first time i saw you i was yours

11 2 10
                                    

Gökyüzündeki ayın verdiği parlaklıkla ayaklarımı rahatlıkla kumda gezdirirken arada gelen dalgalardan da kaçmaya çalışıyordum,portekizin soğuğunda hiç üşütmeye niyetim yoktu,otelden çıkarken uzun beyaz elbisemin üzerine sadece bir kazak geçirmiştim ama yeterli olmamıştı çünkü hala üşüyordum daha fazla burada kalmaya cesaret edemezken geri dönmeye karar verdim.

Sahilin çıkışına doğru yürürken kenardaki bir bankta telefonla konuşan biri görmüştüm.

Hayır,birini görmem gayet normaldi ama o türkçe konuşuyordu,3 yıl kadar buradaydım erasmus dışında gelen çok bir kişi görmemiştim,erasmus için gelse otelde kalmaz herhalde.

Bir anda adamla göz göze gelince hemen gözümü kaçırdım,hayatında ilk defa türk görmüş gibi davranırsan böyle olur.

Tahmin ettiğim kadarıyla annesi ile konuşurken şarjı azalmıştı ve annesine bunu dile getirirken ben tam önünden geçiyordum.

"Annem sana şarjım az dedim kapancak telefon derken telefon kapandı.Saat kaç acaba?"

Evet,cidden kapandı.

Bana sorma benimde yanımda değil,neyse hızlı hızlı yürüyümde denk gelmeyelim.

"Excuse me,do you have a watch?"

"Um i- i have."

Bir anda ingilizce sorunca türkçe mi ingilizce cevap verme konuşunda kafam karışmıştı.

"Saat neredeyse bir buçuk."

Ona dönüp bakarken şaşırmış olacak ki kaşları havalandı.

Diyecek birşey bulamadığım için yürümeye devam ettim,sonra hala ayakkabılarımı giymediğimi farkedince önüme koyup hemen ayağıma geçirdim,bir süre kumsalda kısa topuklu ile sendeleyerek yürüdükten sonra nihayet parkeye gelmiştim hızlı bir şekilde yürümeye başladıktan sonra yanımda hissettiğim nefesle beraber kafamı çevirdim bu o'ydu.

Nefes nefeseydi yoksa bana yetişmek için mi koşmuştu?Ben ona öylece bakıp düşünürken konuştu.

"Bu otelde mi kalıyorsunuz?"

"Evet,sanırım sizde öyle."

"Evet,burada mı yaşıyorsunuz?"

"Hayır,birkaç arkadaşla eğlenmek için geldik."

"Anlıyorum."

"Siz tek mi geldiniz?"

"Hayır,takım arkadaşlarımla beraber."

Takım arkadaş diyince kafam karışmış bir şekilde ona baktım.

"Takım arkadaş derken?"

"Bilmiyor musunuz?"

"Neyi?"

Daha çok kafam karıştığı için bu sefer yürümeyi bırakıp ona döndüm.

"Bir takımda futbol oyuncusuyum sahilde göz göze gelince tanıyorsun zannettim."

Sonunda mantıklı bir açıklama yapınca kafamla onaylayıp yürümeye devam ettim.

"Türkçe konuştuğunu duyunca ister istemez gözüm kaydı."

"Çok mu sesli konuşuyordum ya?"

"Sahil sessizdi diyelim."

Otele yavaş yavaş yaklaşıyorduk son dediğimden sonra ikimizde konuşmamıştık.

"Kaç yaşındasın?"

"Yirmi,sen?"

"Yirmi altı."

"Doksan sekiz tayfa yani?"

Dediğime kısaca gülüp kafasıyla onayladı.

Altı yaş,ne kadar yaşanmışlık olabilir ki?

Sonunda otele yaklaştığımızda merdivenlerden geçmeme izin verdi bende hızlı bir şekilde merdivenleri tamamladım çünkü çok üşümüştüm.

Kapıdan içeriye geçince onunda gelmesini bekledim,ismi neydi acaba?

Sonunda yanıma geldiğinde hemen sordum?

"İsmin ne?"

"Kerem sen?"

"Ayla,eşlik ettiğin için teşekkür ederim kerem umarım yine karşılaşırız."

Dudaklarını büzüp kaşlarını havalandırdı ve yüzündeki kafası karışmış ifade ile konuşmaya başladı.

"Türkiyeye mi dönüyorsun?"

"Hayır yarın gideceğim."

"Anladım."

Resepsiyona geldiğimizde anahtarımı istedim ve kereme dönüp el salladıktan sonra asansöre girdim ve katımın tuşuna bastım.

...

Gece gece hemen bir bölüm attım aslında bu kurgu uzun zamandır aklımdaydı ama şimdiye nasipmiş.


Portekiz fotolarımı artık buraya atıcam.



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 20 hours ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

feel like home again|kerem aktürkoğlu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin