21. Bölüm

348 52 35
                                    

3 Ay Önce, Rize - Artvin Havalimanı

"Daha ne kadar rötar yapacak bu uçak? Hava şartları o kadar kötüyse belki de bir süre daha kalman daha iyidir Defne. Anneannenin evine gitsene."

"Hayır anne ya, kaç oldu saat? Kadına rahatsızlık vermek istemiyorum. Bu sis sonsuza dek sürecek değil ya?"

Defne saatlerdir havalimanının VIP salonunda İstanbul uçağını bekliyprdu. Hava sisli olduğundan defalarca rötar yapmıştı uçak. Üstelik kendisi de havalimanına birkaç saat erken geldiğinden hayli uzun bir süredir buradaydı. Başka bir havalimanında saatlerce kalması gerekseydi muhtemelen kredi kartının limitini zorlayacak kadar alışveriş yapardı. Ama buradaki mağazalar da sınırlıydı. Bilse anneannesiyle daha çok vakit geçirirdi. Ama saatlerdir buradaydı ve onun gibi VIP salonunda bekleyen bir kişi daha vardı. Onu da rahatsız etmemek adına telefon konuşmalarını sessiz yapıyordu. Tabi adam buna rağmen bağıra bağıra konuşuyor, gürültü yapıp duruyordu.

"Sen neden fısıldıyorsun Defne?" Annesi dayanamayıp sordu.

"Annecim, biri daha uçak bekliyor rahatsız etmemek için işte."

"Berrin ile konuştun mu?" Berrin Defne'nin menajeriydi. Uçak biletini o ayarlamıştı zaten.

"Evet evet. İstanbul'da beni alacak şoförü bile ayarladı da bir kalkamadı uçak işte." Defne menajerini defalarca rahatsız ettiğinden onu bir daha aramayacaktı.

"Anladım kızım. Neyse kapatıyorum, beni haberdar et."

"Tamam anneciğim." Defne telefonu kapattı.

Sonra göz ucuyla adama baktı. Tanıdık geliyordu. O da bu salonda beklediğine göre ünlü biri olmalıydı. İş adamları, siyasetçiler, oyuncular ile sık sık denk gelirdi bu tip salonlarda. Ama bu adamı çıkaramamıştı. İş adamı ya da siyasetçi olmadığına emindi. Saatlerdir bağıra bağıra telefonla konuşuyordu ama Defne söylediği hiçbir şeye dikkat etmemişti. Telefonu tekrar çaldığında ve bu defa konuşmalarına kulak kabarttığında futbolcu olduğunu anladı.

"Abi iyi olmaya çalışıyorum. Tabi ki kariyerimi tehlikeye atmak istemiyorum. Rize iyi geldi, ailemle olmak. Şimdi tamamen sahaya şampiyonluğa odaklanacağım, söz veriyorum."

Defne o zaman onu tanıdı. Galatasaray'da oynayan Barış Alper Yılmaz karşısındaydı.

"Yok konuşmadım hiç Fulya ile, biraz ara verelim dedik ya. Ben gebermiş haldeyim, enerjim bitmiş, sabahları bile zar zor kalkıyorum. Fulya ise Tarık denen o herifle geziyor tozuyor. Neyse neyse... fake hesabımı da sildim, söz bakmayacağım daha fazla."

Demek unutamadığı bir eski sevgilisi vardı. Medyada hiç biriyle adının duyulduğunu hatırlamıyordu Defne. Konuşmasına daha fazla kulak kabartmak istemedi. Özel hayatıydı sonuçta, merakına engel olmalıydı. Barış bir süre daha telefonla konuşurken Defne kendine kahve koymak için ayaklandı. Tezgahta duran kupaya uzandı kahve makinesini çalıştırdı.

Bu sırada Barış da telefon konuşmasına devam ederken kahve içmeye karar vermiş kahve makinesine yönelmişti. Bardaklardan birini alıp Defne'nin işini bitirmesini beklerken telefonda konuştuğu kişiyi dinliyordu. İşi bittiğinde arkasına dönüp birden Barış'la yüz yüze gelen Defne'nin ödü patladı. Ağzından bir çığlık çıktı ve yeni doldurduğu kahvenin bir kısmı kendi üzerine döküldü bir kısmı Barış'a sıçradı.

"Tuncay Abi ben arayacağım seni. İyiyim merak etme." Barış telefonu kapattı. "Çok özür dilerim ya iyi misiniz? Ben sizi korkutmak istememiştim."

"Ne yaklaşıyorsunuz dibime ya? Ödüm patladı!" Defne'nin korkusu geçmesine rağmen kalp atışları yavaşlamamıştı. Kalbini tutarak derin nefesler alıp vermeye başladı.

Aşk Tesadüfleri Sever | Barış Alper YılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin