3. Bölüm

367 20 2
                                    

Yüksek bir ses. Gözlerimi korkuyla açtım. Etrafıma baktım evimde değilim... Böyle uyanmak korkunçtu. Dışarıdan gardiyanların sesi geliyordu "hadi kalkın sabah oldu. Tüm mahkumlar dışarı".

Yataktan yavaşça kalktım. Kalktığım gibi başımın dönmesiyle sendeledim. Son anda yatağa tutunup düşmeme engel oldum. Zor olacaktı. Daha şimdiden bebek beni yoruyordu keşke hiç o korkunç gün yaşanmasaydı. Aklıma gelen anılarla vücudumun titremesine engel olamadım.

Bir süre kendime gelmeyi bekleyip hücreden çıktım. Her kes hücresinden çıkmıştı. Bende aşağıya inip kadınların durduğu yerde bekledim. Gardiyanlar her kese göz gezdirdikten sonra konuştu. "Bu gün tüm günü bahçede olacaksınız. Ve bu gün sadece tek öğün yemek yenilecek o kadar!".

Kadınların hepsinden itiraz sesleri yükseldi. Ancak gardiyanların bağırmasıyla her kes susmuşdu. Tamam iştahım yoktu ama şu bir ayda yemek yemeyince kötü oluyordum. Bu gün ne yapacağımı bilmiyordum. Tek dileğim ayakta kala bilmekti.

Cavidan bir anda yanıma geldi "Lavinia yemek yemen gerek. Neden bir anda böyle bir şey çıktı bilmiyorum bu güne kadar hiç böyle bir şey olmamıştı. Ama merak etme bir çözüm buluruz iyisin değil mi?" diye sordu endişeyle.

Gülümsemeye çalışarak "evet merak etme iyiyim iyi olmak zorundayım" dedim. Yalandı iyi değildim. İyi olmayacaktım. Psikolojik olarak çok kötüydüm. Yıpranmıştım. Dayanmaya çalışıyordum. Ölmek istiyordum ama ölmemem gerekiyordu çünkü karnımda masum bir can vardı.

Tüm kadınlarla birlikte bahçeye çıkmıştık. Diğer kısımda erkekler vardı. Ve korkunç adam bir eli cebinde duvara yaşlanmış tüylerimi ürperticek kadar korkutucu bir şekilde etrafa bakıyordu. Sonra bana döndü. Beni gördüğü an duraksadı. Kaşlarını çatıp bana baktı. Anında korkuyla yüzümü çevirdim.

Bu adam çok korkunçtu ama aynı zamanda onda garip bir şeyler de vardı.

Etrafı incelendiğimde sandalyeler olduğunu farkettim. Neyseki oturacak yer vardı çünkü kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Midem bulanıyor aynı zamanda başım dönüyordu. Oturmak için sandalyeye doğru ilerleyeceğim zaman sendeledim. İnsanlara farkettirmemeye çalışarak durdum soğuk soğuk terliyordum. Biri bana bakıyor mu diye etrafa baktım neyseki her kes birbiriyle konuşuyor ve bu tarafa bakmıyordu.

O hariç...

Bana yine bakıyordu ama bu kez gözlerinde bir şey vardı anlamayacağım bir şey. Onu boş vermeye çalışıp küçük adımlarla sandalyeye ilerledim. Biraz daha oturmasam bayılacaktım.

Neyseki sandalyeye ulaşıp oturmayı başardım. Gözlerimi kapatıp soluklandım. Hiç iyi değildim. Bana ne oluyordu anlamıyordum. Gözlerim anında Cavidan'ı aradı ama o biriyle konuşuyordu. Eğer onu çağırırsam her kes bana bakardı çünkü Cavidan uzağımdaydı.

Dayanmaya çalışarak yine gözlerimi kapattım. Hava da sanki benim için çok kötüydü. Daha başıma ne gelebilirdi ki?! Bir yandan da üşüyordum. Doğru ya kıyafetlerim daha gelmemişti. Bu yüzden üzerime giyebileceğim bir şey yoktu. Kollarımı kendime sardım belki biraz da olsa sıcak olur diye ama işe yaramadı.

Artık başım daha çok dönüyordu ve midem yanıyordu sanki. Kafamı dağıtmak için etrafa baktım. O korkunç adam az önceki yerinde değildi bir dakika ne? Tam beş adım uzağımdaydı !

Bana oldukça yakındı. Kalbim göğüs kafesimden çıkacak gibi atıyordu. Ve bana bakıyordu! Elinde bir ceket vardı. Bir anda hareketlenmesiyle dehşetle ona baktım. Bana doğru geliyordu!

Ölecektim şu an! Yanıma yaklaşınca elindeki ceketi bana uzattı. Anında kaşlarım çatıldı. Ve kalın korkutucu sesiyle sadece "al" dedi.
Öylece bakakaldım. Korkunç adam derin nefes alıp ceketi sırtıma doğru koydu. "Giy şunu. Üstelik iyi görünmüyorsun. Her neyse". Deyip bir anda arkasını dönüp benden uzaklaştı.

İNFAZ hapishanesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin