Bölüm 29; 1/A'nın yeni öğrencisi

6 1 0
                                    

Ona hafifçe sarılmamdan sonra kızardığını fark ettim.
"Tamam, tamam bu kadar yakın durma."
Bir kahkaha patlattığımda o da biraz güldü. Daha sonra 4ümüz de çimlere yatıp öyle bekledik. Aklıma bir şey gelince başımı sağa yatırıp Bakugo'ya baktım.

"Hey, barıştık değil mi?"
"Hiç küsmemiştik ki, sadece o konuda biraz kötü bir geçmişim var o kadar..."
"Ah, anladım peki öyleyse, o zaman bir daha böyle bir şey söylemem."

İşte bu olay da burada bitmişti. Doğru bana hiç küsmedi ki, ama ben öyle düşündüm. Her neyse artık sorun yok ...
Ertesi gün, kolum neredeyse tamamen iyileşmişti. Okula gidebilecek durumdaydım. Sabah uzunca esnedim ve lavaboya gidip yüzümü yıkadım.
Off hala çok yorgunum amaa
Her ne kadar istemesem de üzerimi giyip saçlarımı taradıktan sonra yurttan ayrıldım. Sınıfa girdiğimde arkadaşlarım bana doğru koşup beni soru yağmuruna tuttular
İyi misin?
Kolun çok acıyor mu?
Çok endişelendik...
Beni merak etmeleri çok hoşuma gitmişti. Onlara gülümseyip hepsine kocaman sarıldım. Kırenai, bugünlük Shoto'nun yanına geçecekti yani bugün tek oturuyordum. Ders başladığında her tarafı sargılar içinde olan aizawa sensei geldi. Herkes ona geçmiş olsun dileklerini ilettikten sonra Aizawa, sınıfımıza yeni bir öğrencinin geldiğimi açıkladı. Çoğunluk heyecanlanırken ben hiç heyecanlı değildim. Yorgun olmasam belki olurdum. Bu yüzden kapişonumu kapatıp kafamı sıraya koydum ve uyumaya çalıştım. Tam uykuya dalmak üzereyken yanıma birinin oturduğunu fark ettim. Muhtemelen yeni gelen öğrenciydi.
Ama yani cidden, normalde tanışırdım da bu halimle hiçbir şey anlamam. Zaten ayakta uyuyorum.
Kafamı hiç kaldırmadım. O an uyku o kadar tatlı geliyordu ki... Saygısızlık yapmayı bile umursayamadım. Normalde kırmıxı çizgimdir. Teneffüs zili çaldığında bir şeyler almak için kantine indim. Kahve almıştım.  Belki uykum açılır diye...
Merdivenlerden çıkarken dalgınlıkla birine çarptım ve geriye doğru düştüm.
Kahretsin!
Elimdeki kahve de çarptığım kişinin gömleğine dökülmüştü.
"B-ben özür dilerim. İyi misini-"
Kafamı kaldırıp çocuğun simsiyah gözlerine bakınca öylece kaldım. Çok tanıdıktı gözleri... kulaklarına gelen siyah saçları ensesinden dökülüyordu. Nedense onda bir farklılık vardı. Öylece oturup ağzım açık çocuğun gözlerine bakıyordum. Bunu fark edince gözlerimi sertçe kapatıp tekrar açtım. Bir şey demedi. Üzerine sıcak kahve dökülmüştü ve tepkisiz kalıyordu.
Bu yakışıklı çocuk da kim böyle? Ya bana bağırırsa...
Fakat hiç beklemediğim bir şey yaptı. Gülümsedi ve elini bana uzattı.
"Ah, gerçekten hiç sorun değil. "
"Emin misiniz? Ama üstünüz..."
"Hiç önemli değil zaten yenisini alacakt-"

Çok kötü biriymişim gibi hissettiğimden cebimdeki ıslak mendil ile çocuğun gömleğini temizlemeye başladım.
Fakat o, aniden elinin tersiyle elimdeki mendili yere attı. Ben şaşkınca bakarken insanlar da bize dönmüştü. Herkesin bize baktığını fark ettiğinde beni bileğimden tutup peşinden sürükledi. Okulun arka tarafına geldiğimizde beni bir duvara yasladı.
"Hey! Neler oluyor?"
"Bak, sen sır tutan birisin gibi geldi. Ayrıca az önceki olay için özür dilerim. Özgünlüğüm bedenimin hassas ve kırılgan olmasına sebep oluyor. Yani cildim hassas ve ıslak mendil de canımı çok yakıyor. Bu yüzden ani reflex gibi oldu. Özür dilerim."
"Ah, anladım. Hiç sorun değil, aslında ben özür dilerim. Kahve için..."
"Hiç önemli değil. Bir de, özgünlüğümün bu dezavantajından kimseye bahsetme olur mu?"
"Tabii, bende sır olarak kalacak."

Bu konuşmamızdan sonra  yollarımızı ayırdık ve sınıflarımıza doğru gittik. Umarım onunla bir daha karşılaşmam, çok tatlı bir çocuk ama güzel bir tanışma olmadı...

İkimiz de 1/A sınıfına girdiğimizde ağzım açık kalmıştı. Üstelik... benim sıramın yanında oturuyordu. Demek... bizim sınıfa yeni gelen o muydu?!

"Ahaha, demek sıra arkadaşıyız. Sen olduğunu fark etmemiştim. Bu çok güzel."
Domates gibi kızardığını hissedebiliyordum. Bunu asla beklemezdim. NASIL AYNI SINIFTA OLABİLİRİZ?
Düşünmek için birkaç saniye gözlerimi kapatmıştım. Fakat açtığımda hemen karşımda siyah gözlü çocuğu gördüm. Boyu 1.85 civarında olduğundan onun yanında küçücük kalıyordum.
"Bu arada ismim Mahiru... seninki ne?"
Derin sesi ile söyledikleri, ve bana bu kadar yakın olması fazla utanmama sebep oluyordu.
O çook yakışıklıı!
"B-ben Hikari m-memnun oldum."
Sesimin titremesiyle tek elini arkamdaki duvara yasladı ve yüzüme iyice eğildi.
"Biraz kızardın sanki.."
"Aslındaa-"
Beni bileğimden çekiştirip Mahiru'dsn kurtaran Bakugo'ya çevirdim gözlerimi onun sert bakışları da benim gözlerimdeydi.
"Ne ara tanıştınız bu herifle?"
"Az önce, aşağıda, hem ben sana neden hesap veriyorum?"
"Seni kurtarmamın bedeli olarak düşünebilirsin."
"Ah, öyle mi? Aslında kurtarmanı isteyen yoktı."
"Hmm, kendi başına halledebilirdin yani."
Ona göz devirip sınıfa girecektim ki beni kolumdan yakaladı. Gözlerinde saf endişe vardı. Onu nadiren böyle görüyordum.
"Dikkatli olmalısın, henüz tanımadığın insanlara bu kadar yakın olma. Sandığın gibi biri olmayadabilir."
"Tamam, sağol, fakat öyle olduğunu sanmıyorum, sen de ilgilenme, tamam?"

Dedim ve sınıfa girdim. Yüzümde hafif bir sırıtış vardı. Her ne kadar umursamıyor gibi davransam da Bakugo'nun benim hakkımda endişelenmesi çok tatlıydı.~

𝐏𝐚𝐭𝐥𝐚𝐦𝐚𝐧𝛊𝐧 𝐯𝐞 𝐏𝐚𝐫𝛊𝐥𝐭𝛊𝐧𝛊𝐧 𝐃𝐚𝐧𝐬𝛊ꨄ|Hikari ve Bakugo'nun hikayesi...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin