İki Özgür rehberinde alt alta duruyordu, biri kankası diğeri herkesin korktuğu delinin teki
Ɓilin bakalım hangisine yanlış anlaşılabilecek bir mesaj attı Sertaç...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Sertaç'ın kıyafeti)
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
(Özgür'ün kıyafeti, ceketsiz ... pantolon daha dar hayal edin)
Sertaç evden çıkması için kornaya basan abisine küfrederek glossunu sürdü ve aynada kendine baktı. Bir içim su olmuştu ama Özgür yine de yanacaktı.
Salona giderken onu almaya yetişemediği için binlerce özür mesajı yollamıştı, akrabaları 'ille bizi sen al' diye tutturmasalardı şimdi sevdiğinin yanında olacaktı Özgür.
Milleti salona zor yetiştirmişti zaten, şimdi de kapıda bebeğini bekliyordu. Ateş saçan vücudunu serinletmek için gömleğini salladı ve sokağın başından görünen araçla nefesini tuttu. Serhat tam önünde durmuştu, annesi ve babası inene kadar dokuz doğurdu resmen.
"Dikkat et de bayılma enişte..." Serhat'ın alay kokan cümlesiyle bebeği arabadan indi...
Özgür daha önce hiç böyle çarpılmamış, başı hiç bu kadar hızlı dönmemişti. Sırtındaki ipleri, belindeki o dekolteyi elleriyle kapatıp gözlerden uzak tutmak istedi. Ama bir yanı da bu mükemmelliği uzun uzun izlemek istiyordu.
"Harika görünüyorsun bebeğim, nefes kesicisin..." Sertaç minik bir tebessümle koluna girdi.
"Senin yakışıklılığına ne demeli aşkım, milletin gözünü oymam gerekebilir." Bu iltifat karşısında keyfi yerine gelmişti, iri belini ince bele sarıp pantolondaki dekolteyi kapattı.
"Haftaya mı evlensek acaba biz?" Sertaç büyük bir kahkaha atınca önden yürüyen babası dönüp onlara baktı.
Oğluna aşkla bakan müstakbel damadını görünce gülümsedi ve eşinin koluna girmesini sağladı. Aile arasında bir nişan olsa da mahalleden oldukça büyük bir kalabalık da katılmıştı, salonda gençler başta olmak üzere bir çok kişi ayaktaydı.
İlk dans müziği başlarken Özgür bebeğinin avcunu öptü derin derin, Sertaç muzipçe gülümsedi. Ona yaklaşan adamın boynuna kollarını dolayıp kulağına fısıldadı.
"Bu gece dudaklarımın tadına bakacaksın sonunda, var mı heyecan?" Hızlı bir baş sallamasıyla güldü, Özgür ise yanıyordu.
"Üstünü değiştirip öyle bir şeyler içmeye gidelim, abinle Özgür de gelir hem. Eğleniriz birlikte..." Sertaç onaylayıp abisinin zorla dansa kaldırdığı arkadaşını yanına çekip planı aktardı, hemen onaylamıştı ve çok sevinmişti.
"Böyle gelsem olmaz mı?" Özgür dudağını ısırıp elini iplerde gezdirdi ve kulağına eğildi.
"Kendime o kadar da güvenmiyorum, en iyisi biraz daha normal giyin." Sertaç omuz silkti.
"Ben sana güveniyorum, böyle geleceğim." Özgür bu sözlerle derin bir nefes alıp başını salladı sadece, bu gece oldukça zor geçecekti.
"Eveeeeettttt.... gençlerimizin bu güzel gününde, bu harika bağı kurmalarına eşlik etmek çok büyük bir mutluluk. Umarım bu yüzükler ömrünüzün sonuna kadar parmaklarınızdan asla çıkmaz." Maaruf amcaları yüzüklerini parmaklarına taktı, mikrofonla konuşurken onlara bakıp gülümsedi ve kurdeleyi kesmek için makasa uzandı.
"Kesecek aslanım, dikkat et dilini kesmesin." Cebinden bir miktar parayı tepsiye atınca hemen makası geri vermişti, Serhat ise çaktırmadan bu neşeli genci izliyordu.
"Valla jilet gibi keser artık..." Maaruf amca kafasını sallayıp kurdeleyi kesmeden önce son bir kez gençlere döndü.
"Allah daim etsin gençler..." ikisi de 'amin' derken kurdele kesildi ve salon alkışlarla doldu.
Takı töreni, karşılıklı göbek atmalar, oyun havaları, Sertaç'ın kıvrak hareketlerle nişanlısını delirttiği göbek dansından sonra biraz duruldular.
Son bir kez dans müziği çalınırken çoğu yaşlı salonu terk etmiş, gençler ve yakın akrabalar kalmıştı.
Sertaç, Özgür, abisi ve arkadaşı arabaya doğru yürürken neşeleri devam ediyordu. Kurdele sarkan parmaklarına bakıp gülümsedi, çok ama çok mutluydu.
"Canım nişanlım..." Özgür aptal aşık modunda sırıtarak ona dönünce sırıttı genç adam.
"Söyle bebeğim..." Sertaç omuz silkip ön koltuğa oturdu.
"Hiç... söylemek istedim.... nişanlım bey..." Özgür'ün kalbi pır pır ederek ona bakışına şımarıkça gülümsedi.
"Güzeller güzeli nişanlım benim..." Özgür uzanıp saçlarından öpüp arabayı çalıştırdı, tanıdık bir mekana doğru yola çıktı. Biraz alkol iyi gelecekti, belki biraz sakinleşirdi.
Bu gece asla sakin kalamayacağını hiç tahmin etmemişti...
