O.S(Okuldan Sonra) 49.
Okul başlayalı tam olarak 49 gün 12 saat 2o dakika oldu.Peki bu süre boyunca hayatımda ne mi oldu?Bu 49 gün içerisinde aslında hiçbir şey olmadı.Şunların dışında; bir kez boşaltım sistemlerim aşırı yüklenmeden dolayı isyan etti, bir kez zehirlendim ki bunu sırf heyecan olsun diye yuttuğum fakat geri çıkarmak için hiçbir caba harcamadığım tebeşirler yapmıştı, bir kez de gülümsedim ki sanırım bu da yanağımın istemsiz bir seğirmesiydi.
Evet, 49 gün boyunca başıma başka hiçbir olay gelmedi.Bunun dışında ben hep aynı bendim işte.Şu an sınıfta köşemdeki sıraya gömülmüş durumdayım.Belki bugün diğerlerinden farklı olur?Yani umuyorum ki...Belki dünyayı zombiler basar veya uzaydan meteorlar yağar falan... Of, kimi kandırıyorsam!Ben de bu şans olduktan sonra bunların gerçekleşmesi imkansız.Hani gerçekleşecek olsalar dahi ben dünyadayım diye gerçekleşmezler.(İstediğim şeye bak, babannem bunları duysa beni camdan sallandırırdı.)
Neyse...Kendime acıma ve hayıflanma seansım bittiğine göre benden bu kadar.Yarın benzer şeylerle görüşürüz Ali.Dipnot:Günlüğümün adı Ali!
Sevgiler,
Saksı.
Kalemimi sıraya koyup, defterimi çantaya attıktan sonra sıkıntılı gözlerle çevremi taradım.Öğle arasının bitimine daha zilyonlarca saat olmalıydı.Yemek yeme eğlemini özellikle kalabalık ortamlarda berbat bulduğumdan yemekhaneye de inmemiştim.Karnım açtı ama umursamadım.Kayan gözlüğümü parmağımla düzelttim ve derin bir iç çektim.Bugün kaç kelime kurmuştum?
Sesli kelimelerden bahsediyorum.5 ders de hoca yoklama alırken tam 6 defa burdayım demiştim.Bir fazla olmasının sebebi bir tanesinde sesimin çıkmamasıydı.Lanet!Sınıftaki Aptallar Korosu gülmeye başladığında duvarlar üstüme gelmeye başlamıştı ki kendimi toparlayıp tekrardan burdayım diyebilmiştim.Bu sefer sesim çıkmıştı! Saksı'ya Nobel ödülü lütfen(!)
Bazen Aptallar Korosu'nun bir üyesi olsaydım nasıl olurdu diye düşünürdüm ve sanırım bu o anlardan biriydi.Aptal olurdun...Dedi iç sesim ve devam etti popüler, özgüveni yüksek bir aptal...Kulağa garip geliyordu.Aptal olup olmamak isteğimi sorguladım bir süre ve aptal olmaktansa Saksı olmayı tercih ettiğimi fark ettim.Durağan olmak benim kaderimde yazılmışsa bunu sırf aptal olmamak için kabul ederdim.
Tekrar iç çektim ve bu sırada gençlik dizilerindeki esas oğlanın gerçek hayatta can bulmuş hali Cazibe içeri girdi.(Bu arada Cazibe tabiki de gerçek ismi değildi.)Ona bu lakabı takmıştım çünkü onun mükemmelliği karşısında kendimi ezik hissetmek istemiyordum-ki kendimi ezik hissetmediğim tek zaman dilimi uyku saatlerim- ama ne kadar işe yaradığına gelirsek...Sanırım cevap geliyordu.
-Hey Saksı!
Diye bağırdı yamuk bir gülüşle.Gözlüğümü düzeltip ona baktım.Evet, sadece baktım.Ağzımdan tek bir kelime dahi çıkmamıştı.Ne, ne demiştim ne de ha.Ha bile diyememiştim.Lamalar tükürecesi konuşamayan ağzım!
-Bizimki yine çok geveze baksanıza. Diye devam etti Cazibe, Diğerleri'ne.Bu Diğerleri,esas oğlanın yanındaki yan roller gibiydi.Kopyalanmış gibi görünen düzgün fizikleri ve birbirine benzeyen yakışıklı yüzleri vardı.Ama hiçbiri bir Cazibe olamıyordu.
-Hahahahaha-huhuhuhuhuhu!
Diye gülüştü Diğerleri.Onlara da sadece baktım.Garip bir ara tür gibilermiş gibi bakmıştım tabi, ama onlar bunu anlayamayacak kadar aptaldı.
-Bir gün seni konuşturacağım Saksı.Hatta şarkı söyleteceğim sana. Dedi Cazibe. Bu sırada sıramın üstüne oturmuş elini omzuma koymuştu.Tensel temaslardan hoşlanmazdım.Ne bileyim, benim durağanlığıma ters bir şeydi.Uzun zamandır anneme bile sarılmıyor, senede birkaç kez görme lütfuna eriştiğim babamın elini dahi öpmüyordum.Omzumu silkelemek ve bu istemsiz temastan kurtulmak istesem de başaramadım.Cazibe omzumu sıkıyordu.
-Hadi ama sesini duyalım biraz.Şimdi bana bir "Aaaa "ver.Hadi bakayım.Çok kolay.Aaaa.
Omzumdaki elleri bir mengene gibi sıkarken canım yanıyordu fakat kendimi sıktım.Ona istediğini vermeyecektim.Veremezdim.Dilimi ısırdım.Gözlerimi sımsıkı kapadım.Bir süre sonra bundan sıkılmış olmalıydı ki derin bir nefes verdi.
-Of Saksı, çok sıkıcısın.Peki başka zamana bırakalım.
Sıramdan atlarken bana göz kırptı.Omzumu ovuşturdum.Acaba morarmış mıydı?
O aptal olabilir ama sen ondan da aptalsın!Dedi iç sesim.Ona aldırmadım.Cazibenin kafam kadar kasları karşısında ona karşı çıkması gereken o değil bendim.
***
Lavaboya gittiğimde omzumu inceleme fırsatım olmuştu.Gerçekten de beş parmak şeklinde bir morluk oluşmuştu.Dokunduğumda ise feci şekilde acıyordu.Sıradan bir gün işte(!)
Özel Zengin Züppeler Bursluları Ezer Lisesi'nden(!) servisime doğru ilerlerken omzum hala sızlıyordu.Çantamı bu yüzden diğer omzuma asmıştım.Servise binerken , yarım saat sürecek yolculuğun getireceği sıkıntıyı düşünmek bile istemiyordum.Kulaklıklarım yanımda olduğu için şanslıydım.Ve kitabım...
Serviste Kendini Soyutlama, diye bir ders olsaydı birinci geleceğimden emindim!Tüm yol boyunca kulaklıklarımı çıkarmamış gözlerimi de sayfalardan ayırmamıştım.Peki geldiğimi nerden mi anlıyordum?En son ben iniyordum, yaşasın!
Servis şoförü Emin Amca yine boğazını patlatarak bana seslenirken arabanın durduğunu yeni farketmiştim.Kulaklıklarımı toparlayıp apar topar arabadan inerken
-Kusura bakma Emin Amca.Diyebildim.10 sesli kelime olmuştu!
Sokakta sallana sallana olabildiğince yavaşça eve ilerledim. Annemin donuk yüzünü görme ihtiyacı duymuyordum.Belki de Saksı'lık ondan bana kalıtılmıştı.Yine de iki saksı bir evde oldukça iyi geçiniyorduk.En azından hiç gürültü olmuyordu.
Kapıyı açar açmaz annemin neden bu halde olduğunu düşündüm yeniden. Bunu yüzlerce kez düşünmemişim gibi davranmak hoşuma gidiyordu.Babamla ayrılmaları mıydı onu bu kadar kapatan, yoksa aldatılması mı?Her ikisi de olabilirdi belki.Ya da benim gibi bir oğlu olması?
Saksı olmak için pek bir sebep de gerekmezdi gerçi. Ben neden böyleyim?Diye sorsam kendime, cevap veremezdim hiçbir zaman.Ya da vermek istemezdim.Of, ne bileyim işte!
Annem mutfakta oyalanıyorken odama geçtim. Bir okul günü daha geride kalmıştı.Yine sanki benim bir duammış gibi iç çektim ve bilgisayarımın başına oturdum.Defterimi çıkarıp yanıma koyarken Word belgesini açtım ve yazmaya koyuldum.
"Sıradan Bir Saksı Günü Daha"
Y.N: Merhaba sevgili okuyucularım!Yepyeni ve biraz değişik bir hikayeyle karşınızdayım.Kurgusu az gerçeğe daha yakın bir hikayeyle.Umarım beğenirsiniz.Hepinize beni okuduğunuz için teşekkürler!:)
Yeni kitabım, fantastik gay hikayesi Keskin Hisler'e de bakarsanız çok sevinirim gerçekten !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAKSI(Tamamlandı)
Teen FictionO, durağanlığın vücut bulmuş hali,konuşmaktan aciz, pesimist ve mazoşist... O, bir anti-sosyal ve öz güvensiz... O, aslında toplumdaki büyük bir sınıfın sadece bir üyesi... O genel olduğu kadar özel de ve sıradan olduğu kadar farklı da... O, camın ö...