cool kids dont love //destiel ✔️

settle down with me

Önceki berbat denememden sonra tövbe etmiştim ama birden kendimi yeni bölüm açmış ve bunu yazarken buldum.

Smut değil , basit bir blowjob sadece. Güzel olmadı, okumasanızda olur yani. İnanın bana bir kaybınız olmaz. Neyse....

Bye .s.s

Beni tutuşu iyice sıkılaşırken -nerdeyse iç içe geçecektik - ellerini kalçalarıma koydu ve bende içgüdüsel davranarak bacaklarımı beline sardım.

Ellerim saçlarında, sırtında ve bazende göğsünde geziyordu. Zil çoktan çalmış ve yan sınıftan hocanın konuşmaları duyulmaya başlamıştı bile ama umursamadım , hayatımda ilk kez bu kadar özgür ve canlı hissediyordum. Yani anlayacağınız üzere bu kolay kolay bırakabileceğim bir şey değildi.

Dean alt dudağımı dişlerinin arasına alıp aynı anda kalçalarımı sıktığında benden büyük bir inleme kazanmıştı ve bu hayatımda bir ilk olduğu için garip bir şekilde utanırken buldum kendimi. Dean ise halinden oldukça hoşnut gibiydi, geri çekilip gözlerindeki ışıltıya eş değer bir gülümseme kondurdu yüzüne.

"Bunu duymak hoşuma gitti," dedi ki bu sadece daha çok utanmama sebep olmuştu ve kucağından inmek için hamle yapmaya çalıştım ama sırtımı duvara yaslayıp elini dudaklarımın üzerine getirdi :

"Gitmeni istemiyorum, kendini kötü hissetmeni de. Bunların senin için yeni olduğunu biliyorum ve inan bana bu mükemmel."

Nasıl böyle rahat konuşabildiğini merak ettim, ben hala nefeslerimi düzene sokmaya çalışıyordum çünkü.

Diyecek bir şey bulamıyordum ve Dean'de beni izlemekten başka bir şey yapmıyordu, bu sıradışı durumu sonlandırmak adına tekrar ondan uzaklaşmaya çalıştım, ne olduğunu tahmin edebilirsiniz sanırım.

"Dean," dedim bıkkınlıkla. "Sonsuza dek burda kalamayız."

İçimden ekledim; üstelik benim gidip on dakika boyunca bir erkekle öpüştüğüm gerçeği üzerine düşünmem gerekiyor, mümkünse yalnız olarak.

"Zil çalana kadar kalabiliriz," dedi kendi kendime konuşmamı bölerek.

Kalmamalıydım, kalmamalıydık. Ama yeşil gözlerine baktım ve birden ikna olmuş olarak buldum kendimi, "Tamam," dedim basit bir şekilde onu cevaplayarak.

"Tekrar söyle," dedi ki bunun 'tamam' için olmadığını biliyordum.

Onun bir fantezisi falan olmalıydı, önemsemedim çünkü zaten az önce yapmıştım. Üstelik Dean'e hayır diyebileceğimi sanmıyordum, en azından bu kadar yakınken.

Gözlerimi devirmeyi ihmal etmeden "Seninim," dedim. "Sadece sana aitim, tüm varlığımla."

"Ah," sesli bir şekilde yutkunduktan sonra kesik kesik nefesleriyle konuşmaya devam etti "Sanırım sadece bunu duymak bile gelmeme sebep olabilirdi, kendimi bu kadar tutuyor olmasaydım."

Ben henüz söylediklerini sindirememişken başını eğip boynuma yöneldi, birkaç saniye sonra nefesimi tutmak zorunda kalmıştım çünkü her ne yapıyorsa harika hissettiriyordu.

Aniden beni indirdi -ki bu beklediğim üzere beni rahatlatmamış çok daha kötü bir ruh haline girmeme sebep olmuştu. Biliyorum ondan bitirmeyi isteyen bendim ama hazır hissetmiyordum, yeni tanıştığım tüm bu şeylere vücudum doyamamıştı henüz  ve bende öyle.