-Gökçe'den-
Duyduğum horoz sesi ile gözlerimi açtım. Evet. Horoz sesiyle uyanmıştım.
Yurt odasında.
Horoz sesiyle.
Vay anasını...
Kesin Gökhan piçi okulun ilk günü sürprizi yaptı.
Yatağımda masumca doğruldum. Ses, Nisan'ın yatağının hemen yanındaki, komidinin üzerinde duran âlârmdan geliyordu.
Günahını almışım şerefsizin. Ne günahlar işlemiştir kim bilir... Iy!
Nisan sağır gibi uyurken, Deniz ve Işıl yataklarında durumu sindirmeye çalışıyorlardı. Birkaç defa gözlerimi açıp kapattım ve yatağımdan kalkıp, Nisan'ın yatağına doğru ilerledim.
Bu karıbayani sanırım sağır.
Sanırım mı?
Nisan'ı sarsarken, hâlâ hayatı sorguluyordum ama o, hayata olan tüm kapılarını kapatmışa benziyordu.
Yoksa kapattı mı?
İç sesimin söylediği ile korktum ve Nisan'ın üzerine atladım.
"Ananızın şeysi!" Diye bağırırak yatakta dirilen Nisan, neye uğradığını şaşırmıştı. Tavuğa benziyordu.
"Ne yapıyorsun minik piç!?" Diye bağırınca, Işıl deliler gibi gülmeye başlamıştı.
Yanlış benzetme. Martılar gibi.
Hepimiz ona kitlenmiştik. Sonunda gülmesi bitince, bağırmaya başladı.
"Lan biz neden horoz sesi ile uyandık!? Otizimli misin kızım? Neden âlârmını horoz sesi yapar ki bir insan. Hayır madem yapıyorsun, neden uyanmıyorsun? Beyin yoksunu. Kafasını s*ktiğimin tavuğu!"
Sabahları biraz sinirli olabiliyor. Fazla umursamamak lazım.
Biraz. (Arkadaşını iyi göstermeye çalışma.)
Işıl yatağından kalkarken, bende onu s*klemeyip, Nisan'ın üzerinden kalktım ve koşarak lavaboya girdim. Koşmasam, Işıl girecek ve esir alacaktı. En son bana side eye atıyordu. Nisan ise, hâlâ yatağında ağzı yırtılana kadar esniyordu. Deniz'e bakmamıştım ama muhtemelen okulun ilk günü için hazırlanmaya başlamıştı.
Allah belasını versin okulun.
Lavaboda elimi yüzümü yıkayıp, cilt bakımımı yaptım. Hafif de bir makyaj yaptıktan sonra çıktım. Kızlar kıyafetlerini giymişlerdi. Bende dün geceden hazırladığım kıyafetlerimi giydim. Okulun ilk günü olduğu için sayın müdürümüz, serbest kıyafetlerle gitmemize müsaade etmişti.
-Poyraz'dan-
"Lan Gökhan gebermiş!"
Gözlerimi açtığımda, yerde ölü inek gibi yatan Gökhan'ı ve Gökhan'ın tepesinde yas tutan Kuzey'i görmeyi beklemiyordum. Yataktan kalktım ve yanlarına gittim. Onlara anlamsız bakışlar atarken, Koray geldi ve Gökhan'a bir tekme savurdu.
Gökhan acıyla bağırırken, Kuzey, Gökhan gebermediği için şükrediyordu. Sırıttım ve yurt odamızdaki küçükte olsa iş gören lavaboya girdim. En son Gökhan,
"Karnımı kırdın piç!" Diye bağırıyordu, Koray'a.
Okulun ilk gününe, her zamanki gibi mükemmel uyanmıştık. Yaklaşık yarım saate de, sağlam bir şekilde hazırlanabilmeyi başarmıştık.