- Ceza -

49 7 0
                                    


Herkese merhaba!!Hikayenin devamını atayımda boş durmayın dedim.Fici biraz omegaverseye çekmek istiyorum başlayalım :)

Gözlerimi açtığımda sınıftaydım.Bir süre yer ve zaman kavramımı kaybetmiştim.Şuan neredeydim ve buraya nasıl gelmiştim hiç bir fikrim yoktu.En son Jeongguk'un kucağındaydım.Peki, o zaman o neredeydi?

Bakışlarımı kolumdaki akıllı saatime çevirdiğimde saatin 4.32 olduğunu gördüğümde siktiri çektim.Okul saat üçü çeyrek geçe bitiyordu ve ben bir saattir buradaydım.Hızlıca kalkıp montumu ve çantamı omzuma atmış,soğuk suyumuda kafama dikmiştim.

Tam çıkacakken arkamı dönüp eşyalarıma bakarken duvara yaslanmış beni izleyen bir Jungkook beklemiyordum.

"Unuttun mu çilek çocuk?Bugün sana ceza vericektim."

"N-ne cezası?"

Hassiktir bugün onun attığı konuma gidecektim.

"Şuan çok tatlı gözüküyorsun biliyor musun?"

"Ha şey,fizik sınavı içindi demi..İyide ben duş falan almadım."

"Bizim evde alırsın."

Çok konuşmadım inkar etmeyi istemedim inatlaşmak istemiyordum.

"Burada oturup bir buçuk saat uyanmamı mı bekledin gerçekten?"

"Hmmh."

Üstündeki siyah ceketin yakasını düzeltmiş yanıma doğru gelmişti.

Jungkook sürekli siyah giyinen bir insandı.Yaz ayında olsak bile onu bot giyerken görmüştüm.Genellikle havayı umursamıyordu.Bende onun yerine daha çok farklıydım.Sürekli converse giyiyor ve renkli giymeye özen gösteriyordum.

Okuldan çıktık hava gerçekten buz gibiydi.Montumu hemen üstüme geçirirken Jungkooksa hiç üşenmeden beni izledi.

Okulun merdivenlerinden inip bahçeyide aştıktan sonra kendi mercedes markalı arabanın yanına gelmiştik.

İlk önce kapımı açmış ardından oturmam için yavaşça elini belime koyarak yönlendirmişti.Daha sonrasında kapımı kapayıp sürücü koltuğuna geçmişti.

Arabanın kontağını çalıştırırken cebinden çıkardığı telefonunu bana uzattı.

"İstediğin müziği açabilirsin."

Bir şey demedim elindeki çoktan şifresi açılmış telefonu alıp müzik uygulamasına girdim.

Listesindeki şarkıları bilsemde bir şarkı çok dikkatimi çekmişti.Ona tıkladım ve telefonu kucağıma bıraktım.

Şarkı yavaşça başlamış daha sonra söze girdiğinde tanıdık bir ses işitmiştim.Jungkook'un sesine aşırı benziyordu.Acaba o söylemiş midir?

Cause nothing can ever, ever replace you
Nothing can make me feel like you do, yeah
You know there's no one I can relate to
And know we won't find a love that's so true

"Şarkıyı söyleyenin sesi sana çok benziyor."

"Çünkü benim çilek çocuk."

There's nothing like us
There's nothing like you and me
Together through the storm
There's nothing like us
There's nothing like you and me together, oh

Nasıl bu kadar güzel söyleyebilirdi?Sesi gerçekten güzeldi fakat hiç böyle hayal etmemiştim.

Nasıl olduğunu anlamadan evine gelmiştik.Arabayı çok uğraşmadan park ederek eve girdik.

"Daha önce geldin diye hatırlıyorum."

"Evet okula ilk geldiğim zamanlarda benden o kadar nefret ediyordun ki proje ödevini beraber yapmayalım diye hocaya yalvarmıştın."

"Hadi ama bu eskidendi."

"1 ay öncesine kadar kıyafetlerimi çalanda babamdı zaten."

"Sonra kıyafet bulamayınca Luna'nın eteğini giymeni unutamayacağım.Seni bir daha etekle görmeyi isterim hatta bir sonra ki sınavda bunu mu istesem?"

"Sikerim seni Jeongguk."

"Yapabilirsen yap çilek çocuk."

Kendini salondaki deri kanepeye atmış kollarını açarak koltuğa yayılmıştı yanına oturdum ve elimi başıma yasladım.

"Sen oturma."

"Niyeymiş o?"

"Yemek yapacaksın çünkü."

Ona büyük bir şokla dönerek baktım.

"NEY?"

"Hadi ama sanki çok büyük bir
Şey istedim."

Aslında doğruydu.Onu çilekli süt alması için sıraya sokmuş daha sonra onu o sıraya geri sokarak iade etmesini istemiştim ki bu büyük bir sabırdı.

"İyi ama yemek yapmam tatlı yaparım."

"Nasıl istersen."

Mutfağa gittim ve çekmeceleri karıştırmaya başladım elime gelen bütün çikolataları tezgaha koydum.Minik bir borcam çıkarıp önce bisküvileri tabanına serdim daha sonra birazcık çilekli süt ile ıslattım.

"Sana çilek çocuk derken yanılmıyordum."

Haklıydı.

Çilekli mashmellowları tabanına serdim ve altınada çikolata koydum ve fırına verdim.

"Ee bu kadar kolay mıydı yani?"

"Yani..."

Poşette kalmış olan son mashmellowu ağzıma tam koymuşken arkamda hissettiğim haraketlenme ile arkamı döndüm.

Jungkook beni tezgahla arasına almış kollarını iki yanıma yerleştirmişti.

Korkudan dudağımın arasındaki mashmellowu bile yemeyi unutmuştum.

Jungkook'un bakışları yavaştan dudaklarıma gelince kalbimin daha hızlı attığını fark ettim.

Sikeyim,napıyordu bana?

O kadar baskı hissetmiştim ki titremeye başlamıştı yaklaştıkça yaklaşıyor gözlerimi asla dudağımdan çekmiyordu.

Artık dudaklarımız arasında mesafeler kala ağzını araladı ve dudaklarımın arasındaki mashmellowu diliyle kendi ağzına aldı.

Tabiki bende bu sırada dudaklarıma değen diliyle heyecandan kıpır kıpır oluyordum.

Hiç istifini bozmadan sanki hiç bir şey olmamış gibi benden uzaklaşmış geri salona yönelmişti.

Bense hayla anın şokunu atlayamamış olduğum yerde bir direk gibi duruyordum.

Burnuma gelen yanık kokusuyla siktiri çektim.

"Aman tanrım fırın!"

.
.
.

What are you doing to me?What are you doing love?

Öpüştüreceğimi sandınız demiiii....

Babanız döndü :) 💖

Noware Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin