Acı bütün bedenimi kaplıyor gibiydi. Tanıdık ve tek dostum olan acı beni öldürüyordu.Elim hızla atması bile benim canımı yakan kalbimin üstüne giderken kirli ve tozla kaplı olan yerde son gücümle sürünüp duvara yasladım kendimi. Sırtımdaki yaraların sızlaması bile umrumda olmazken, önümde Haliti yumruklayan benden yaşça büyük görünen beş kattım olan adama baktım. Savurduğu yumrukların hedefi olan Halit, çoktan bayılmış olsada o ise hiç durmadan yumruklarını atmaya devam ediyordu.
"ONA DOKUNAN ELERİNİ PARCALARIM LAAANN! ÖLDÜRECEM SENİ KELNİ ELERİNE VERECEM SENİ ORUSPU EVLADI." Attığı her yumrukta üzerine giydiği siyah gömleğine kan lekeleri belirsizken, çoktan bilinçi kapanan Halitin beyaz gömleği artık kırmızıydı.
Onu tanıyor muydum?
"Biliyormusun küçük bedenine en çok kırmızı yakışıyor."
"EVLİYATINI SİKTİĞİMİN PUŞTU,"
Bir yumruk dağa
"BEN GÖRDÜMDE BAKMAYA KIYAMADIM."
Bir yumruk dağa.
"SEN ONA NASIL DOKUNURSUN LANN!"
Bir yumruk dağa.
"SENİN ETLERİNİ LİME LİME EDİP KÖPEKLERE VERECEM."
Ve bir yumruk dağa.
"Ölmek için bana yalvaracaksın kaltak!"
Her attığı yurukta korkuyla birazdağa küçüldüm duvar arasında. Ellerinin eklemleri parcalanmış heryeri kanla kaplanmıştı. Siyah saçları dağılmış gömleğinin açıkta kalan boynu bile kanlıydı. Şu an önümde bir katil duruyor gibiydi ve aklımdan şunlar geçiyordu;
Oda kötü.
Oda telikeli.
Oda onlar gibi.
Sana zarar verecek.
Eflal yine acı çekecek.
Hayır, hayır! Birdağa olmaz kurulmuşken olmaz! O hayla hısla vurmaya devam ederken, ellerimle git gide ağrıyan başımı sıkıştırdım. Yavaş yavaş beynimin içinde beliren sisili görüntüler gelemye başlarken, acıyla kıvranmaya başladım.
Hissiz bir şekilde yatığım yere ıslak yanağımı dayadım. "AĞLAMA DİYORUM SANA!" Dedi babam yerde kanlar içinde kalan beni umursamadan elindeki kemeri parçalanan sırtıma sertçe vurdu. Bedenim yediği darbeden dolayı titresede ağzımdan herhangi bir söz, inleme çıkmamıştı hissiz gibi yerde kaderine boyun eğen bir kuzuydum. Yada değildim. Onlar için ben bir canlı değildim.
"AĞĞHHH!"Elimle sertçe başıma vurmaya başladım. Hatırlamak istemiyordum lakin beynim bu isteğimi geri çeviriyor du.
Boş olan bir odada sadece ben ve Fuat hoca vardı. Bir masa ve iki sandalyeyeden başka bir şey yoktu odada. "Aferim Eflal. Bazı şeyleri unutsanda gayet başarılısın." Fuat hoca yanımdaki sandalyelerde birini çekerek oturuken, bense yüzümdeki tebessümle zorda olsa hattırladığım formüle çözdüğüm matematik sorusundaydı. "Teşekkürler." Fısıltı gibi çıkan sesimin ona ulaştımı bilmiyorum ama cenemde hissettiğim sıcak parmaklarla işlemlerde olan gözlerim Fuat hocaya dönmüştü. İrkilerek çenemi parmaklarının arasından kurtamaya çalışsam da o buna izin vermemişti. "Hem çalışkan hemde güzel olmayı nasıl başarıyorsun Eflal?"
Yüzünü bana doğru yaklaştırırken bedenim zangır zangır titremeye başladı. "Ya-Yaklaşma!" Titreyen sesimle tekrardan başımı ellerinin arasından kurtarmaya çalışırken, onun yüzünde telikeli bir gülümseme yer almıştı. Geri çekilip çenemi serbest bıraktı."Şşt! Sakın ol." Derin nefesler alıp hızla sandelyem den kalkıp masa ve iki sandalyeden oluşan odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saruhanlar.
Novela JuvenilBenden yaşca büyük, yapılı esmer bedeni, ona baya yakışan kirli sakalı ve siyah saçları vardı. Buralı olmadığı beliydi. Kızarmış gözleri neye sinirlendiğini bilmediğim bir şekilde bana bakıyordu. "Bunu sana kim yaptı?" Hadinden kalın sesi insanı ürk...