4:Süreç

50 9 51
                                    

Büyük bölümm.
İyi okumalar🤩

Defne Kılıç
Yine amacıma ulaşamadan eve yollanmıştım. Ama böylesi daha iyi, kalsın. O an aklıma bir şey geldi. Ben bunu anneme haber vermemiştim. Sadece taşındığımı biliyordu ve bugün ziyarete gelecekti. Karnımı görünce ne diyecektim ona?

Annem Fransa'da yaşıyordu, bu yüzden ayda yılda bir görüşebiliyorduk. O gün de bu gündü işte.

Kapı çaldığında oturduğum yerden kalkıp kapıya gittim. Annem yüzünde tatlı bir gülümsemeyle bakıyordu. Ya ben bu kadına bunu nasıl söyliycem?

---

Kapıyı açar açmaz, annem her zamanki sıcaklığıyla bana sarıldı. Saçımı okşayıp, “Ah, Defne... Seni görmek o kadar iyi geldi ki,” dedi. Ben de onun sıcacık kollarında bir süre sessizce durdum. Fakat içimde büyük bir gerilim vardı; bu sıradan bir buluşma olmayacaktı.

Annem içeri girdiğinde, evi gözleriyle süzdü. "Taşındığını biliyordum da, burası beklediğimden daha güzelmiş," diyerek bir köşede duran yeni koltukları inceledi. Onun enerjisi hafif, keyifliydi; sanırım birazdan öğreneceği şeyin ağırlığından henüz habersizdi.

Oturdum ve hafifçe karnımı örterek karşısına geçtim. Yüzüme baktı, “Biraz solgunsun tatlım. İyi misin?” diye sordu endişeyle. İçimdeki düğüm daha da sıkılaştı. Kendimi toparlamam gerekiyordu; gözlerimi kaçırmak istemedim ama başaramadım.

“Anne... sana bir şey söylemem gerekiyor. Biliyorum, böyle bir haberi duyunca şaşıracaksın ama... beni anladığını da biliyorum.” Sesim titremeye başladı, ama cümlemi bitirmeye kararlıydım. Derin bir nefes aldım, “Anne, ben hamileyim.”

O an annemin yüzü değişti. Gözleri hafifçe büyümüş, dudaklarında ufak bir şaşkınlık belirginleşmişti. Ama sonra, gözlerindeki ifade bir anlığına yumuşadı. Bir süre sessiz kaldı; belki de ne diyeceğini tartıyordu. Derken yavaşça elini uzattı ve ellerimi tuttu.

“Defne... Bunu öğrenmek benim için çok ani oldu,” dedi usulca. “Bana böyle önemli bir şeyi daha önce söylemeni isterdim ama... buradayım, senin yanındayım. Beni asıl şaşırtan şu ki, bununla ilgili neden bir başına kalmak istedin?”

Biraz buruk bir gülümsemeyle cevap verdim. “Anne, korktum. Senin tepkini... senin beni hayal kırıklığına uğratmaktan korktum,” dedim. Sözlerimden sonra bakışları daha da yumuşadı.

“Benim güzel kızım, ben senin yanındayım. Elbette ki bu durum kolay değil, ama bir anne olarak seni anlamaktan ve desteklemekten başka bir şey yapmam. Sen yeter ki kendine güven, tamam mı?” dedi. Sesi hafifçe titriyordu, ama bu titreme sevgi doluydu.

İçimden kocaman bir nefes verdim; sanki bu yükü annemle paylaşınca biraz hafiflemişti. Birlikte uzun bir süre konuştuk, annem bana kendi gençliğinden hikayeler anlattı, hatta Fransa’daki eski komşularımızı hatırlatıp güldük. Bana destek olacağını söylemesi içimde büyük bir rahatlama yarattı.

O gün, annemle hem yeniden bağ kurduğumu hissettim hem de onun bu haberi şaşkınlıkla da olsa sevgiyle kabul etmesi bana büyük bir cesaret verdi. Her ne olursa olsun, onun varlığını ve desteğini hissediyordum.

"Peki nasıl oldu bu?"
Annemin sorusunu duyduğumda içimdeki bütün yaralar açılmış gibi hissettim. Bebeğimin babasını düşündüm, bana söylediklerini, hissettirdiklerini… “Anne,” dedim, gözlerimi kaçırarak, “o… o beni hiçbir zaman sevmedi.”

Annemin yüzünde derin bir hüzün belirdi, kaşları hafifçe çatıldı. “Nasıl yani, Defne? O zaman neden sana böyle bir umudu verdi?” dedi, gözlerindeki kırgınlıkla.

Kıvırcık, Ferdi KadıoğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin