O zaman şimdi ki halimden başlıyorum çünkü hikayem oldukça karmaşık en iyisi kendimden başlamak.
Ben Lavinia 22 yaşındayım. Simsiyah uçları hafif kıvırcık saçlarım, yeşil gözlerim ve beyaz tenimle çoğu insana göre çok güzel bir kadındım. Ve 1.65 boyumla standartları birazcık düşürüyordum. Zayıf olduğum için ve aynı zamanda sıraladığım şeylerle çoğu insan model olmamı vurgulardı ancak boyum küçük kalıyordu. Neyse kendimi tanıttığıma göre asıl meseleye geçe biliriz....
Mahkeme salonu....
Duyduğum karar doğru olamazdı İnfaz hapishanesine gitmek istemiyorum. Hayır kesinlikle istemiyorum çünkü orası korkunçtu. Oraya atılan mahkumlar aylarca kötü muamele görür ardından eğer aff çıkmazsa infaz edilirdi hemde bir çok şekilde. Asılarak, zehirlenerek, öldüresiye dövülerek ve daha nicesi. Korkunç bir kabusta olmayı diledim.
Annemin, babamın hayatta olmasını diledim, onunla hiç tanışmamayı diledim... Ama her şey için çok geçti. İki tane kadın polis kolumdan tutarak beni mahkeme salonunun kapısına yönlendirdi arkamdan Baha şerefsizinin annesinin sesini duydum "adalet yerini buldu".
Adalet mi? Kendimi durduramadım ve polisleri umursamadan zorluk çıkararak arkamı dönüp bağırdım. "ADALETİNİZİ SİKEYİM. SİZ BUNA ADALET DİYEMEZSİNİZ EĞER ADALETİNİZ OLSAYDI OĞLUNUZU DÜZGÜN BÜYÜTÜRDÜNÜZ! AMA BU BURADA BİTMEDİ. BİR GÜN ADALET DEDİĞİNİZ ŞEY VAR YA İŞTE BU SAHTE ADALET DEĞİL GERÇEK ADALET SİZİ BULACAK!".
Polisler kolumdan sert bir şekilde tuttular her ne kadar canım acısada gözümü hırs bürümüşdü bir kere. Kadın şok içinde bana baktı ama kaşlarını çatıp bir şeyler bağırıyordu ama polisler beni çoktan çıkarmıştı. Tek duyduğum " PİSLİK " sözü oldu.
Bir gün gerçek adaletin olmasını diledim ve onların tüm bu pisliklerinin bir gün onları mahvetmesini istedim ama sadece isteye bildim. Çünkü yine bu dünyada sadece bazı şeyleri dilemekle kalıyoruz hak yoktu! Adalet yoktu! Kadınlara huzur yoktu! Ama bundan emindim bir gün kadınların devri olacaktı ve o gün her kes kaçacak delik arayacaktı!
Hapishaneye gitmek için yola koyulmuştuk. İçimde susmayan binlerce soru vardı. En önemlisi bana ne olacaktı? Tabi ki ölecektim değil mi. Sadece kendimi korudum diye düştüğüm durum acınasıydı. Sadece bir an için sonum ölüm ve kötü bir ölüm..
Araba durduğunda derince nefes alamaya çalıştım ama olmadı nefesim boğazımda düğümleniyordu. Kapı açıldı ve beni indirdiler. Başımı kaldırıp hapishaneye baktım. Çok büyüktü ve iki bölümü var gibiydi. Doğru ya burada tek hapishane olduğu için erkekler ve kadınlar aynı hapishanedeydi onları ayıran tek şey parmaklıklardı.
İçeriye doğru beni yürüttüler. Girdiğimiz zaman beni getiren polisler gitmiş onun yerine hapishanenin polisleri gelmişti. Oldukça sert davranarak beni bir odaya ittiler. Canım acıyordu ama öylece donuk bir şekilde etrafa bakıyordum. Geldiğim odada bir kadın vardı. Beni içeri itenler kapıyı kapatmış ve çıkmışlardı.
Anlamsız gözlerle kadına baktım. "Soyun" demesiyle yutkundum. İlk defa sesimi çıkararak "ne" dedim. Kadın tekrar "soyun anlamayacak bir şey yok çabuk ol gardiyanlar içeri girerse onların gözü önünde yapmak zorunda kalırsın." hala anlamıyordum neden soyunmak zorundaydım ki.
Kadın yanıma geldi ve bu kez sakin olmaya çalışır gibi konuştu. "Üzerindekileri çıkarman lazım. Üstünde ne var ne yok bakmalıyım. Kıyafetinden bile intihar edenler oluyor eğer herhangi bir ip ve ya bir madde çıkarsa diye bakmalıyım. Eğer şu an çıkarmazsan geciktiğin için gardiyanlar girer ve zorla çıkarırlar. Ben her ne kadar suçlu da olsan bir kadına böyle bir şey yapılmasına karşıyım. Şimdi soğuk kanlı davranmam lazım oyüzden çıkarmazsan ben yapacağım çabuk ol ".
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNFAZ hapishanesi
Romanceİnfaz hapishanesi. Dünyaca meşhur, insanların kısaca dilinde ölüm hapishanesi. Bu hapishaneye giren hiç kimse yaşayarak çıkmamıştı çünkü burası ölümün gerçekleştiği insanların, daha doğrusu suçluların infaz olunduğu hapishaneydi. Lavinia ise tesadüf...