~Felix gözlerini yavaşça araladığında bir hastane odasında olduğunu anlaması saniyeler sürmüştü.
Yanağının ağrıdığını ve vücudundaki sızıları hissedebiliyordu. Birazcık kıpırdanmaya çalıştığında kolundaki serumu fark etti.
Onun hareketini gören birisi doğrudan yanına gitti. Felix'in şuuru hala biraz bulanık olduğundan adama bakarak birkaç kere göz kırptı.
Sonunda onu tanımıştı. "Sizi biliyorum..." diye mırıldandı.
"Önemli değil, yorma kendini." Dedi tepesindeki adam.
"Siz davette yanıma gelmiştiniz. Hyunjin'e canavar demiştiniz."
"Canavar dediğim Hyunjin değildi."
Adam gülümsediğinde Felix çatık kaşlarla ona baktı. "Siz, biliyorsunuz..."
"Sen, ben ve Hyunjin bu sırrı ölene kadar saklayacağız. Endişelenme."
"Peki..." Felix başını hafifçe öne doğru eğdi, serumsuz kolunu karnının üzerine götürdü. "Durumu nasıl?"
Chan gülümsediğinde derin bir nefes almıştı.
Chan devam etti. "Doktorlar bir süre seni burada kontrol altında tutmayı önerdiler. Ama durumu iyi."
"Tanrıya şükür... aynı babası gibi güçlü bir bebek."
"Evet, aynı Felix babası gibi."
"Hyunjin'den bahsediyordum."
"Hyunjin babası da çok güçlü elbette. Ama senin kadar güçlü olmadığına eminim. Çok güçlüydün Felix." Sesi biraz düşerek devam etti. "Teşekkür ederim."
"Ben hiçbir şey yapmadım."
"Hayır... sen farkında olmadan çok şey yaptın. Benim yıllardır yapamadığım şeyi yaptın."
"Ne yaptım ki?"
"Sam'in iyileşemeyeceğini Hyunjin'e göstermiş oldun. İkisini birbirine bağlayıp bileklerini kopartırcasına kesen zincirlerden kurtardın. Sam'i da, Hyunjin'i de özgür bıraktın."
"Sam... öldü mü?"
Kısa bir süre sessizlik hakim oldu odada. Ardından Chan arkasını döndü, ama gitmeden önce son kez konuştu. "Bazı hastalıklar iyileştirilemez Felix. O zaman tek yolun sorunu kökten çözmektir. Bunun için Hyunjin'i suçlama, onun da zamana ihtiyacı olacaktır."
Chan göremese de Felix başıyla onayladı. Chan odadan ayrıldı.
~
Bir süre sonra Hyunjin odaya girdi.
Felix yarı oturur şekilde sessizce bekliyordu. Kapı açıldığında o tarafa doğru döndü, Hyunjin'in yüzüne baktı.
"Hoşgeldin." Dedi. Aslında Hyunjin'in nabzını yoklamak için bir giriş yapmak istemişti.
Hyunjin kenardaki sandalyeyi Felix'in yanına çekip oturdu. Üstünde serum takılı minik eli iki eliyle tuttu, burukça gülümsedi. "Hoşbuldum."
"Bebeğimiz..." dedi Felix mırıldanmaya benzer bir ses tonuyla. "İyiymiş."
"Biliyorum, tanrıya şükür. Karnın ağrıyor mu?"
"Pek ağrımıyor."
Hyunjin uzandı, Felix'in kızarmış yanağını hafifçe okşadı. "Çok mu sert vurdu?"
"Sorun değil, acımıyor bile artık."
"Özür dilerim..."
"Hayır Hyunjin dinle." Felix biraz daha doğrulup tamamen Hyunjin'e döndü. "Sam..."
"Sam..." Hyunjin başını biraz öne eğdi. "Yaptıkları için çok üzgündü. Son sözlerinde mutlu olmamızı diledi."
"Sen elinden geleni yaptın..."
"Biliyorum, beni teselli etmene gerek yok. Tüm bunların sorumlusu da benim."
"Hayır..."
"Öyle Felix. İki farklı insan olmamıza rağmen tek bedende saklamaya çalıştım onu. Tedavi görmesini sağlamaktansa yıllarca gölgem olarak gezdirdim. Tedavi görmeye başladığında geç kalmıştık. Hiç iyileşmedi, aksine daha da kötüleşti. Daha erken görmem gerekirdi."
"Sorun değil Hyunjin. Şimdi her şey bitti. Sam'in dediği gibi, mutlu olalım..."
"Öyle yapalım..."
~
Hastanede kaldıkları ikinci günün akşamında Felix ve Hyunjin yan yana odadaki koltukta oturuyorlardı.
Felix bağdaş kurmuş, elleriyle karnını severek başını Hyunjin'in omzuna yaslamıştı.
Hyunjin de önümdeki kasedeki elmaları soyuyor, dilimliyor ve Felix'i besliyordu.
Odanın kapısı iki kere tıklatıldıktan sonra açıldı. Doktor elinde raporlarla içeri girdi. Koltukta oturan ikili kafasını kaldırıp doktora baktı.
"Merhaba Bay Hwang. Nasıl hissediyorsunuz?" Diye sordu Felix'e bakarak.
"İyiyim." Dedi Felix.
"Ağrı ya da arada bastıran sancı hissediyor musun?"
"Kasıklarımda kasılmalar oluyor ama ara sıra ve çok şiddetli değil."
"Hı-hm. Değerleriniz de tamamen normal görünüyor bay Hwang. Bir terslik olmazsa yarın sabah ultrasona girip taburcu olabilirsiniz."
"Ultrason mu?"
"Beşinci ayınıza girmek üzeresiniz. Bebeğin vücudu tamamen oluştuğundan renkli ultrasona girip bebeğinizi görebilirsiniz. Taburculuktan sonra da mutlaka haftalık kontrollerinize gelin ve dikkatli olun."
"Peki..."
"Sormak istediğiniz bir şey yoksa."
"Yok doktor bey."
"Pekala, geçmiş olsun."
Doktor odadan çıktığında Hyunjin gülümseyerek Felix'e döndü. "Bebeğimizi mi göreceğiz şimdi?" Diye sordu.
"Sanırım. Cinsiyetini hala öğrenmek istemediğine emin misin?"
"Sürpriz olması daha güzel olmaz mı Felix'im?"
"Ama çok merak ediyorum..."
"Öyleyse sen öğren, ama bana söyleme."
"Öyle olmaz ki. Dayanamam ben hemen yumurtlarım sana!"
"Peki... eğer çok istiyorsan öğrenelim."
"Aklımda bir şey var."
"Dinliyorum."
"Eğer erkek olursa adını Sam koyalım mı?"
Hyunjin'in gülümseyen yüzü yavaşça asıldı. "Sam mi... koymak istiyorsun?"
"Evet. Yani elbette, senin için sorun olmazsa."
Bebeğinin elleriyle öldürdüğü ikiz kardeşinin adını bir ömür boyu taşıması mantıklı bir fikir miydi?
"Bir parçam hep seninle olacak." Demişti Sam, son sözlerinden birisi olarak.
Yavaşça tebessüm etti. "Haklısın Felix. Adını Sam koyabiliriz."
Felix de gülümsedi. Tekrardan başını Hyunjin'in omzuna koydu. Tatlı sohbetlerine, elma atıştırmaya devam ettiler...
...
~
✍🏻: bölüm biraz kısa oldu kusura bakmayın önceki bölümün etkisinden çıkamadım da hala
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Purest | Hyunlix [Omegaverse] ✓
Fiksi PenggemarFelix tertemiz kalpli, neredeyse saf denilecek kadar masum bir çocuktu. Ailesinin sırf gücü için evliliğe uygun gördüğü kişiyse resmen bir canavardı... [hyunlix, omegaverse, ayarlanmış evlilik, red/yellow flag, yaş farkı] #skz 🥇 16.11.2024 #changbi...