı ki herneyse. Tabiiki de bir teşekkür bir sağol beklemiyordum bu kelimelerden hiç hoşlanmıyordum. Ne ben kullanmayı severdim ne de birinin bana kullanması hoşuma giderdi.
Abla uyuyordur erken uyanmadığı içinde şimdi değilde okulda öğle tenefüsünden bir önceki tenefüs atarım diye düşündüm ve saçma düşünceleri kenara iterek banyoya giderek üzerimdekilerden kurtuldum ve sıcak suyu açarak altına girdim su eve nazaran oldukça sıcaktı. Banyodan çıktıktan sonra saçlarımı kurutup doğal bırakıp at kuyruğu yaptım bugün diğer günlerden farksız olarak düz siyah bir tşörtle bir pantolon giyindim. Konverslerimide ayağıma geçirdikten sonra çıkabilirdim. Aklıma gelen kötü düşünce beni yıkmıştı okula yürüyecektim motorumu barın garajına bırakmıştım dünkü lanet geceyi düşünmekten alamadım kendimi. Mert farklı biri gibi duruyordu serseri tavırları aklıma onun gelmesini sağlamıştı.
Bu midemi de beynimide alt üst eden düşünceleri bir kenara bırakıp karşımda duran büyük siyah kapıdan içeri adım attım. Sınıfa çıkıp çantamı Bulut'un yanına bıraktım gözlerini bana dikmişti direniyordum onun gözlerine bakmamak için elbette yenildim. "Ne bakıyorsun?" dedim birden sert bir şekilde. "Uyumadın mı ?" dedi. Uyumuştum elbette ancak en fazla 3 saat kadar. Gözlerim. Morarmıştılar kesinlikle. "Sanane." Sustu beklemiyordum 'abartma, alt tarafı soru sordum, atarlı, hey ergen' gibi kelimeler bekliyordum ancak sadece sustu açıkcası bu beni sevindirmişti.
Son tenefüs çalmadan ablaya mesaj atıp eve geçebileceğini yazmıştım. Neyseki son tenefüs zilide çalmıştı. Geçen günkü kız yanıma yaklaşıp "Gitmiyor muyuz?" deyince şaşırmıştım. Adı neydi bunun şimdi. "pekala" deyip yerimden kalktım yemekhaneye doğru yürümeye başlamıştık ki tam o sırada koluma bir elin sarılı olduğunu ve ısrarla kendine çevirmeye çalıştığını fark ettim ve ona göndüğümde Mert'in gri gözlerine bakakaldım. "Hey ne yapıyorsun sen? " diye bağırdım. "Bunu yapmana gerek yoktu." dedi. "O an başka birşey yapabilseydim emin ol onu yapardım çek elini sinirlerimi bozuyorsun." "Bıraksaydın amk." dedi ve ardından devam etti "İşler iyice boka saracak başıma açtığın belanın farkında değilsin." dedi "Neyden bahsediyorsun sen ?" dedim. "Bana da sanada saracaklar bunu nasıl başardın merak ediyorum seni becermediler mi?" Alaycı bir kahkaha attım ve "Onlar benim adamlarım." sonra sinirli birde bakış attıp devam ettim "Benimle düzgün konuş bir dahaki sefere seni becerirler." dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Aptal çok aptal.Sedef onca soru sormuştu tek cevabım "bir soru daha soracaksan ben gidiyorum." Dedim sustu ve bu onu daha şeker yaptı beynimde. Yemek yiyip derslere girdikten sonra çıkış saati gelmişti ayrıca konuşmadan sonra Mert'i hiç görmemiştim umurumda bile değildi sadece sinirimi bozmuştu içimden onu orada bırakmalıydım düşüncesini geçirip durdum. dersler geçmişti elbette tekini bile dinlememiştim.
Son tenefüs zilide çalar çalmaz hızlı adımlarla lanet yerden uzaklaşmaya başlamıştım. Bara gidecektim abimle konuşup dağıtacak günün sonunda da ihtiyacım olan yegane şeyi, motorumu alıp yatağıma ışınlanacaktım. Ki işler pekte istediğim gibi olacak gibi durmuyordu çünkü; karşımda tam altı tane serseri duruyordu ve üstelik içmişlerdi bana iyice yaklaşmaya başladı içlerinden sarışın olan. Silahım bardaydı ve bunlar karşısında sadece çakım vardı ancak onu çıkarıp birine saplasam diğeri o bıçağı alıp beni parçalayacağından emindim. En iyisi sadece koşmak çok zor durumda kalırsam çakımı kullanmak. Koşmaya çoktan başlamıştım ki koluma biri yapışıp "Daha yeni başlıyoruz sürtük nereye?" diyene kadardı. Kasıklarına tekme savurup koşmaya devam ettim. Hava iyice kararmıştı hala peşimdeydiler bense yorulmuştum koşsalar yetişirdiler ancak eğleniyordular sonunda iyice yorulmuştum ve bi kol belime dolanmıştı debelensemde işe yaramamıştı ardından yere düşürüp üstüme çıktı üstümü çıkarmaya çalışıyordu, bu sarışın pislikti ve bense bağırıyordum iteleyip duruyordum iyice yorulmuş boğazım acımaya başlamıştı pes etmiştim ve çakıma yetişecek vaziyette değildim. Ağzının içinde iğrenç cümleler yuvarlıyordu tek kelimesini dahi duymak istemiyordum.Tam o sırada ikimizinde gözlerini dolduran far ışığına baktık gözlerim acıyordu ancak bunun bir İmpala olduğunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi gözlerim iyice sızlıyordu. Ve sesler bağırışmalar yumruk sesleri duyuyordum sonra kesildi ve birinin kucağında olduğumu anlamıştım enfes kokusu vardı. Sonra sıcak koltuğa yatırılmıştım gözlerimi açmaya çalışsamda olmadı. Ve artık gözlerim sızlamıyordu.