Icimde duyduğum cığlıklar ve gözümün önünde oluşan perdede oynattığım bu oyuncular kim? Ya da kalbimin ortasindaki ormanda bana isyan eden kelebeklere mi birşey demeli. Pislikte büyüyen papatyalar kadar gercek midir hayatın bize verdikleri? Cığlık atmak yerine bağıra bağıra susan insanlara biri birsey söylemeli. Geberip gidiyorum bir bataklığın icinde ve ceken elde sen gibi.kafamda olusturduğum milyonlarca oyunun icinde, silahsız kalmak gibi. Ya da konusmadan tanriya isyan eden bebeğin ta kendisi. Biri beni gözetliyor, tanri veya sen veyatta öldürdüğüm insanlar gibi. Parmaklarima kan izi bulasmisken temiz yaşayamam ki. Evet bu pis bi gece karanlik ama beyaz bi sayfanin ortasinda gölge veren karanlik gibi. Kalbimde sıktığım düsünceler, kafama sıkıcak kadar gerçek olmamalı dimi. Evet bu bi hikaye değil gerceklerin ta kendisi. Bir sizofrenin ilk serzenisi. Günesin kovaladığı ufak bilinmeyen bir gezegen gibi cevresinde iki gunde donup geldiği. Tanri bile bana karsi gelirken dunya uzerinde nasil ciceklerden oksijen alabilirim ki. Bugünde bitti ama Sizofrenligim geri geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Sizofrenin Günlüğü
ParanormalHer Gün Yeni Bir Bolum, Bir Sizofrenin Yasadigi Hikayeler Takipte Kalın