sınav haftasında hala bölüm yazan o aptal insan 👏🏼 neysw halledecem
**
Miray: BU FİZİĞİN ALLAH BELASINI VERSİN
(00.59)Miray: KİMYANIN DA
Miray: siKİMYA
Miray: bir tek biyoloji güzel
Miray: diğer hepsi bok yesin
Miray: YA AĞLAYACAĞIM
Miray: NEWTON HESAP VER
Miray: NİYE OTURDUN O AĞACIN ALTINA NİYE
Sergen: ezik
Sergen:
Miray: ben
Miray: ben rahatsız etmeyeyim o zaman
Miray: siz takılın
Miray: görüşürüz
(01.03)Sergen: noldu birden bire
(01.05)Sergen: hayda
(01.10)Sergen, arıyor.
(01.25)Gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Heyecandan bayılacaktım. Birden bire su gibi olan avuçlarımı pijamama sildim. Ellerim titremeye başlamıştı. Yazışırken utanmaz gibi her şeyi söyleyip ses kaydı, fotoğraf bile atıyordum ancak şimdi çok heyecanlanmıştım. Onun sesini ilk kez duyacak olmak bir yana, telefonda konuşacak olmak bile çok garip gelmişti. Kafamın içinde Kandıralı Ferdi şarkı söylemeye başlamıştı resmen.
Daha fazla bekletmemek için yeşil tuşa basıp telefonu kulağıma götürdüm, bir yandan da hızlıca kalkıp odamın kapısını kapatmıştım.
"Efendim?" diye mırıldandım. Sesim götümden çıkıyor gibiydi.
"Bir an hiç açmayacaksın sandım," dedi gülerek. Hemen ekledi. "bu saatte arayarak rahatsız etmemişimdir umarım."
Sesi çok... Hoştu. Bayağı hoştu. Bayağı bayağı hoştu hem de.
"Niye açmayayım, açacaktım da, soruya baktım, o yüzden yani.. Bu ara ne rahatsızlığı! Asıl ben rahatsız ettim." çok mu şey söylemiştim? Çok konuşmasa mıydım? Saçma mı olmuştu?
"Anladım. Sorun yok ne olacak. Hangi konulara takıldın bu kadar?"
"Tüm konular." dedim bir nefeste.
Küçük bir çıt sesi duydum, çakmak çakma sesi gibiydi. Bir nefes alıp konuştu. "O zaman temelinde sıkıntı vardır. Olsun, matematiğinde sıkıntı yoksa sınava kadar toparlarsın ikisini de."
"İnşallah."
"Hangi bölümü istiyorsun?" çok kibardı. Konuşma tarzından bahsediyordum, sakince kelime kelime ve anlaşılır konuşuyordu. Üstelik sesi de çok güzeldi.
Acaba o da benim sesimi beğenmiş miydi? Ama hiç de heyecanlanmış gibi bir hali yoktu.
"Mimarlık istiyorum aslında, ama biyolojiyle ilgili bir şeyler de olabilir. Emin değilim pek."
"Temel bilimler insanın kendini geliştirmesi gereken bölümler, örneğin sadece biyoloji okumakla olmaz, üstüne bir de yüksek yapman lazım. Tabii sana da bağlı, öğretmenlik istiyorsan bilemem." hiç teklemeden, akıcı konuşuyordu. Karizmasından ötürü şuracıkta yüzüncü turumu attığım halının ortasına kendimi bırakıverecektim.
"Doğru, haklısın tabii. Ama o kadar uzun süre ders çalışmaya dayanabileceğimi sanmıyorum pek," dediğimde hafifçe güldü. Allahım! Gülüşü bile bir başka karizmatikti. Sesinin tonu öyle toktu ki, o konuştukça kanımın kaynayıp etimin etrafına alevden bir duvar ördüğünü hisseder olmuştum.
"Fizik için yardımcı olabileceğimi söylemiştim, hem belki ön yargıların da biraz kırılır." cevap vermeyip kıkırdadım. Şimdi kabul etsem bir de buluşmamız gerekecekti. İşte o zaman karşısında heyecandan artık ne hale düşerdim bilemiyordum. O yüzden netleştirmemek en iyisiydi.
Tekrar bir nefes çekip verdi. Anladığım kadarıyla sigara içiyordu. Arkasından da araba sesleri geliyordu. Ancak fotoğrafta evdeydi. Balkona çıkmıştı sanırım. "Gelelim mesaj mevzusuna... Niye bakmıyorsun? Çok ayıp değil mi bu yaptığın? Sana o kadar petibör anlattım."
"Rahatsız etmek istemedim, öyle fotoğrafta arkadaşını da görünce," fotoğraftaki sarı saçlı kızdan ötürü çekinmiştim. Yani, belki de sevgilisiydi. Bana sürekli abi çekmesi bu yüzden olabilirdi. Gerçi en son yazıştığımızda benim gevşekliğime, sevindim, diyerek biraz daha onay meyilli bir cevap vermişti.
Hem sevgilisi olsa benimle niye konuşacaktı ki? Büyük bir saygısızlık olurdu. Öyle birine benzemiyordu.
Dediğime güldü, sonra hafifçe öksürdü. "O benim kuzenim. Senden bir yaş küçük."
"He." dedim birden bire.
He mi? Ne kadar da aptaldım! Haber spikeri gibi konuşan çocuğa öküz gibi, he, demiştim. Aynen Miray. He Miray. Asalak Miray.
"Aynen," hala gülüyordu. "ufak bir yanlış anlaşılma olmuş sanırım."
"Yok canım, neyi yanlış anlayacağım. Ben yani, sizi rahatsız etmek istemedim. O yüzden tamamen."
İçim öyle bir rahatlamıştı ki.
"Doğrudur. Dediğim gibi sorun yok. Rahatsız etmezsin tabii ki– Bir dakika, kusura bakma," arkasından biri seslenmişti. "Sergen gelsene amına koyayım. Pes atacağız seri ol." ona seslenen kişinin sesi biraz tanıdık gelse de umursamadım. Zaten epey uzaktan gelmişti. Şu an tek düşündüğüm bana dediği, rahatsız etmezsin tabii ki, kısmıydı.
Beynimdeki Kandıralı Ferdi zıplaya zıplaya mideme inmiş, beni götüme kadar terletmişti.
"Sen git o zaman, ben de dersime devam edeyim." dedim hızlıca.
"Et tabii. Yapamadığın olursa da sor mutlaka. Biliyorsun ki karşında bir ordinaryüs Fizik profesörü var."
"Tabii tabii. Eminim öyledir." dedim sırıtarak.
O da güldü. "Görüşürüz. Kolay gelsin."
"Teşekkür ederim. Görüşürüz." tüm tatlılığımla cevaplamıştım. Eminim ki hayatında aldığı en tatlı teşekkürdü! Hadi bakalım. Gel de aşık olma bana şimdi. Fizik çözmek kolay ulan! Gel bir de beni çöz.
Telefonu kapattığında yatağımın üzerine kendimi bıraktım. Ders çalışmak tamamen yalandı. İlk iş olarak üçlü mesaj grubumuza girip her şeyi onlara anlatacaktım. Zaten vücudumu basan heyecandan sonra tepeme Zebellah inse ders çalışamazdım.
**
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bir başka hikaye | texting
Dla nastolatkówArgo bir jargon ile yazılmıştır, küfür içerir. ** Hayatımızdaki anlık hareketler bazen rutinimizden çok uzak, birer başka hikayelere gebe kalırdı. Ama ben hiç bu gebeliklerin iki kuzenle yaşayacağım bir aşk üçgeni olarak sonlanacağını düşünmezdim. ...