"Tin tin tini mini hanım, tin tin tini mini hanım. Seni seviyor canım, seni seviyor canım."
Ulan hay seni bildirim sesi yapan aklıma sıçayım.
''Sus artık" diye söylendim çalan alarma. Ama dinleyen kim?
Hâlâ çalıyor bu.
"Şeftali ağaçları, şeft-" alarm başımda dır dır çalmaya devam ederken sinirle kalkıp telefonu elime alarak alarmı kapattım.
''Oh bee dünya varmış" diye söylendim.
Ben niye kurdum lan bu alarmı cumartesi sabahın köründe?
Aman neyse.
Tam tekrar kafamı gömüp zıbarmaya devam edecekken yine çaldı.
Zıkkım.
"Tin tin tini mini ha-'' diye söylenmeye devam eden alarmı tekrar kapatmak için kalkmıştım ki ekrana daha dikkatli baktığımda aslında alarmın çaldığını değilde babamın aradığını gördüm.
Muhtemelen telefonumun sesini sırf dalgasına Mine değiştirmişti.
Şimdi başlayacak sen niye kapatıyorsun telefonu diye.
Telefonda daha çok beklemesin diye telefonu açtım.
"Efendim?"
''Gökçe çabuk hazırlan, eve geliyoruz annenle. Seni alıp bir yere gideceğiz. Acele et sakın 1 dakika bile geç çıkma" dedi ifadesizce. Gerçi sesi biraz keyifli geldiği için bi haltlar döndüğünü düşünüyordum da çok üzerinde durmadım.
Ruhsuzca ''tamam" diyip telefonu suratına kapattım.
Sallana sallana kalkıp banyoya girerek işlerimi hallettim.
Daha ayılamamıştım ama hızlı olmam gerekiyordu.
Daha sonra dolabımın önüne gelip dolabımı açtım.
Diğer kızlar gibi 'acaba bugün ne giysem?' diye düşünemiyordum çünkü zaten seçeneklerimiz sınırlı.
Anne ve baba dediğim kişiler en küçük olayda bile psikolojik, fiziksel şiddet uygularlardı. Ayrıca vücudumun bir çok yerinde yaralar ve morarıklar olduğu için zaten uzun şeyler giymek zorundaydım.
Her neyse, sabah sabah bu yarım akıllıları düşünüp moralimi bozamam vallahi. Çokta tın.
Hemen üstüme beyaz sweati alıp, altıma da siyah eşofman giydim.
Gittiğim bir çok yere eşofmanla gitmeye alışmıştım. Zaten muhtemelen halamlarla kahvaltıya gidecektik.
Aynadan şöyle bi kendimi süzdüm.
"Maşallahım var yine" diyip gülümsedim kendime.
Sen biraz hastasın farkında mısın?
Sanki biraz haklısın iç ses.
Halamlara gideceğimizi düğündüğüm için telefonumu ve kulaklığımı sweatimin cebine atıp salona geçtim.
2 dakika sonra insan dışı var- öhm yani babam tekrar aradı.
"Kapının önünde seni bekliyoruz, hızlı gel." diyip telefonu bu sefer o suratıma kapattı.
Prenses bu adam. Hatta prenseslere taş çıkarır. Tribe triple karşılık veriyor. Neyse bununla sonra dalga geçeceğim.
Hemen ayakkabılarımı giyip dışarıya çıktım. Yolun ortasında arabasının beklediğini görünce uçarak arabaya gittim. Çünkü bekletilince özellikle de arabayla bekletilince çok kızardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Bağı: Demiralp Ailesi
Narrativa generaleKlasik aile kitabıdır. Eğlence ağırlıklı :) ---------------------------------------------------------------------- Ne demişti doktor? 'Çocukların yerlerini değiştirmiş' mi demişti? Bu korkunç durum karşısında ne yapacağımı şaşırdığım için bir tepk...