HERRRKESE SELAMMM DOSTLARİMMMM
NASİLLARSİNİZ EFENDİMM
PECETELERİ HAZİRLAYİN EFENDİMMM
ASAGİDA GORUSURUZ EFENDİMM
Hos okumalar :*
Bolumun ilham kaynagi: Cem Adrian-Kül
Pamuk ellr satir arasi yorumlaraa/28.10.2024
29.09.1982 🍬
Gaziantep“Zeynep! Gel lütfen, kırma beni.” Zeynep bilmem kaçıncı kez, arkadaşının ısrarına göz devirmişti. Yaklaşık iki saattir arkadaşının karşı okulla kendi okulu arasındaki futbol müsabakasına onunla birlikte gelmesi için ikna çabalarını dinliyordu. Hayır yani, gidip ne olacaktı? Hayatının aşkını mı bulacaktı?
Artık cevap vermekten bile sıkıldığı için oturduğu banktan kalkıp eve doğru yol alıyordu ki parkın çevresinde koşu yapan çocuklardan biriyle çarpışmıştı. Anında kaşları çatılıp ona çarpan kişiye döndüğünde o kişinin de çoktan ona dönmüş, büyümüş gözlerle kendisine baktığını görmüştü. Aralarındaki garip bakışma çocuğun arkadaşlarının “Gökalp!” diye bağırmasıyla son bulmuştu. Adının Gökalp olduğunu öğrendiği çocuk bir süre daha Zeynep’e bakmış, ardından hafifçe başını sallayarak arkadaşlarının peşine takılmıştı
“Zeynep o neydi öyle?” Zeynep anında silkelenerek ona şok olmuş gözlerle bakan arkadaşına döndüğünde bilmiyorum dercesine omuz silkti. “Neyse ne. Gidiyorum ben, yarın görüşürüz.” diyerek tekrar yürümeye yeltendiğinde arkadaşı hızla koluna sarılmıştı. Arkadaşının “Ölümü gör! Ne olursun gel benimle!” sözleri onu yerine sabitlemişti. Ölümden ve onu çağrıştıran şeylerden hoşlanmadığını bile bile ona karşı bu şekilde konuşan arkadaşına yan bir bakış atıp sinirle soludu. “Bayılıyorsun dikime gitmeye Fatma! İyi, geliyorum!” diyerek kolunu Fatma’nın elinden kurtardı. “İçin rahat ettiyse artık gidebilir miyim?” diye sorduğunda Fatma hızlı hızlı başını sallamıştı.
Zeynep’in en korktuğu şey ölümdü. Kendisinin ölümünden korkması bir yana dursun, sevdiklerinin ölümü onun için dünyanın sonu gibi bir şeydi.
…
Geldiğine, geleceğine pişman olmuştu Zeynep.
Dakikalardır ne gol atan ne de gol yiyen vardı. Ayrıca rakip okulun takım kaptanının da saatler önce çarpıştığı Gökalp denen çocuk olduğunu öğrenmişti. Bir de biricik en yakın arkadaşının Gökalp’in takım arkadaşı olan Oktay’dan hoşlandığını öğrenmesi kafasının tasını iyice attırmıştı. Çünkü şu an kendi okulunun safında değil, rakip okulun tribününde oturuyorlardı.
Maçın bitmesine 1 dakikadan az kaldığında yavaştan toparlanmaya başlamıştı ki bir anda herkesin sevinçle ayağa fırlamasıyla tekrar sahaya döndü. Olduğu tribünün sevincine bakılırsa gol atmışlardı. Kimin attığını ister istemez merak ederken kulağına çalınan “Gökalp!” sloganlarıyla kimin attığını pekala anlamıştı. Bir günde Gökalp’le alakalı bu kadar çok şey yaşaması şaşırtmıştı Zeynep’i.
Hala sahaya bakmaya devam ederken maçın bittiğine dair siren çalmış tribündeki herkes tabiri caizse sahaya atlamıştı. Bütün takım ve taraftarlar sloganlarla birlikte galibiyetin sevincini yaşarken topluluktan biri ayrılmış, gözleri sanki birini görmeyi istiyormuş gibi çevrede dolaşmaya başlamıştı. Zeynep zar zor o kişinin kim olduğunu kavrayabildiğinde bakışlarını sahadan çekmişti ama Fatma omuzlarından tutarak onu sahaya doğru indirmeye başlamıştı. En son saha kapısının önüne geldiklerinde ise şirince “En yakın arkadaşını bu konuda yalnız bırakmayı düşünmüyorsun herhalde.” diye de açıklamasını yapmaktan kaçınmamıştı. Zeynep göz devire devire sahaya adım attığında dümdüz ayaklarının altındaki yeşil çimenlere bakmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜLKÜ
Teen FictionHer şey vaktini bekler, Ne gül vaktinden erken açar, Ne güneş vaktinden erken doğar. Bekle! Senin olan, sana gelecektir. (MEVLANA) ☆ Ve benim, milletimin, bayrağımın şerefi de gayesi de vatandı. Büyük düşüncemiz vatandı. Bizi bizi yapan vatandı. Ye...