Son kez baktı genç adam ışığına,onun masumluguna...
Ellerinden kayıp gimişti, düşündü
Güneş balçıkla sıvanırmıydı, hayır! Ama ölüm onu da başarmıştı,
O devasa güneşi kaplamıştı hiç var olmamışcasına,
Sanki hiç yaşamamışcasına...
Tek bir fark vardi, bu güneş iz bırakmıştı ardından,
Gitmeden önce tüm parlaklıginı bir nimetmişcesdine saçmış,
Sonra veda edemeden gelmişti kıyameti bu güneşin.
Kimse anlamamıştı en başta gittigini, anlayamamışlardı.
Sonra birden titrediler,üşüdüler ve onlarda öldü,
veda edemeden..
&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&&Genç adam idrak edememişti bir süre, kalkamamıştı bile yerinden. Yüzü kireçten farksızdı, yutkunacak ama bogazında dügümlenmiş olan yumru buna izin vermiyordu. Gözlerini kırpıştırdı bir süre, kendine gelebilmek için tokatladı. Ardından ayağa kalktı, sendeledi; dengesini kurmaya çalıştı. Yeni doğmuş bir bebek gibi yardıma bakıma muhdaçtı adeta. Ne yapacaktı şimdi? Ben de ölmeliyim diye düşündü. Sonra kendine kuvvetli bir yumruk geçirdi, belki ölmemişti? Belki sadece bir krizdi? Bu düsünce ayaklarına hayat enerjisi vermeye yetmişte artmıştı bile. Koşarak resepsiyona gitti. Taksi istedi ve aynı hızla geri döndü. Yerde cansız gibi yatan ve aglayn arkadaşının koluna girdi.
''Kalk dostum, o ölmedi. Sadece ufak bir krizdi kalk onun yanında olmamız gerekiyor şu an hadi.'' dedi. Dedigi şeyler sadece mantığının soyledigi seylerdi. Kalbi farklı dusunuordu. Acıyı en derinlerine kadar hissediyordu kalbi gencin. Biliyordu oda öldugünu kabul etmeyi yediremiyordu kendine.
Genç bunları dusunurken taksinin gelmesiyle arkadaşına da destek olara araca bindi. İngilizce bir şekilde buraya en yakın hastaneye gitmeleri gerektigini ve hızlı olmasını belirtti. Arkadaşı şoktaydı.
''Süleyman? Süleyman, kendine gel koçum hadi. Ece iyi, yanına gidiyoruz hadi.'' dedi. O anda süleyman ona döndüğünde ağladığını gördü. İçi parçalandı genç adamın. İlk defa görmüştü dostunun bu denli çaresizliğini. Bu kez kendini sıkmadı. Oda başladı ağlamaya. Araç durduğunda taksi şöförünün uzgun bakişlarina aldirmadan firladilar taksiden. Taksicide parayi almadan gitmişti zaten.
Hastanenin acil bölümüne girdiklerinde girişteki kadına adını ve soyadını söylediklerinde kadın, genç bayanın acilde olmadigi durumu kritik oldugu için, yoğun bakıma aldıklarını söyleyince tekrar başlamıştı kosusturmaca. Genç düsündu kendi kendine. 'İyi' dedi 'iyi en aznından ölmemişti'. Düsünsenize? Daha ölmemış olmasına şükretmek. Ne demekti! Ne kadar aciz bir varlik oldugunu o anda tekrar yüzune çarpilmasina bozuldu genç adam. Ama kosmak zorundaydi.
Son merdivenleride aştığında gördü babasını. Yere oturmuş, bacaklarini ve ellerini iki yana acmis yerde oturuyor, gelen yardim tekliflerini reddediyordu. Koşarak gitti yanına , diz çoktu onune hemen süratle,yüzüne hafif tokat darbeleri attı kendisine gelmesi icin. Bi an pişman oldu çünkü adam gözlerindeki soğuklugu gencin uzerine dikmiş, o dört harfli, nakaut eden kelimeyi sölyemişti. Tekrar etti adam tekrar,tekrar,tekrar...
Genç de çökmüştü yere, oda bitmişti. Sert ve soğuk mermere bıraktı kasılmış vücudunu, gözleri kararıp son karalerinde bir melek görürken...••••••••••••••••••••••×××ק×××ו••••••••••••••••••••
WOW! BU BÖLÜMÜ YAZARKEN GERÇEKTEN ZORLANDIM, HÂLÂ KENDİME GELEBİLMİŞ DEĞİLİM. SEVEREK VE HİSSEDEREK YAZDIĞIM BÖLÜMLERDEN BİRİ OLDU BU BÖLIM. OKUYUCULARIMA TEKRAR TEKRAR TESEKKUR VE SUKRANLARİMİ SUNUYORUM.
SİMDİ GELELİM DİGER BİR KONUYA
İKİNCİ KİTABI DÜSÜNUYORUM, GORKEMDEN DEVAM EDEREK AMA KARARSİZİM. BEKLİYORUM YORUMLARİNİZİ. YARDİMİNİZA İHTİYACİM VAR.
ÖPÜLDÜNÜZ GENÇLİK :) :*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR TUTAM AŞK...
ChickLitHer hayat bir gün son bulmayacak mı? Cevabınızı duyar gibiyim... peki her hayat bir gün hangi şartlar altında ufalanacak? Hangi ışık hangi karanlıkta sönecek? Bu karanlıktan kurtuluş yok... Bu onun karanlığı, ışığıysa sönmek istemeyen, ama başka ka...