Babam eskiden çok zengin bir adamdı. Yaşadığımız bu ev, sahip olduğu belki de yüzlerce evden sadece biriydi. O kadar zenginliğin içinde olan biri neden böyle normal bir mahalledeki 3 katlı evde oturmayı tercih etmişti hiçbir zaman soramamıştım. Bana karşı normal bir baba olmayan birine öyle aklıma gelen her şeyi sormak mümkün değildi, hatta hiçbir şeyi.
Bu zenginliğin içerisinde evinin güvenliği için yaptırdığı tek şey bu kameralı zil sistemiydi. Kapının önünde 3 farklı yerde bulunan kameralar sayesinde evdeki megafondan kimin geldiğini görebiliyorduk. Normal vakitlerde bile pek gelenin olmadığı bu eve bu saatte kim gelebilirdi ki?
Korkak adımlarla kameraya baktığımda gördüğüm sima ile kaskatı kesilmem bir olmuştu. Hasan, üzerinde deri ceketi ve açık önü sayesinde görebildiğim oduncu gömleği ile kapının arkasında duruyordu. Adresimi nereden bulmuştu veya buraya niye gelmek istemişti kestiremiyordum. Ne yapacağımı bilemez halde kapının diğer tarafında kalakalmıştım.
Babamın bu zil sesine uyanmayacağını biliyordum. Yaş aldıkça iyice çöken adamın bazen ayağa bile kalkmaya mecali olmazdı. Top patlasa duymaz dedikleri biri olup çıkmıştı ve bu durumuna şükür edeceğim bir anı yaşayacağımı hiç tahmin etmezdim. Böyle bir alfanın gece gece kendi evinin önüne geldiğini görse iyi olmazdı. Özellikle benim için.
Kapıyı açıp açmama konusunda hala tereddütlüydüm. Bir yarım insan olarak böylesine bir alfayı içeri almam demek resmi olarak intiharım olurdu. Mahalleden birinin dahi onun bu eve girdiğini veya benle konuştuğunu görmesi benim adıma kötü bir final olurdu. Öte yandan buraya neden geldiğini deli gibi merak ediyordum. Benimle konuşmak istese telefondan yapabilirdi. Evimi bile rahat bulan bu alfanın telefonumu bulması çok zor olmasa gerekti.
Tam yeniden zile basacağını anladığımda hızlıca kapının kolunu aşağıyı indirip ufak bir aralıktan ona doğru baktım. Okul forması haricinde fazla mı yakışıklıydı bu alfa? Normalde hep inek öğrenci görüntüsü ile görmeye alışık olduğum Hasan'ın şimdi tam genç bir delikanlı gibi giyinmesi tuhaf ama aynı zamanda güzel gelmişti. İçimdeki bazı duyguların kabardığını itiraf etmek zorundaydım.
Tanrı, erkeği yarattı dedikleri tam olarak buydu.
"Merhaba Savaş."
Güzel bir giriş cümlesi kurduğunu söylemek zordu. Buraya kadar nasıl geldiğini artık sorgulamayı kesmem demek bazı şeyleri merak etmeyeceğim anlamına gelmiyordu elbette. Kısık bir sesle ona,
"Burada ne işin var alfa?"
diye sormaktan başka bir şey aklıma gelmemişti. Bu cevabımın üzerine hafif bir gülümseme ile bana bakmıştı. Ah tanrım, bu çocuk bana böyle bakmaya devam ederse bildiğim tüm ezberlerim rahatlıkla bozulabilirdi. Tabii bu ezberleri bozmanın bedeli çok ağır olacak olsa da o an için çok umursadığımı söylemek güçtü.
"Bugün olanlardan sonra seni görmek istedim."
Her dediği kelime ile kalbimi daha fazla tekletmeyi nasıl başarıyordu? Bir yanım heyecandan çığlık atıp mutluluk dansı yapmak isterken diğer yanımın ödü kopuyordu. Böylesine zevkin ve gerginliğin arasında hala nasıl ayakta kaldığım tam bir mucizeydi. Bu kadar heyecan sonrası bayılmam içten bile olmazdı ama yine de metaneti korumakla yükümlüydüm.
"Alfa, beni görmek için ta evime kadar gelmene gerek yoktu. Yarın okulda görebilirdin."
Tüm bu duygu yoğunluğunun arasında cümle kurmak kolay değildi. Dediklerimde fazlasıyla haklıydım çünkü akşam akşam bir alfanın başka bir eve böyle gelmesi normalde ciddi sıkıntılara yol açardı. Babamın uyanık kaldığı senaryonun sonu içimin şu an bile ürpermesini sağlamıştı. Bir an önce buradan gitmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Yarım - bxb / omegaverse
Lobisomem"Tüm dünya ne derse desin, senin diğer yarın olacağım."