Merhaba...
Daha önce hiç tanışmadık. Veya konuşmadık. Ama uzun süredir beraberiz. Bu yüzden hiç bana göre bir şey olmasa da kısa bir veda yazısı yazmak istedim sizlere...
Hikâye bittiğinden dolayı biraz üzgünüm ve biraz da boşluktayım. İki sene yazıp, dört yıl boyunca koca bir ara vermiştim. Dört yılın sonunda yine bir ilham bulup yazmayı ve bitirmeyi başardım. Sanırım yazabilmek için üzgün ve hayatımızda şu an olmayan bir duyguya aç olmak gerekiyormuş. Yani aşka.
Karakterleri hayal dünyam ve çok az da kendi hayatımda yaşadığım duygu durumlarından bir şeyler katarak yarattım. Sevgilerini hissettiğim şekilde karaladım. Aslında biz zamanında ne hissettiysek Beril ve Sezin de onu hissetti. Gerçek duyguları.
Hikayeyi yazmaya başlarken 18 yaşındaydım. O zamanlar 22. bölümde hikayenin sonunu soyut bir şekilde çoktan belirlemiştim.
En son bir dükkana girdiklerinde yaşlı bir adam karşıladı onları. Dükkandaki hediyelik eşyaları incelerken, Beril tuvale çizilmiş iki adet çiçek resmini gördü. Dikkatini çekmişti. İnsan bedenini tasvir ediyor gibiydiler.
Adam Beril'in yanına geldi.
"Portakal çiçeği ve Lavinia." dedi Beril'in yanından resme bakıp.
Beril omzunun üstünden yanına baktı. Karşısındaki adamı inceledi. Ağarmış saçlarını arkada toplamıştı. Hala dinç görünüyordu. Gözlüklerinin arkasından belli olan mavi gözleri soluklaşmıştı biraz.
"Anlamı ne?" diye sordu adama.
Adam aldığı nefesi titrekçe verdi. "Karşılıklı aşk ve ölüm çiçeği." dedi Beril'e. "Hüzünlü bir hikayesi var."
Beril hikayeyi merak etmişti. Sormak istiyordu ama Nesli çağırınca zamanı kısıtlı olduğu için adamla vedalaşıp dükkandan çıkmıştı.
Portakal çiçeği, ince ve zarif yapısıyla aşkın en saf halini simgeler. Sevginin taptaze duygularını, sadakatle örülü bağlılığını temsil eder. Göz alıcı beyaz çiçekleri, masum bir aşk gibi içtenliği ve duruluğu yansıtır. Portakal çiçeği baharda açar.
Bahar mevsimi.. Tıpkı aşkın hayatı yeniden canlandırması gibidir. Fakat bahar biter, yaz geçer ve sonbahar gelir. Çiçekler yerini portakala bırakır. Portakal hasatı ise Kasım ayında yapılır. Sonbaharın canlı renklerinden yavaş yavaş kışın soğuk ve karanlık günlerine geçildiği bir dönemdir. Bu ay, doğanın ölümüyle yeniden doğumu arasındaki geçişi simgeler. Yapraklar dökülür, doğa solgunlaşır.
Lavinia ise Özdemir Asaf'ın şiiri olarak bilinir. Çok popüler olmuş bir çiçek türü. Herkesin popülerleştiği için sürekli lavinia kelimesini kullanmasından nefret ederdim. Şiirdeki anlamı hayal edilen ideal sevgilidir. Ama mitolojik olarak; geçmiş zamanda, fırtına meydana getirebildiğine ve bazı ölümcül doğaüstü güçlerinin varlığına inanılmıştır. Bu yüzden geçmişte insanlar tarafından korkulan ve uğursuz kabul edilen bir çiçek olmasına neden olmuştur.
Beril karşılıklı aşkı, masumiyeti, saf sevgiyi hikâyede buldu, belki gerçekte de buldu ama sonu karanlıktı...
Beril'i yaşatmak konusunda kendimle çatışmaya girdiğim zamanlar oldu. Ama 18 yaşındaki kendime, o dönemki hayal gücüme sadık kalmam gerekiyordu.
4 yıl boyunca hikayeyi yarım bıraktığım için özür dilerim. Buraya kadar devam ettiğiniz için de teşekkür ederim.
Kendinize iyi bakın. Hoşçakalın.