🩺Elbruz 15. Bölüm🩺

101 7 0
                                    


15. Bölüm Rüya

Çaresiz bekliyorduk. Yerleri bulunalı üç saat geçmişti. Time güveniyorum, üstüne de kardeşim havalanmıştı. Başımı gökyüzüne çevirip ona güvendiğimi gülümseyerek belli ettim. Defin bana sağ salim komutanı getirecekti. Kerem’in kız kardeşi annesinin koluna girmişti. Erkek kardeşi Mert de benim yanıma gelmişti. Babası albayın yanındaydı.

“Abim senin gönlünü fena kapmış Defne hanım.” Mert’e gülümsedim. “Sana adetleri öğretmeye başlayalım da iş ciddiye bindiğinde zorlanma.” Artık yorgunluktan zar zor açabildiğim gözlerimle Mert'e baktım. Mert sol kolunu açıp benim omzuma yerleştirdi ve beni sıkıca sardı. Sessizce beni sarmasına izin verdim. Mert beni sardığında anladım ki buna ihtiyacım varmış. Başımı biraz kaldırıp Mert'e bakıp geri önüme döndüm.

“Biz daha konuşmadık Mert. Bizim aramızda bir şey yok.” Mert’in güldüğünü duyduğumda ona ters ters bakmaya başladım. Onun kolunun altından çıkıp üstümdeki ceketi düzelttim. Duyduğum yüksek sesle adımlarım kendiliğinden helikopter pistine yönelmişti.

“Abim sağ salim gelsin aranızdakileri konuşacak vaktiniz olur.” Kerem.. Büyük ihtimalle yaralı gelecekti. Neredeyse bir haftanın sonunda anca bulabilmiştik. Allah bilir ne yaraları vardı. Onu öyle görme fikri bile benim nefesimi keserken belki de birazdan onu öyle görecektim. Derin bir nefes alıp gözlerimi yere indirdim. “Mert o iyi olur, değil mi?”

Sesimden duyulan o çaresiz tını Mert’in de yutkunmasına sebep olmuştu. Onun yutkunduğunu bu sessizlikte duymamak imkansızdı. Sağ elini pantolonunun cebine yerleştirip dikleşti. “Ben abimin sağlıklı olacağına eminim Defne abla. Sende, annemde, Melek de sakin olun. Ayrıca bu haliniz nedir ya abim sizi böyle görürse bize kızar.” Gözlerim ister istemez dolarken gözlerimi saklamak için Mert’e sarıldım. Mert benim halime anlayış gösterip anında sol kolunu bana dolamış ve eliyle sırtımı okşuyordu.

“Abim sizi böyle görmek istemezdi Defne abla. Daha fazla ağlamayın olur mu?”

“Ben çok zorlandım Mert. En son babam öldüğünde böyle hissetmiştim. Bu kadar ağlamış toparlanamamıştım. Şimdi bir yıl sonra böyle hissetmek... Çok zoruma gidiyor. Kalbime ağrı saplanıyor Mert. Tekrar kaybetmek istemiyorum.” Mert beni sakinleştirene kadar sarıp sırtımı okşamıştı. Sakinleştiğimde çekilip ellerini yüzüme indirdi ve aynı abisi gibi gözlerimi sildi.

"Tamam doktor ağlama artık."

"Nasıl bunu yapabilirler? Daha bebek ya bebek. Ellerimde öldü ya. Öyle vurmuşlar ki.. Çocuğun beyin fonksiyonları çoktan durmuştu." Komutan bileğimdeki akıllı saatimi tutup kendine çevirmişti. Saate baktığını düşünsem de beni yanıltıp "Bak kalp atışların epey hızlanmış. Biraz sakinleşmen gerekiyor doktor." demişti. Duraksayıp aklımı kurcalamaya başlayan soruyu hiç çekinmeden ona sordum. "Doktor olmak için yetersiz miyim?"

Komutan bu soruyla gülmeye başladığında ona dönüp baktım. Bu gayet ciddi bir soruydu. Bunda bu kadar gülünecek ne var anlamıyorum. "Doktor bu soruyu sormak için yedi sene gibi bir süre geç kalmadın mı?" Tekrar gülmeye başladığında akan gözyaşlarımı görüp gülmeyi kesmişti. Sessizce kalkıp önümde diz çöktü ve yüzümü avuçlarının arasına aldı.

"Doktor hanım. Yorucu, yıpratıcı onca şey yaşadınız. Babanı kaybettin. Acını anlayamam ama yanında olabilirim. Gerçekten doktorluğunu sorguluyor olsaydın daha ilk dersleri almaya başladığında sorgulardın. Harika bir doktorsun." Avuçlarının içine aldığı yanaklarımı okşuyordu. Mavi gözlerini üzerime dikmiş gözlerimin içine bakıyordu. "Her şeyden önce insansın. Bazen duygularına izin vermen gerekir."

ElbruzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin