🥀

567 55 37
                                        


Barışın Anlatımından;

Anahtarla evin kapısını açıp içeri girerken üst katta uyuyan adamın uyanmamasi için sessiz olmaya çalışıyordum.

Mutfağa girdiğimde elimdeki poşeti tezgahın üzerine bırakıp ocakta dumanı tüten çayın altını kıstım.

Dün İsmail'in gönlünü aldıktan sonra her ne kadar onu eve götürmek istesem de Hümeyra abla bizi bırakmamış misafirleri gittikten sonra geç saatlere kadar oturup sohbet etmiştik.

Gece yarısından sonra eve geldigimiz için İsmail geç yatmış ve hâlâ uyanmamıştı.

Poşetteki sıcak börek ve poğaçaları tabaklayıp evden çıkmadan önce hazırladığım kahvaltı sofrasının üzerine koydum.

Bu son iki gündür hissettiklerim ve duygu yoğunluğum biraz gözümün açılmasını sağlamıştı. İsmail'i kaybetmekten deli gibi korkuyordum, belki ona çok alıştığımdan belki yanımdaki varlığını benimsediğimden belki de...

Diğer belkileri düşünmek, anlamaya çalışmak istemedim, kafamın içi yeterince buhranlıyken bunlari zamana bırakmaya karar verdim.

Ufak dokunuşlarımı yapıp keyifle sofranın görünümüne bakarken artık İsmail'i uyandırmam gerektiğini anlamıştım.

Üst kata çıkıp kapısı hafif aralık olan odaya girdim, yine yatağın en ucuna gitmiş iki büklüm şekilde yatıyordu. Görüntüsüne karşı dudaklarımdan istemsiz bir kıkırtı döküldüğünde sessiz olmak için alt dudağımı ısırdım.

"Lan zaten uyandırcaksın onu" sessiz çıkan sesimle kendime küçük bir öz eleştiride bulunduğumda bu hallerime göz devirip yatağa doğru ilerledim.

"İsmail"

Ellerimi dizlerime koyup eğilerek yüzüne baktım, gözleri hâlâ kapalı uyuyordu.

"İsmail, uyan."

Elimi kaldırıp omzunun üstüne koyunca uyanması için biraz sarstım. Kirpikleri titreşip ağzının içinden birkaç mırıltı çıkardı.
Alnının üzerine dökülen saçları baş parmağımla yukarı kaldırıp elimle nahifçe taradım. Temasımla gözleri ilk açılmış sonra yavaşça geri kapanmıştı.

"Barış, ne oldu?"

Uykulu çıkan sesi beni güldürürken elimle saçlarını taramaya devam ettim.

"Bişey olmadı, kahvaltı yapalım diye uyandırdım seni."

Gözlerini bir anda açıp panikle eli komidindeki telefona uzanınca saçlarindaki elimi geri çektim.

"Barış ne kahvaltısı, işe geç kaldın sen?"

Telefonda saate bakıp yatakta doğrularak oturduğunda bende duruşumu düzelttim.

"Yok, bugün işe gitmeyeceğim ben."

"Niye?" Kaşlarını çatıp sorduğunda bir elimi enseme atıp saçlarımı karıştırdım.

"Birkaç günlüğüne babamdan izin aldım."

Aslında izin almamıştım. Babam olanları duyunca güzel bir azar çekmiş İsmaille aranı düzeltmeden şirkete adım atma demişti. Ama bunu İsmail'in bilmesine gerek yoktu.

"Anladım."

Yorganı üzerinden atıp ayaklanınca hâlâ yatağın kenarında dikiliyordum. Banyoya doğru adımlarken giydiği şortun ne kadar kısa olduğunu düşündüm, hayır aslında kısa değildi uçlari içe doğru kıvrıldığı için kısa gözüküyordu .Ben beyaz tenine bakarken bacaklarınınn bir anda bana dönmesiyle hızla başımı yukarı kaldırdım.

Mio dolce amore (baism)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin