"Koş" kulağıma fısıldadığı şeyle etrafa baktım. Boş alanda, elimdeki kutuyla koşmaya başlarken gözüm yukarıdaki sayaca takıldı. Tam olarak 2 dakikam kalmıştı. Mavi alana koşarken düzensiz nefeslerimle başımı arkaya çevirdim. Siktir çok yakınlaşmışlardı. Hızımı arttırırken son bir dakikamın kaldığını belirten alarm çalmaya başladı. Mavi alanın önüne yaklaştığımda ensemde hissettiğim elle duraksamadan yönümü sağa çevirdim. Mavi alanı siktir ederek risk alıp siyah alana ilerledim. Diğerlerinin şaşkınlık nidalarını duyabiliyordum. En uzak alandı siyah alan hızımı arttırarak koşmaya devam ettim. Son on saniye kalmıştı kendimi yere atarak siyah alanın içine yuvarlandım. Sadece üç kişinin bulunduğu siyah alanda yerde yatarken süremin bittiğine işaret bir düdük çaldı. Yukarıdaki hoparlörden "Jeon Jungkook siyah alan" sesi yükseldiğinde herkes şaşırmıştı. Gözlerimi kapatıp soluklandım.
Derin nefesler alırken oturduğum yerde doğruldum ve etrafa bakındım. Yanımda bulunan üç kişi bana şaşkınca bakıyordu. Buradaki herkes siyah alana girmemek için yemin ettiğimi falan sanıyordu.
3 alan vardır, hepsi birbirinden uzak. İlk alan sarıdır, en düşük seviyedir sana verilen süre içerisinde oraya girersen cehennemi yaşarsın. İkinci alan ise mavidir, benim genellikle bulunduğum alan burası daha rahattır sadece siyah alandakilerin hizmetini yaparsın. En üst seviye ise siyah alan, burası kaçış için harikadır yani diğerlerine göre. Her akşam birkaç önemli iş adamları,mafyalar,baronlar ve birçok adam gelir. Siyah alandaki kişilere bakarak birisini seçerler ve onu tabiri caizse satın alırlar. Cinsel ilişkiye girmek de dahil sahibinin istediği her şeyi yapmak zorundasın lakin ben kendi kafasına buyruk bir insandım.
Tabi sınırlarım vardı, geçmişten kalan izler vardı. Travmalarım tetiklenmediği sürece idare edebilirdim.
—
"Buraya gelen aklımı sikeyim." Sinirle mırıldanırken yanımdaki çalışan tedirgin bir şekilde bana bakıyordu. Akşam olmuştu ve konuklar gelmişti sadece benim hazırlanmam gerekiyordu. Karşımda onlarca elbise vardı, daha doğrusu fantezi elbisesi. Diğerleri çoktan konukların karışımına çıkmıştı ve herkes beni bekliyordu. Daha önce siyah alana gelmiştim ve yaşamadığım şey kalmamıştı, bu yüzden herkes beni tanıyordu beni bekliyorlardı.
"Efendim sizi bekliyorlar." Yandaki kadından ses gelince bakışlarımı ona çevirdim. "Normal bir takım elbise istiyorum." Kadın etrafa bakarak bıkkınca kafasını sallamıştı. "Size az önce de söyledim böyle birşey mümkün değil." Pekala sinirlenmeye başlamıştım. "Bu sikik kıyafetlerin hiçbirini giymeyeceğim." Kadın elindeki telsize birşeyler söylerken sesimi yükseltmiştim. "İstemiyorum amına koyayım beni zorlayamazsınız."
"Jeon jungkook çabuk şunlardan birisini giy konuklarımız seni bekliyor." Kapının önünden yükselen sesle bakışlarımı oraya çevirdim. "Siktiğimin elbiselerini giymeyeceğim Joon." Arkamdaki adamın yanındaki birkaç güvenlik kollarımı tutarken bağırmaya devam ettim. "Kurallar bunlar jungkook uymak zorundasın." Şu an deli gibi bağırıyordum. "Sikeyim bırakın beni aptal kurallarınıza uymak zorunda falan değilim."
"Onu bırakın ve odadan çıkın." Sakince söylenen tek cümle ve güvenliklerin beni bırakması. Sinirle düştüğüm yerden kalkıp odadan çıkan görevlilere bakmıştım. Az önce bağıran adama döndüğümde yüzünde maske vardı. Beyaz maskesiyle beni süzerken bakışlarımı Joona çevirdim. "Gürültü için kusura bakmayın onunla ilgileneceğim." Joona göz devirirken maskeli adam konuştu.
"Odadan çıkmanı emretmiştim, Jeonla bizzat ben ilgileneceğim." Joonun sert bakışları bana dönerken odadan başını eğerek çıkmıştı. O odadan çıkınca derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım."sikik adam," Joona küfrettiğim sırada boş odada ufak bir gülme sesi yankılandı. Gözlerimi açıp maskeli adama bakarken o tekli koltuğa oturmuştu yavaşça.
"Güzel ağzına küfür yakışmıyor Jeon." Ona dönerek ayakta ne yapacağımı bilemez halde etrafa bakındım. "Benimle geleceksin." Kaşlarımı çatıp adama baktım "Pardon? Sizi tanımıyorum." Adam yayılarak oturduğu koltukta beni süzdü. "Çok güzel, tanımasını istediğim tek kişi hariç herkes tanıyor." Adamı beni süzmeye devam ederken tekrar konuştu. "Ben V belki bilirsin."
Kafama dank eden şeyle içimden siktiri çekerek bir adım geri attım. Bulaşmamam gereken birisine bulaşmıştım çok güzel. V ayağa kalkıp tam karşımda durdu, ben bir adım daha geri atarken o da bana doğru bir adım atıp bir kolunu belime sardı. İrkilerek ona bakarken kaşlarımı çatarak bir elimi omuzuna koydum tedirgince.
"Siktir, tahmin ettiğimden daha ince." Yüzünü incelemeye devam ederken anlamsızca ona baktım. Beni kendine çekerek bir elini yavaşça yanağıma koydu. "Tüm yıl bunun için bekledim Jeon." Hala boş gözlerle ona bakmaya devam ederken kolunu sıklaştırdı. "Ne dediğini anlamıyorum, geri çekil." Bakışları gözlerime çıkarken derin bir nefes alıp beni bıraktı. "Bir gün belini sarmam için yalvaracaksın Jeon ve ben o gün geldiğinde zevkle izleyeceğim."
Hadi ama neden bahsediyordu bu? İlk olarak gay değilim ve kim olduğunu bile bilmiyorum. Sesi veya kokusu çekici gelebilir ama ona asla yalvarmayacağım.
Bölüm sonu okuduğunuz için teşekkürler. Bu kısımdan sonra Fic daha ayrıntılı ilerleyecek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maybe? Taekook
FanfictionTuhaf bir oyundan kurtulmak isteyen jeon belki de daha kötü bir duruma düşmüştü.