"Sen neymişsin be Gökdeniz'im." dedi Karan gülerek. Yumruğumu omuzuna vurdum acıtmadan.
"Sus ya." dedim yüzümü göğsüne gömerek. Az önceki cesur halimden eser kalmamıştı. Karan'da bunu farketmiş, uğraşıyordu benimle.
"Hayatım kötü bir şey demedim ki." dedi ve dirseğinden destek alarak, doğrulup yüzüme baktı. "Ayrıcaa az önce hiç utanır gibi değildin." diyerek yüzüme yaklaştı ve fısıldadı. "Ateş parçası gibiydin yaktın beni." dediğinde yutkundum. İstemsizce dudaklarımı ısırdım. Karan, dudaklarıma yaklaştı ve usulca bastırdı dudaklarını dudaklarıma.
Öpücüğünü anında kabul ederken, üstüme doğru çıktı. Elimin birini saçına, diğerini de sırtına çıkardım. Karan'ın dudakları dudaklarımdan ayrılıp, boynuma doğru kayınca gözlerimi kapattım. Kendimden geçmeme çok, çok az kalmıştı.
"Karann..." diye inledim istemsizce. Karan, dudaklarını yanağıma kaydırıp, sıcak bir öpücük bıraktı. Ellerimi tutup, başımın iki yanına çıkardı ve ellerine kenetledi.
"Gökdeniz'imm... güzel gözlüm."
Gözlerimi araladım ve yutkundum sertçe. Heyecandan ölmek sözünü, biraz sonra canlı canlı yaşayacaktım ve eminim ki bu gerçekleşse, dünyada mutlu ölen birkaç kişiden biri olurdum.
"Sana dayanmak her saniye daha da güç hale geliyor. Sabırlı bir insanım ama konu sen olunca, dünyanın en sabırsız insanına dönüşüyorum." dedi Karan. Yüzü boynumda olduğu için sesi boğuk çıkıyordu. Boynumdan derin bir nefes çekip, aynı şekilde derin bir öpücük bıraktı ve kendini yanıma bıraktı.
Kolunu başımın altına uzatınca, tekrar göğsüne yattım. Hâlâ derin nefesler alıyordum. Kendime gelebilmem için bu şarttı.
Birkaç dakika göğsünde soluklandım. Bir yandan da Karan'ın derin nefes alıp verişini dinledim göğsünde yatarken. Karan, kolunu üstüme attı ve sarıldı sıkıca. Saçlarımın arasına öpücük bırakınca gülümsedim ve dünyanın en güvenli yerinde uyumak üzere gözlerimi kapattım bende.
***
Sabah uyandığımda, Karan hâlâ yanımda uyuyordu. Hâlâ kolunun üstünde yatıyordum ama diğer kolu üstümde değildi artık.
Başımı sola çevirip, yanımdaki yakışıklı yüzüne baktım. Sakalları ufaktan çıkmaya başlamıştı. Normalde sert duran yüz hatları gevşemiş, çocuk masumluğuna bürünmüştü. Dudakları... o konuya hiç girmeyeyim.
Hafifçe hareketlenmeye başlayınca, doğrulup yatağa oturdum. Bakışlarım yere doğru kayınca, tişörtüm, Karan'ın gömleği ve boxerlarımızı gördüm. Fark ettiğim şeyle gözlerim büyüdü. Biz hâlâ...
Tam kalkmak için hareket edecektim ki, Karan'ın uykulu sesiyle bu düşünceden vazgeçtim.
"Günaydın." diyen sesle arkama baktım.
"Gü-" dedim ve pürüzlü çıkan sesimi düzelttim. "Günaydın."
"Ben bir duş alayım." dedi Karan ve kalkmak için hareketlendi. Bileğini tuttum hemen.
"Böyle mi kalkacaksın? Şeysin.." dediğimde, anlamamış gibi bakışlar attı yüzüme. Bakışlarımla aşağısını işaret ettim.
Çarşafı hafifçe kaldırıp baktı ve kapatıp yüzüme baktı.
"Yiğidin malı meydanda olur gülüm." diyerek kalktı öylece. Daha dediğini idrak edemeden, Yunan heykeli gibi dikildi karşıma.
Bakışlarımı malum yerden kaçırarak, çarşafı yüzüme çektim.
"Sen gelmiyor musun?" diye sorduğunda, yüzümü açıp, yüzüne baktım.
"Nereye?" diye sordum saf saf. Yüzünde sırıtış oldu ve dudaklarını yalayıp cevap verdi.
"Duşa. Birlikte duş alalım. Hm?" dedi masum masum. Karan'a hayır diyemediğimi şu an farkediyordum.
"Sen git ben geliyorum." deyiverdim. Karan'da bu cevabı beklemiyor olmalıydı ki bir anlığına şaşkınlık ifadesi belirdi yüzünde. Ardından gülümseyerek cevap verdi.
"Tamam bekliyorum." dedi ve odamdaki banyoya gitti. Karan'ın yattığı yastığı aldım ve yüzüme bastırıp çığlık attım az önce dediklerim ve gördüklerim üzerine. Bunu yapmam lazımdı.
***
Duştan çıkmış, üstümde bornozumla, banyodaki ayna karşısında saçlarımı kurutmaya çalışıyordum saç kurutma makinesiyle. Karan, arkamdan geldi ve boynuma derin bir öpücük bırakıp, elimdeki kurutma makinesini aldı. Bir şey demeden, saçlarımı özenle kurutmaya başladı.
O saçlarımı kuruturken, ben de onun yüzünü izliyordum. Öyle huzurlu bir ifade vardı ki yüzünde, ister istemez bana da bulaşıyordu. Bakışlarımız kesişince gülümsedi ve saçlarımın arasına öpücük bıraktı. Gülümsedim ve onu izlemeye devam ettim.
"Ne diyorum biliyor musun?" dediğinde, hâlâ onu izliyordum. Bana baktı ve ona baktığımı görünce devam etti. "Seni bir dershaneye mi yazdırsak üniversite için?" dediğinde şaşırarak baktım. "Lise mezunuydun değil mi?"
"Evet de, nereden çıktı bu şimdi birden?"
"Birden değil aslında. Bir süredir aklımda dönüp duruyor. Hayalin vardır belki. Ne bileyim? Küçükken ileride ne olmak isterdin mesela?" diye sorduğunda düşündüm. Yetimhanede büyümüş bir çocuksanız, hayaliniz sadece oradan çıkıp, sıcak bir aileye kavuşmaktan ibaret olur.
"Çok düşünmedim bunu." dedim ve aklıma gelen şeyle gülümsedim. "Aslında ben resim çizmeyi çok severdim. Ama hep öyle kaldı."
"Tamam o zaman. Sınavlara gir. Bir yandan da kursa gider kendini geliştirirsin istediğin alanda. Seni mutlu eden şeyi yap. İstemez misin?" dediğinde gülümsedim.
"Seninle mutluyum. Mutlu olmak için ekstradan bir şeyler yapmama gerek yok ki." dediğimde, omuzlarımdan tutup, beni kendine çevirdi.
"Biliyorum bitanem. Ben yine de senin ben yokken sevdiğin şeylerle meşgul olmanı istiyorum. Hem sıkılmazsın da."
Elimi yüzüne çıkarıp, yanağına yerleştirdim ve hafifçe okşadım.
"Sen benim mucizemsin. Seni çok seviyorum." dedim ve dudaklarına uzandım. O da anlayıp, dudaklarıma eğildi ve kısa ama samimi bir öpücük bıraktı dudaklarıma.
"Ben de seni çok seviyorum güzel gözlüm."
Yorumlarda buluşalım 🌸
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAFYA VE KÜÇÜK *bxb*
RomanceGökdeniz 19 yaşında, artık yaşamak için nedeni kalmamış bir gençti. Bir gün int/har etmeye karar verdi ve bir uçurumun kenarına gitti. Orada içinden dünyayla son bir kez vedalaşırken, sessizce onu izleyen bedenden habersizdi... 17.05.2024