Yavaş ve bi o kadar temkinli adımlarla restoranta doğru yürürken kalbime çöken ağırlıkla olduğum yerde kaldım. "Ay ben heyecanlandım galiba Yeliz."
"Panik yapma, planladığımız gibi olacak her şey." dedi beni sakinleştirmek için koluma girerek. "Hâlâ seni seviyor."
"Üzülecek." dedim, hüzünle başımı öne eğip. "Yapmasak mı acaba?"
"Kanka bu senin fikrin değil miydi?"
Birkaç saniye düşündüm ve omzuna vurdum. "Doğru diyorsun kız benim fikrimdi. Hem o beni üzerken iyiydi az bile ona. Yürü!"
"Hayatımda bu kadar çabuk gaza gelen birini daha tanımadım." diyerek homurdana homurdana bana eşlik etti ve birlikte içeri girdik. Garsonlardan biri bizi rezerve olan masaya doğru yönlendirirken tam da tahmin ettiğim görüntüyle karşı karşıyaydım. Yunus Emre gerçekten bir kadın getirmişti yanında. Yanlarına giderken gözüm oturan o alımlı kadındaydı. Kısa siyah saçları, keskin bir çene hattı vardı. Dudaklarına sürdüğü kırmızı ruj onu olduğundan daha fazla dikkat çekici göstermişti. Normalde kırmızı ruju kolay kolay kimseye yakıştırmazdım fakat bu kadına fazlasıyla yakışmıştı.
Bir de kendi yansımama baktım Yunus Emre'nin arkasındaki camdan. Sarı saçlarım yıpranmıştı ve adeta beni kes diye çığlık atıyordu. Üzerimde ise siyah bir askılı ve siyah kumaş pantolonum vardı. Tüm gün uyumaktan gözlerimin altı torba gibi olmuştu, ne kadar kapatmaya çalışsam da başaramamıştım.
Daldığım dünyadan kendime gelerek adımlarımı hızlandırdım. Masanın önüne geldiğimizde ikisi de ayaklanmıştı. Öncelik olarak Yunus Emre elini uzattı bana doğru. "Hoşgeldin."
Bakışlarımı yüzüne sabitlerken uzattığı eli tuttum. "Hoşbuldum."
Benden hemen sonra Yelizle de selamlaşıp kadına döndü. "Hale bu Sedef," dedi beni göstererek. "Bu da Sedef'in en yakın arkadaşı Yeliz."
"Memnun oldum Sedef." dedi Hale, elini uzatıp. "Adını çok duydum Yunus'tan. Sürekli bahsediyordu üniversiteden arkadaşmışsınız."
"Ben seni hiç duymadım ama." dedim daha ilk dakikadan tavrımı koruyarak. "Bana senden bahsetmedi hiç."
Hale güldü yavaşça. "Yakında duyarsın, evleniyoruz."
Elini tutan elim buz keserken Yelizle selamlaşmalarını beklemeden karşılarına oturdum bozgun bir ifadeyle. Numara yaptıklarını bilsem dahi çok kötü hissediyordum. Bunun sebebi neydi?
"Ne zaman evleniyorsunuz, tarih aldınız mı?" diye sordu Yeliz, sakince. "Umarım bizi de davet edersin düğüne Yunus."
"Büyük bir zevkle." dedi Yunus Emre, bakışlarını üzerimde hissederken. Sırf bana nispet olsun diye yapıyordu. "Şuan kesin bir tarih belirlemedik ama en kısa zamanda halledeceğiz, değil mi aşkım?"
Boş gözlerle onları izlerken, "Ben acıktım ya." diye mırıldandım. "Ne yiyelim?"
"Buranın çoban salatası bir efsane." dedi Hale, hevesle. "Yiyen bir yemeyen bin pişman. Salata yiyelim bence."
Yunus Emre ve Yeliz onu onaylarken ben içten içe guruldayan karnımla bakıştım. "Ama ben doymam ki."
Yeliz bana gözlerini devirip alttan alta çimdiklerken Hale güldü, Yunus Emre'nin ise dudakları yavaşça yukarı kıvrıldı. Gülmek istiyor fakat kendini tutuyor gibiydi. Yüzündeki ciddi ifadeyi korurken bana baktı.
"Senin iştahını hesaba katmamıştık."
"Evevevev," deyip ona ağız yamulttum ve gülümsedim. "Ben makarna alacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seni Severdim | texting
ContoSedef : sen daha bi gıcık olmuşsun benden sonra. Sedef : yalnızlıktan bunadın mı? Yunus Emre : yalnız olduğumu nereden çıkardın? Sedef : değil misin bi sn Sedef : senin gibi bal porsuğunu kim napsın? Yunus Emre : nişanlandım ben, Sedef. | görüldü.