İnsanlar aslında sizi hiçbir zaman anlamaz. Ya anladıklarını sanarlar ya da anlamak istediklerini.. Aslında şu hayat bir şeyleri hep sanmakla geçer de kimse farkına varmaz. Varanların da kendine bir yararı dokunmaz. Kulaklarını aç ve beni iyi dinle : Sen yalnızsın. Ben yalnızım. Biz yalnızız. Herkes yalnızdır. Bir şekilde bir yerde mutlaka yalnız değil miyizdir ?
Düşün... Bazı anılarda bile yalnızızdır aslında. Bazen ufak bir anının senin tarafında yeri ayrıdır. Oysa karşı tarafta o anı hatırlanmaz bile. Bu küçücük olay aslında ne kadar değer görüp görmediğimizi anlamak için bile yeterlidir. İnsanlar ancak birine değer verip vermediğini onu kaybetme korkusunu yaşamadan anlayamaz. O korkuyu yaşadıktan sonra da sanki o kişi, onu bırakıp gidecekmiş gibi ona sıkı sıkıya sarılır. Oysa karşı taraf onu; o onu sevmeden önce sevmiştir. Aslında bir sevgi karşılıklı olduğunda ilk seven taraf için tüm sorun bitmiştir. Ama sonradan anlaşılır ki asıl sorun da budur. O sorunun bitmesi. Aslında ilk sevdiğini sanan taraf onun onu sevmeyişini sevmiştir. Ya da öyle sanmıştır. Aslında sevmek baştan sona karmaşanın ta kendisidir. Ve sevmenin sonu yoktur. Hayat el verdiğince, Allah müddet verdikçe, gönül vazgeçmedikçe hep sever insan. Ve ne yazık ki bu sevmeler hep bir acı ile son bulur. Ve aslında bu acı da başka bir sevmenin başlangıcıdır.
Bunları anlatırken bile çıkmaza girdiğimi sanıyorum. Sevmek akıl işi değil arkadaş ! Hem güzel hem acı. Hem hep hem hiç. Sevmek tam bir araf. Bir tarafın cennet, diğer tarafın cehennem. Bir tarafın mutlu, diğer tarafın mutsuz. Sevmek tam bir zeka küpü. İşin aslını biliyorsan çözersin bir şekilde. Bilmiyorsan döner durursun '' yok orayı tamamlayayım yok orası bozuldu orayı yapayım '' gibi. Sevmeyi bir şeylere benzetiyorum da olmuyor arkadaş. Anlatılmaz yaşanır gibi bir şey. Sevin arkadaşım Sevin ! Sonra kırılın ! Sonra ağlayın ! Ama yaşayın azizim. Çünkü yaşam her duyguyu barındırır yüreğinin bir köşesinde. Sizin hayatınızın yüreğinin olup olmaması da kadere kalmış artık..