you've come

31 6 33
                                    

önünde gözlerini kapatmış, neredeyse kendinden geçmiş hâlde şarkı söyleyen kadın oldukça genç görünüyordu. lüle lüle saçlarına taktığı parıltılı çiçek, elbisesinin oturduğu yerden dökülen kıvrımlarıyla uyumlu duruyor, seçtiği renkler solgun tenine can veriyordu.

buna rağmen genç kadınla göz göze geldiklerinde kafasını masaya eğdi aleksi. çoğu erkeğin aksine buraya onun için gelmemişti, uzun zaman önce birine verdiği bir söz uğruna buradaydı. elinde salladığı bardağın içinden masaya biraz şarap döküldüğünde iç çekti. kulakları artık şarkıyı bile duymaz olmuştu.

onun yerine duyduğu hayâli ses "söz ver bana," diyordu. "her şey bittiğinde, simirni'de beraber gitmeyi istediğimiz o meyhanede olacaksın."

"söz," diye fısıldadı elinde olmadan. o zamanlar da aynı cevabı vermişti. "ahh.." iyiden iyiye ağrıyan başına biraz iyi gelir umuduyla şakaklarını ovalamaya başladı.

"bir masaya oturacaksın, karşındaki sandalye boş kalacak."

tüm bunları söylerken iyice anladığından emin olmak için ensesini kavramış, alnını onunkine dayamıştı.

"bir bardak da benim için söyleyeceksin."

"tamam.." çocuk gibi masaya kapanıp ağlamamak için kendini zor tutuyordu. "söyleyeceğim." gömleğinin düğmelerini koparırcasına açtı. nefes almak neden bu kadar zordu? gecesi hiç tahmin ettiği gibi geçmiyordu.

göz yaşlarını silip karşısındaki boş sandalyeye baktı. gelmeyecekti, değil mi? boşalmak üzere olan bardağını yine de onun başından beri öylece duran bardağına çarptı ve kafasına dikti. bu kaçıncıydı, saymayı bırakmıştı çoktan.

sonunda pes edip kendini tutmayı bıraktı. kalkmadan önce onun bardağını da içecekti. tam uzandığı ansa biri ona seslendi.

"aleksi!" kafasını inanamaz gibi ağır ağır kaldırdı. kanlanmış gözleri çaresizce tepesindeki bulanık yüzü görmeye uğraşıyordu. "buradasın. sözünde duracağını biliyordum, aleksi. sen hep en güvendiğim insandın."

"bu gerçek mi?" titreyen elleri, yorgo'nun saçlarını nazikçe okşayan eline tutundu. "yorgo.. yorgo inanmıyorum! gelmeyeceksin sanmıştım. ahh.."

yorgo onun dağılmış, aklını kaybetmiş görüntüsüne aldırmadan sakince gülümsedi. "az kalsın benim bardağımı içiyordun demek.. bu kadar bencil olunmaz ki."

"özür dilerim." aleksi gözlerini kırpıştırarak toparlandı ve karşısına yerleşen yorgo'ya baktı. onu son gördüğü zamanki gibiydi hâlâ. saçları düzgün, pantolon askıları gömleğini kırıştırmayacak şekilde takılmış, sakalları hiç de uzamamış..

aleksi'nin kollarını dirseklerine kadar kıvırdığı şeyin gömlek olduğuysa sadece yakalarından anlaşılıyordu. pantolon askıları iki yanından sarkıyor, darmadağın saçları yüzüne düşüyordu.

"ben hiçbir zaman bencil olmak istemedim yorgo, beni buna sen zorladın."

"düşünme artık aleksi, bu gece zaten bir veda."

"daha önce.." hıçkırdığı için utanarak kafasını eğdi aleksi. karşısına bu kadar rezil bir hâlde çıkmak istemezdi ama umutları tükenince salmıştı işte. "daha önce de veda etmiştik."

yorgo uzanıp onun hâlâ nemli kalan yanağını okşadı. "evet" diye kafasını salladı hüzünle. "evet, etmiştik aleksi."

"ama bak buradasın. demek ki vedalar yanılsama.."

"vedalar mı yanılsama?" yorgo acıyla güldüğünde eli öylece masaya düşmüştü. aleksi onun gözlerine kabullenemeyerek bakıyordu. gerçekleri görmemek için uzun zamandır direniyordu. "yoksa bu an mı?"

genç adam sözünü tamamlamaya çalışırken görüntüsünde bir gariplik geçip gitti. kısa bir göz kırpma anıydı sadece. önce gözleri yuvalarından fırladı, sonra ağzı açıldı ve ikiye ayrıldı. her taraf kırmızıya boyanmıştı. aleksi göğsünün daraldığını hissederek gözlerini yeniden yeniden kırpıştırdı, yorgo'nun eline sarıldı.

"o gün bana gitmemi sen söylemiştin, ben seni hiç bırakmak istemedim."

"gitmesen ölecektin. askerler peşimize düşecekti ve illa yakalanacaktık. aleksi, sen ölemezdin. çok gençtin, çok güzeldin.. anlıyor musun? benim aksime umutların vardı, mutlu bir hayat yaşayabileceğini düşündüm."

"ama ben kabuslarla yaşıyorum. yanılmışsın. acıyla, özlemle yaşıyorum, yalnızlıkla yaşıyorum. hem de nasıl yanılmışsın yorgo."

yorgo'nun eli buz gibi hissettiriyordu. kafasını eğdiğinde elin de dağılıp unufak olduğunu gördü. kemikleri çatırdıyor, etleri birbirinden ayrılıyordu. oğlan elini çektiğinde düştüğü boşluğun içinde o da unufak olmuştu sanki. sarsılarak ağlamaya başladı.

"bunca zaman kendimi öldürmememin tek sebebi sana verdiğim bu sözdü. arkanda bıraktığın her şeyin yapıldığından emin ol istedim. işte bugün emin olabilirsin. savaşımızı kazandık yorgo, ama sen bana geri dönmüyorsun. bak, geldim işte. neden hâlâ dönmüyorsun?"

"artık çok geç," oğlan'ın kanla dolan gözlerinden bir damla düştü masadaki örtüye. "sana geri dönemem. biliyorsun.. çoktan öldüm ben. hatırlasana, o gün ölmüştüm."

aleksi'nin gözleri her an inkâr etmeye hazır gibi sonuna dek açıldı ama bir şey söyleyemedi. o günü hatırlıyordu, hemen dibinde her şey havaya uçarken canını ucu ucuna kurtarmıştı. yorgo onun için elinden geleni yapmıştı. her gün bunun inkârı ya da pişmanlığıyla yaşıyordu işte.

gitmeden önce "söz ver bana," demişti onu son kez belinden çekip. "her şey bittiğinde, simirni'de beraber gitmeyi istediğimiz o meyhanede olacaksın."

"söz.." diye fısıldamıştı aleksi.

"bir masaya oturacaksın, karşındaki sandalye boş kalacak."

tüm bunları söylerken iyice anladığından emin olmak için ensesini kavramış, alnını onunkine dayamıştı.

"bir bardak da benim için söyleyeceksin."

"tamam.." demişti acıyla. "söyleyeceğim."

"o gecenin sonunda beni unutacağına söz ver aleksi. acımla yaşama; tanıdığım, sevdiğim aleksi olmaya devam et. bir gün yeniden kavuşacağız."

aleksi kafasını iki yana sallamıştı. böyle bir şeyin imkansız olduğunu bilmesi gerekiyordu. ama yorgo fark etmemişe benziyordu. belki de sadece zaman dolmuştu. "şimdi git," diye itmişti onu. "sana herkesten çok güveniyorum."

ve sonra aleksi arkasına bakmadan koşmuştu. patlamayı duyana dek nefes bile almadan koşmuştu.

dalıp gittiği üstüne çöken karanlıktan anlaşılıyordu. "şimdi git," diye fısıldayarak uyandırdı onu yorgo. "bu kez özgür olmak için. beni unut, beni bırak artık. seni böyle görmeye katlanamayacağımı biliyorsun."

"biliyorum." koluna gözyaşlarını silerken kendini biraz olsun toparlamıştı aleksi. aldığı derin nefes göğsünü titretti. ne yazık, gözlerini açtığında bu kez daha şiddetli hissetti her şeyi.

yorgo gitmişti.

arkasında boş bardağı ve masadaki kanlı bir damlayı bırakarak..

love after death Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin