-Gözlerin gözlerime değince... diye başlamıştı sözlerine Gökalp hoca. Bu güzel şiiri, bu güzel yorumu bölen ise şimdiye kadar gördüğüm en güzel insandı.
-Girebilir miyim hocam?
-Gir.
Arka sıralardan birinde oturuyordum. Uzaktan görmüştüm onu ilk, sınıfın kapısında. Bu nasıl bir tip böyle diye düşündüm önce, lisede böyle tipsizler de mi varmış dedim yüzümü buruşturdum ve Gökalp hocanın o eşsiz yorumuna dikkat kesildim.
-Gözlerin gözlerime değince
Felâketim olurdu ağlardım
Beni sevmiyordun bilirdim
Bir sevdiğin vardı duyardım
***
İşte tam o sırada Erdem'in o gün okula gelmeyişi ile boş kalan sırasına, benim arka sırama oturmuş olan çocuğa dönüp baktım. Masmavi gözlerini onu ilk gördüğümde fark etmemi engelleyen o gözlüklerini çıkarmış etrafı süzüyordu. İşte dedim işte güzel dediğin erkek budur. Bana göre 3 erkek vardır: güzeller, yakışıklılar ve kendine özen gösterse gideri olacak olanlar. Evet, o güzeldi. Kumral saçlarıyla o kadar güzeldi ki, o an sadece ''oha Kübra gözlere bak'' diyebilmiştim ve o anda da zil çalmıştı. O ise koşar adım sınıftan çıkmıştı, aklımı da beraberinde alarak.
***
Onu 1-2 hafta okulda görmedim. Aslında görmek gibi bir arayışım da yoktu. Kafamı her yastığa koyuşumda aklıma aniden geliveren ve gelmesiyle gitmesi bir olan yediverenimdi artık o benim. Adını bile bilmediğim bir yabancıyı düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Onun hayal ürünü olmasından korkuyorum yani dünyada bu kadar güzel bir insan olamaz, olmamalı, insanların akıl sağlığını koruyabilmesi için böyle bir insan yaratılmamalıydı. Ama hayal değildi, gözlerindeki mavinin binbir tonu kadar gerçekçiydi, o gerçekten vardı!!
***
-Eda adı Deniz'miş Edaaaa!
O gün okulun sitesindeki bir haber ilgimi çekmişti. Orada bahsedilen şahsın profiline girdiğimde kalbime bıçak falan saplanmadı ama hissettim, o an beynimdeki her nöronun öldüğünü hissettim. Masmavi gözleri olan bu çocuğun adı Deniz'di. Deniz, Deniz, Deniz. Tabiki başka ne olabilirdi ki. Deniz en sevdiğim isimdir şimdi en sevdiğimin ismi Deniz. Allah'ım bu nasıl bir ölüm biçimi, yaşarken ölmek hem de iliklerime kadar acıyı hissederek ölmek. Ahh dayanılmaz bir acı bu. Görüp de sevip de ulaşamamanın acısı dünyadaki en büyük acılardandı sanırım. Hissediyorum! ''Duy beni İstanbul! Ben bu çocuğu denizin dibi gökyüzünün sonu kadar seviyorum.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYIYA VURMUŞ BALIK MİSALİ
Nonfiksi⚓Mavinin sen tonuna notlar⚓ Öncelikle bu bir aşk dörtgeni hikayesidir. Bu hikayede 2 farklı kişinin lise hayatı anlatılmaktadır. Deniz ve Zeynep arasında 2 yaş bulunmakta ve bu hikayenin baş karakterleri birbirlerini tanımakta ama... Adın gibi deniz...