Chapter 2

5 4 0
                                    

Finley'in anlatımıyla

"Eve hoş geldin!" Birisinin sesini duymuştum, muhtemelen annem.

Çantamı kapının yanındaki boş yere bıraktım ve ayakkabılarımı çıkarıp mutfağa doğru yöneldim. İçeri girdiğimde annemle babamın tezgahta durup bir şeyler -muhtemelen akşam yemeği- pişirdiklerini gördüm.

"Güzel kokuyor" dedim gülümseyerek.

Evde daha çok konuşurdum ve daha az kekelerdim.

"Neden okul bittikten bir saat sonra evdesin?" diye babam sordu.

Annemle babamın tepkisini ölçerek, "Ceza aldım" dedim dikkatle onlara bakarak.

Annem kaşlarını kaldırdı. "Sen mi? Ceza mı?"

"Geç kaldım" diye açıkladım. "Ama yalnızca birkaç saniye farkla. Öğretmen gerçekten haksızlık ediyor."

"Neden geciktin?" Babam ellerini havluyla kurulayarak sordu.

"Biriyle konuşuyordum." dedim belli belirsiz. "Pekala, gitmem lazım, ödev!"

Gelecek olan sorulardan kaçınarak hızla mutfaktan kaçtım. Merdivenlerden yukarı çıkmadan önce sırt çantamı almak için kapının yanında durdum ve ikisini birer ikişer götürdüm. Kardeşimin kapısının önünden geçerken, ona evde olduğumu haber vermek için kapıyı çaldım. Bunu birbirimize her zaman yapıyorduk, sırf diğerini kızdırmak için. Yatak odamın kapısını açarak koştum, kendimi havaya fırlattım ve yumuşak bir gümbürtüyle yatağımın üzerine indim. Yatağıma uzanmış, duvarlarıma bakıyordum.

Açık yeşil renkteydiler, posterlerle ve yazılarla kaplıydılar. En sevdiğim grupların, hayvanların posterleri vardı ve bazıları sadece ailemle birlikte çekilmiş fotoğraflarımdı. Yorganım, duvarlarımda da aynı açık yeşilin karıştığı bir renk karışımıydı. Çeşitli eşyalarım ve dizüstü bilgisayarımla darmadağın olmuş bir masam vardı.

Gözlerim sadece okul çantama bakıyordu. Yapacağım tüm ödevleri düşünürken buldum kendimi ama kalkıp bunu yapmak için hiçbir harekette bulunmadım. Bunun yerine gözlerimin kapanmasına izin verdim ve stresli günümün yorgunluğuyla uykuya daldım.

"Finley!" Birinin aşağıdan adımı seslenmesiyle uyandım. Gözlerimi ovuşturdum ve 6:04'ü gösteren saate baktım. İnmeden önce odama göz atarak doğruldum. Genelde ödevimi yaptığım süre boyunca uyumuştum.

Ağabeyim Luke'un bir yerden "FINLEY" diye bağırdığını duydum, muhtemelen bana sinirleniyordu. "AKŞAM YEMEĞİ HAZIR!"

"Tamam!" Ben de onun aksine çok daha sessiz bir şekilde bağırdım.

Midemin guruldadığını hissederek gerindim ve ayağa kalktım. Öğle yemeğinden beri bir şey yememiştim; genellikle okuldan sonra bir şeyler atıştırdığım için bu nadir görülen bir durumdu. Kapımı iterek açtım ve aşağıya indim; akşam yemeğinin kokusu netleştikçe midem daha da guruldamaya başladı.

"Harika kokuyor" dedim. Akşam yemeğimi yemeye hazır bir şekilde yemek odasına doğru yürürken söylemiştim bunları.

"Yeterince uzun sürdü," diye mırıldandı Luke.

Buna kaşlarımı çattım. Luke sırf benden büyük olduğu için kendini daha iyi olduğunu düşünüyordu, ben on yedi yaşındayken o on dokuz yaşındaydı ama o üniversiteye girememişti ve ben de üniversiteye girme yolundaydım. "Uyuyordum."

"Ödevini yaptın mı?" Annem yemeği masaya koyarken sormuştu bunu.

Kızarmış tavuğu görünce rahatlayarak ona baktım. Kızarmış tavuk iyiydi. "Hayır, uyuyakalmışım."

Anxiety Attack (TÜRKÇE ÇEVİRİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin