02.12.2024
''Ah! Taehyung! Canımı acıtıyorsun bırak kolumu.''
''Acele etmemiz lazım Jimin. Akşam Jin'den azar işitmek istemiyorum.''
Kolumu kurtardığımda rahatlamıştım. Acele acele alışveriş yapıyorduk ve bu durum hiç hoşuma gitmiyordu. Acele etmeyi sevmiyordum. Yarın akşam için Jin hyung'un kafesinde Taemin için doğum günü partisi yapacaktık. Taemin Jin hyung'un üvey kardeşiydi. Bir eksik olmasın diye Jin hyung hem erken gönderiyordu hem de acele ettiriyordu. Anlam veremedim.
Koşar adımlarla Taehyung'a yetişmiştim. Alışveriş merkezinden çıkıp Jin hyung'un evine gidecektik.
''Doğum günü partisi mükemmel olacak Tae.'' dedim elimi koluna atarak. Sırıttı. ''Ondan eminim Jimin senin içinde mükemmel olacak.'' Anlamsız bir bakış attım. ''Benim için neden mükemmel olsun?'' Bagaja aldıklarımızı yerleştirirken durdu ve gülümsedi. ''Çünkü Jungkook'ta geliyor! Senin için çağırttık.'' Kalbim gereğinden fazla atıyordu. İsmini duyunca bile heyecanlanıyordum. Bir de yarın doğum gününe mi gelecekti. HAYIR. OLAMAZ.
''Jimin? Kendine gel iyi misin?'' Beni sarsan Tae'ye baktım ve başımı olumsuz anlamda salladım. ''Ah Jimin gel arabaya geçelim üşüteceğiz.'' Arabanın ön koltuğuna oturup önüme baktım. Hiç bir şekilde tepki veremiyordum. Bu yüzden yarın akşam Jungkook'un gelmemesi lazımdı. Onun yanındayken de böyle yaparsam rezil olurdum.
Arabayı çalıştırıp park alanının dışına çıktığımız zaman Tae'nin bana baktığını hissettim. ''Jimin açılman için bir şans işte. Aslında bakarsan çok fazla şansın oldu ama yapamadın.'' Tae'ye baktım ve iç çektim. ''Tae kaç kere denedim ama her seferinde elim ayağıma dolanıyor. Ne yapacağımı şaşırıyorum.'' Tae stresten sıktığım elleri tuttu. ''Jimin'im kaç sene oldu hala platoniksin Jungkook'a. Hem bence o da sana karşı boş değil. Senin onun kendisine karşı hissettiklerini de anladığını düşünüyorum. Bu şansı kaçırma. En fazla istemediğini söyler ve sende Jungkook'a takıntılı olmayı bırakırsın. Hm?'' Dediklerini yapmak istesem de yapamayacağımı biliyordum. Tae'nin yüzüne bakıp gülümsedim ve kafamı salladım.
Jungkook ile liseden beri tanışıyorduk ve aynı üniversiteye bile gitmiştik. Bilerek aynı üniversite ve aynı bölümü yazmıştım. O kadar çok yoğun hislerim vardı. Yada sadece takıntılıydım? Ah, bilmiyorum.
Taehyung ile bebeklikten beri arkadaştık. Jin hyung ile de lisede tanışmıştık ve bizden bir yaş büyüktü. Tae ile Jin hyung liseden beri sevgililerdi. İlişkileri çok güzeldi ve nişanlanmayı düşünüyorlar. Lisede ben, Taehyung, Jin hyung ve Jungkook birlikte vakit geçirirdik. O zamanlar çok açılmayı denedim ama beni hep durduran bir şey oldu. Cesaret edemiyordum. Üniversite'de Jungkook'la aramıza mesafe girmişti. Beni gördüğü zaman selam veriyordu sadece. O zamanlar yeni arkadaşlarıyla takılıyordu. Bu durum canımı acıtmış mıydı? Ah, hayır. Şey.. sanırım yalan söyleyemiyorum.
Dışarıya doğru baktığımda başıma şiddetli bir ağrı girmişti. Gözlerimi kapatarak çığlık attım. ''Jimin! İyi misin?! Noluyor?!'' Cevap vermeyerek başımı daha da sıktım. Taehyung'u telaşlandırmak istemiyordum. Bu baş ağrılarım son üç gündür tekrarlı bir şekilde olmaktaydı. ''Jimin! Hastaneye gidiyoruz. İyi değilsin.'' Ellerimi başımdan çekerek Taehyung'a baktım. ''İyiyim Tae. Sakin ol. Stresten oluyor bunlar biliyorsun sende.'' Diyerek zorla gülümsemeye çalıştım. Hala ağrı geçmiyordu. ''Hayır Jimin hastaneye gidiyoruz. Kaç gündür başın ağrıyor garip şekilde.'' ''İlaç içtiğim zaman geçiyor Taecim. Sakin ol. Önemli bir şey değil.'' deyip yalvaran gözlerle baktım. ''İyi tamam dediğin gibi olsun civcivim ama bu tekrar ederse hastaneye gideceğiz.'' kafamı sallayıp önüme döndüm. Taehyung'u telaşlandırmak istemiyordum.
Taehyung eve gidene kadar doğum günü hakkında konuşmuş ben ise onaylar gibi kafamı sallıyordum. Baş ağrımdan dolayı tek kelime dahi edemiyordum. Evin garajına park edecekken bahçede bizi bekleyen Jin hyungu gördüm. Arabadan inip Jin hyung'un yanına gittim ve sarıldım. Aramızda 1 yaş olsa bile hyung diyordum her zaman bana abi olarak destek vermişti. Öz abim gibiydi.
''Oy benim miniğim.'' dedi sarı saçlarıma öpücük bırakırken. Yüzüne bakıp zorla gülümsedim. ''Hey! Ben burda neyim? Hizmetçi miyim? Köle mi? Hem bırak sevgilimi Jimin. Kıskanıyorum.'' dedi Taehyung yalandan sinirli sinirli gelirken. Kahkaha attım ve elindeki poşetleri aldım. Eve geçerken arkama baktığımda birbirlerine sarılıyorlardı. Buruk bir şekilde gülümsedim ve içeriye geçtim. Eşyaları mutfağa bıraktıktan sonra odama geçtim. Baş ağrımın geçmesi için hızlı bir şekilde duş alıp geceliklerimi giydim. Keskin baş ağrım geçmiyordu bir türlü. Çekmecemden ilaç içtim ve yatağıma uzandım.
Uyursam başımın ağrısını geçeceğini düşünüyordum. Kendimi uykunun kollarına attım.
<3