Merhaba. Ben Han jisung. 20 yaşındayım.
Babam bir mafya babası ve bende onun yolundan ilerliyorum. Şımarık bir çocuğum ve istediğim olmazsa kıyameti koparırım. Lee ailesi ile aramızda bir kan davası var ve ailelerimizin yolundan giderek sürekli rekabete giriyoruz. Lee Minho denen şerefsizden bildim bileli nefret ediyorum.Bu gün kardeşim, han soe'nin doğum günüydü ve ailem malikanemizde bir parti düzenlemişti. Parti akşam olacağı için hazırlanıyorduk. Genellikle mafyalar ve gangster'lar olacaktı partide.
Altıma siyah bir pantolon, üzerime beyaz bir gömlek ve onun üzerine de sıfır kollu siyah bir gömlek giydim (ismini unuttum o kıyafetin😔🙏🏻)
Saçımı geriye doğru tarayarak çekici bir görünüm sağladım. Sigara paketimi ve çakmağımı da alıp aşağı indim.Hava karardıkça misafirler salona doluşuyordu. Annem ve babam da hazırlanmışlardı ve misafirleri karşılıyorlardı. Han soe ise arkadaşları ile odasında hazırlanıyorlardı.
Hava iyice karardığında annem ve babam yaşıtları olan misafirler ile sohbet ediyorlardı. Üst kattaki mutfağın balkonuna çıktım ve herhangi bir sandalyeye oturup sigaramı yaktım. Sigara dumanını havaya üfleyerek iç çektim. Sigaramı bitimek üzere iken yere atıp ayağımla söndürdüm ve balkondan çıkarak aşağı indim.
Birkaç adamın -yaşıtlarım da olmak üzere- büyük bir masada toplanıp kumar oynadıklarını gördüm. Yamlarına gittim ve masanın sol taraftaki başına oturdum. Kumara katılarak bir kaç defa herkesi yendim. Birden gelen fısıltılar ve konuşmalarla herkesin baktığı yöne baktım. Lee Minho... Şerefsiz herif kardeşimin doğum günü partisine gelmişti... Altında Siyah bir pantolon, üzerinde siyah bir gömlek vardı. Gömlek kaslarını zar zor kapatıyordu ve gömleğin kolları sıvanmıştı. Uzun boyuyla masaya doğru yürüdü. Gözler onun üzerineydi
Sırıtarak masanın sağ tarafındaki başa, yani tam karşıma oturmuştu. Soğuk bir bakış attım ve Minho'yu süzdüm. Çok sexy görünüyordu- bir dakika ne?! Ben ne düşünüyorum?! Kahretsin... Şu pislik...
"Ne istiyorsun lan?" Dedim soğuk bir ses tonuyla
"Ah, çok kabasın jis. Sadece partiye gerçek bir eğlence katmaya geldim" sırıtarak söylemesi sinirlerimi bozuyordu
Tek kaşımı havaya kaldırarak soğuk ve sorar bir bakış attım. Oturduğu sandalyeye iyice yayıldı ve cebinden puro çıkarıp damarlı parmaklarının arasına aldı. Bana da 'ister misin?' bakışı attı ama başımla reddettim ve kendi purosunu yakıp dumanı içine çekti
"Ne koyuyorsun ortaya?" Söylediği şeyle sirkelenip kumardan bahsettiğini fark ederek bir süre düşündüm
"Biraz tutumlu ol ama. Kaybeden sen olacaksın çünkü"
Sırıttı ve purosundan bir duman daha çekip havaya üfledi. Ademcik elmasının belli olduğunu fark ederek yutkundum
"Malını, mülkünü, ruhunu, bedenini ve belki de... Kısacası herşeyimizi ortaya koyalım"
Şaşkınlıkla Minho'ya baktım. Herkes de benim gibi şaşkınlıkla Minho'ya bakıyorlardı. Minho güldü ve alaycı bir şekilde sırıtarak purosundan bir duman daha çekip havaya üfledi
"Şaka yapıyorum yavrum. Ne istersen ortaya koy"
Ortaya bir deste Euro ve iki tane marka saat koydum. Mino boynundaki büyük ihtimalle müzeden çalınmış dünyalarca para eden kolyeyi çıkarıp ortaya koydu. Kumara başladık. Sürekli eşitleniyorduk ve sinirlerim bozuluyordu. Bir saat sonra neredeyse sinirden pes edecektim ki Minho kazandı... Adi piç...
Minho'nun adamları ortaya koyulan herşeyi siyah bir poşede koydular ve evden çıkmak için kapıya yöneldiler. Hızla Minho'nun arkasından gittim ve omzunu iterek kendime çevirdim
"Hile yaptın değil mi?!"
İç çekti ve bana soğuk bir bakış attı
"Ne saçmalıyorsun sen?"
Minho'nun üzerine yürüyecek iken han soe aramıza girdi
"Doğum günümde en ufak bir tartışma bile istemiyorum!"
Minho bana göz kırptı ve alaycı bir sırıtışla malikeneden adamları ile beraber çıktı
Sinirden patlayacaktım resmen. Öfkeyle üst kata çıktım ve ofisime girdim. Koltuğuma oturarak bir süre düşündüm. Adamlarıma döndüm
"Zayıflıkları... Bana Lee Minho'nun herşeyini öğrenip gelin. Derhal!"
{~}
Ofisimde oturmuş adamlarımı bekliyordum. Bacağımı stres ve sinirle sallandırıyordum. Parmaklarım aynı ritimle sırayla masaya inerek ses çıkarıyordu. Sonunda adamlarım ofidime girdiğinde dikkatimi onlara verdim. Adamlarımdan biri öne çıkarak elindeki tablette yazan şeyleri okumaya başladı
"Lee Minho'nun çok sevdiği bir karısı varmış ve tam 4 yıl önce karısı öldürülmüş. Kimse karısının ne geriye kalan eşyalarını ne de mezarını bulabiliyormuş. Lee Minho bu konunun açılmasından nefret ediyormuş ve karısı öldüğünden beri hiç gülmemiş..."
Sırıttım. Bu bilgileri kullanarak onun canını yakabilirdim. Adamlarıma bunları gazetelerde yaymalarını emrettim ve emrime uymak için ofisimden çıkıp işe koyuldular
.
.
.
.
.Naberr. İlk defa ciddi kafayla fic yazıcam angst olup olmayacağı belli değil arkadaşlarıma da fikirlerini sorucam. Sizde beğenip, beğenmediğiniz yerleri söyleyin de diğer bölümler daha iyi olsun
Lgs var ama ben burda mal gibi fic yazıyorum🥰
Neyse diğer bolumde gorusmek uzere baybayy