Miyabalarrrr👋🧚
"Bana bak sen kimin kızını alıyorsun ha!?"
"İstersem dava açarım, bir daha da yüzünü göremezsiniz!"
"Bak, bir de tehdit ediyor! Sen kimin kızını kimden alıyorsun, bir de beni tehdit ediyorsun!?"
"Öyle mi?"
"Öyle."
"Tutmayın beni!"
..Salı verin küçük enişteyi..
"Annecim, bir gelir misin şuraya?" diye seslendim. Tabii bağırmasa iyiydi...
"Sen karışma!"
Bir yandan babam bir yandan Giray Bey, ikisini tutmaya çalışıyordu.
"Bırak beni Alpay sakinim ben ne yapacağım sanki... "
Babam, şüpheli gözlerle annemi süzüp bıraktı. Biz daha ne olduğunu anlamadan annem Yelda Hanım'a doğru atıldı.
"Bırak saçımı!"
Yektan alnını sıvazliyordu.
Alışacak o da korkma
Yine ne saçmalıyorsun iç ses ya!
İyi, ne halin varsa gör.
O sırada hastane güvenliği geldi "Burası bir hastane farkındaysanız Zorluk çıkarmadan hastanedin çıkın lütfen."
Bir kaç saat sonra En son ne olduğunu zar zor hatırlıyorum ama hastaneden kovulmuştuk, evet, kovulmuştuk.
Annem zor sakinleşmişti, hala içeriden laf söylediğini duyuyordum.
Gruba girip grup araması yaptım (Bade ve Umay)
İlk önce Umay, sonra arkasından Bade telefonu açtı.
"SEN NEREDESİN? DÜNDEN BERİ SANA ULAŞMAYA ÇALIŞIYORUZ GERİ-" Telefonu kendimden uzaklaştırıp sesini kıstım "Ayıp ya, bu yaptığınız ne? Zor zamanlardan geçiyorum, ah siz..." Alayla konuşunca, "Ne oldu ne ne ne?" diye bağırdı yine Umay.
Bade, "Ya bir bağırma yeter. Kı sözünü bi tamamlasın."
"Sağ ol tatlım, neyse işte..."
Olanların hepsini anlatınca, "Ohaaa, şimdi Şeyma ablam tam olarak böyle mi dedi? Allahım, geliyor, saplıyor geçiyor idolümmm"
Bade "O kadar anlatılan şeyde ona mı takıldın gerçekten? DNA testi diyor kız sonuç diyor, 99.99 diyor çaktın mı?"
Bade sözlerine devam ederek, "yanına gelememizi ister misin? "Umay," evet badem doğu söylüyor hem biraz kafan dağılır? "
"Çok yorgunum gerçekten hareket edecek halim yok dün hiç uyuyamadım .."
Kızlarla bir süre konuşup telefonu kapattım. Aşırı yorulmuştum, gözlerim kararmaya başlayınca kendimi uykunun kollarına bıraktım...
☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️☀️
Gelen seslerle gözlerimi açtım ve "Ne oluyor yine ya?" diye mırıldanarak odamdaki banyoya doğru ilerledim. Yüzüme soğuk su çarpıp saçlarımı dağınık bir topuz yaparak odadan çıktım.
"Şeyma Hanım, sadece konuşup bir anlaşmaya varmak istiyoruz. Yoksa yasal yollara başvurmak zorunda kalacağız," diyordu bir ses kapının önünden.
"Bir de tehdit ediyor, edepsiz," diye söyleniyordu annem. Ona dönüp, "Anne, yine ne oldu sabah sabah?" dedim.
"Şeyma Hanım?"
Kapıdan hâlâ sesler geliyordu. Tam kapıyı açmak üzereydim ki annem,"O kapıyı sakın açma, Yeşim, sakın!" diye bağırdı.
Yiğit, anneme dönerek, "Anne, açalım ve bir dinleyelim. Şimdi bir de karakolla uğraşmayalım," dedi bıkkın bir şekilde. Annem yalnızca "İyi." diyebildi.
Yiğit kapıyı açınca, "Ah, Yeşim, sen de buradasın demek. Nasılsın, kızım?" diye sordu ve sarılmaya yeltenince kendimi geri çekerek anneme baktım.
Annemin kaşları çatılmış bir şekilde Yelda Hanım'a dikilmişti.
Yelda Hanım biraz bozulsa da bunu belli etmeden geri çekildi ve anneme dönerek konuşmaya başladı,
"Şeyma Hanım, ben kızımla yakınlaşıp konuşmak, en azından tanışmak istiyorum. He-"
Annem onun sözünü sert bir tonda kesti: "Kızından, her gününü beraber geçirdiğin kızından, bir DNA testiyle nasıl vazgeçtin, söylesene?"
Yelda Hanım tam konuşmaya başlayacakken, annem tekrar araya girerek, "Yeşim, yarım saatliğine kardeşinle beraber dışarı çıkabilir misin? Biraz dolaşıp gelin, olur mu?" dedi.
"Ama ann-"
"İtiraz etmeyin, hadi. Sıkı sıkı giyinin, hava soğuk."
İtiraz etmeden onaylayıp odama doğru ilerledim. Yiğit'e haber verme gereği duymadım zaten o da her şeyi duymuştu. Annem, bizim ne konuşulacağını bilmemizi istemiyordu ya da duyacaklarımızın bizi etkileyeceğini düşünmüştü, kim bilir.
Siyah montumu giyip siyah yarım eldivenlerimi aldım ve kapıya doğru ilerledim. Yiğit de arkamdan geldi. "Anne, biz çıkıyoruz," diye seslendim.
"Tamam, kızım. Dikkat edin kendinize."
"Tamam anne, sen de kendine dikkat et," dedim ve kaşlarımı kaldırarak Yelda Hanım'ı işaret ettim. Hâlâ nasıl bir insan olduğunu kestiremiyordum; çok dengesiz davranıyordu. Annem bana göz kırpınca, evden çıktım.
Yolda yürüyorduk, aşağı tarafta bulunan Sarısanlar Parkı'na gidecektik. Annemin Yelda Hanım ile ne konuşabileceğini düşünüyordum. Yiğit ise telefona gömülmüş bir şeylere bakıyordu. Ona baktığımı fark edince telefonu kapattı. Yiğit'in durduğunu görünce ona döndüm. İlk önce ellerini önde birleştirdi, sonra gelip bana sarıldı. Omzumda ıslaklık hissedince gözlerim doldu. "Hiç gitme, olur mu abla? Söz veriyorum, gerçekten..." Gözyaşlarını silip sözlerine devam etti, "Her zaman senin sözünü dinleyeceğim, sana söz veriyorum."
Onun bu sözleriyle gözlerimdeki yaşlar da yavaşça akıyordu. Yiğit'e net bir cevap veremiyordum; çünkü gidip gitmeyeceğimi ben bile bilmiyordum. Gözyaşlarımı silip sesli bir şekilde gülerek moral vermek istedim. "Ah Yiğit'im, vah kardeşim, farkındaysan hayranlarım giderek artıyor ama siz daha yeni kıymetimi biliyorsunuz. Alıştım artık napalım.. "
Yiğit'in gözyaşlarını sildim ve gözlerinden öptüm. Gözlerine bakarak gülümsedim ve, "Sana net bir cevap veremem. Ama yan yana olmasak bile birbirimizin iyi olduğunu bilmemiz yeter. Hem buluşuruz, ne bileyim, telefonla konuşuruz. " dedim.
"Ama ya görüşemezsek?"
"Kimse bizi ayıramaz, küçük sünepe. Emin ol buna."
Şu an banklarda oturmuş, koşan çocukları izliyorduk Yiğit'le. O sıra aklıma gelen bir şeyle sırıttım. "Psst Yiğitt"
"Ne var?" diye merakla baktı.
"Sen de eskiden aynı bu veletler gibi domuz gibi koşuyordun bir şeyin arkasından. Ne olduğunu biz de bilmiyorduk. Bir de sonra birden yere kapaklanıyordun" deyip aklıma gelen o görüntülerle kahkaha attım. Parktaki herkes bana bakınca gülmemi bastırarak Yiğit'e döndüm. O ise bana "Ciddi misin?" bakışları atıyordu. Ben de "Ne var be!" bakışlarıyla karşılık verdim. O sıra Yiğit'in telefonu çaldı. "Tamam, geliyoruz." dedi.
Annemi aradığını tahmin ettiğim için ayağa kalktım ve yürümeye başladım. Yiğit de arkamdan gelip yanıma yetişmisti.
Ve bir bölümün daha sonuna geldik..
Bölümlerin biraz kısa olduğunun farkındayım, ancak bunu zamanla artıracağım. Şu an ki ilk bölümlerde bu şekilde olacakkk veee umarım yakın okunma sayısı da artar, çünkü gerçekten oldukça az.
Lafı uzatmadann öbür hafta salı günü görüşmek üzeree see you💛💛☀️☀️☀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buyurun Benim?? ( biyolojik ailem)
General Fiction"geliyorsunuz benle değil mi?" "Tabiki geliyoruz." "geliyormuşuz."