Jungkook
Seon denen adamın zoruyla göz yaşlarımı silip beklemeye başladım. Seon zile basarak kapının açılmasını beklerken yavaştan sinirlenmeye başlamıştı. Kısa bir süreden sonra açılan kapıyla bakışlarımı kaldırıp kapıyı açan kişiye baktım.
"Bir kapıyı açmak neden bu kadar uzun sürüyor Liam!"
"Özür dilerim efendim. Üst kattaydım duyamadım sesi."
"Bunun hesabını sonra sorarım sana!"
Benim elimden tutup içeriye girdirdiğinde etrafıma göz gezdirerek bakındım. Oldukça büyük ve şık bir salondu.
"Annem ile babam nerdeler?"
" Y-Yemek yiyorlar efendim."
Liam isimli kişi bizim ellerimize bakınıp duruyordu. Hafiften ağlamaklı sesiyle konuştuğunda üzüldüğünü fark etmiştim ama neden üzülmüştü? Seon elimi sımsıkı tutmaya devam edip yürümeye başladığında elimi çekiştirerek kendimi kurtarmaya çalıştım.
Elimi öyle bi sert tutmuştu ki ne kadar çok çabalasamda bir türlü kurtaramamıştım. Uzun koridorlardan ilerledikten sonra nihayet yemek odasına gelmiştik. Nöbetçiler tarafından açılan kapıdan içeriye girdiğimizde herkesin bakışları üstümüzde olmuştu.
"Anne, baba biz geldik."
Kadının yüzündeki gülümseme bizi görünce artarken babasının yüzündeki öfkesi ise gittikçe artmıştı.
"Hoşgeldiniz oğullarım. Sofraya buyurun. Acıkmışsınızdır."
Seon sımsıkı tuttuğu elimi çekiştirek sandalyemi çekip beni oturtturdu. Bakışlarımı eğip sessizce ellerimle oynarken ne yapacağım ile ile ilgili hiçbir fikrim yoktu. Seon Kendi tabağındaki yemekleri yerken annesi Liam'a "Liam biricik oğluma tabak getir." Deyip bana dönmüştü.
"Neden ağlıyorsun oğlum? Bir sorun mu var?"
İşte şimdi hapı yutmuştum. Eğer ailesi Seon'un beni zorla buraya getirdiklerini öğrenirse o zaman bu benim sonum olurdu.
"Jungkook oğlum? Söyle bana bir sorun var?"
Kadın lafını tekrar edince ona cevap verilmesi gerektiğini anladım ama ben nedense susmayı tercih etmiştim.
Hal böyle olunca Seon öfkeli sesini bastırarak konuşmaya başladı;"Hayır anne onun bir şeyi yok. O sadece ailesini özledi öyle değil mi Jungkook?!"
Seon'un lafıyla ağlamam daha da artmıştı.
"Ah ağlama oğlum aileni ziyarete gidersin bol bol öyle değil mi Seon?"
Kadının lafıyla Seon öfkeyle bir annesine bir de bana bakmıştı. Bu gergin ortamdan bir an önce kurtulmak istesemde yapamamıştım. Liam elindeki tepsi ve onun içindeki beyaz tabakla gelince sanki gözüm onu ararmış gibi baktım. Benim şuanlık kurtarıcım olmuştu.
Benim yanıma gelen Liam servisini yapmaya başlamıştı."Seon düğün ne zaman?"
"Bugün. Bugün miniğimle evleniyorum"
Deyip elimi tuttuğunda Liam servisi yaparken sıcak çorbayı yanlışlıkla üstüme dökmüştü. Tenime değen sıcaklıkla refleks olarak bağırıp hemen ayağa kalktım. Üzerimi üfleyip sirkeleyerek sıcaklığı soğuturken yanma hissi gittikçe vücuduma yayılmıştı. Ben ayakta çırpınırken masa başındaki herkes ayağa kalkıp benimle ilgilenmek için başımda toplanmışlardı
"Jungkook iyi misin?"
"Bir şey oldu mu sana bebeğim?"
"Liam derhal buz getir!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Disabled Love/ TAEKOOK
Fanfiction"Neden burada her zaman yalnızsın? Annen, baban yok mu?" "Beni bu hale zaten onlar getirdiler" ❗ Şiddet, argo kelimeler ve cinsellik içerir Uke: Jungkook Seme: Taehyung