Her pazartesi olduğu gibi erkenden kalkıp işegitmek üzere arabama bindim. Akşam yağan karın ardından üzreri karla dolan arabamın ön camını temizlemek için arabadan indiğim an yanımdan geçen birisininellerindeki kitaplar yere saçılmıştı. Yardım etmek için yanına gittim. Yeresaçılan birkaç kitabı eğilip topladım ve kendisine uzattım. Tatlı birgülümsemeyle " teşekkür ederim" dedi. "Rica ederim" diyip arabamın yanına gittim. " Yardım etmemi ister misin?" dedi.Arkamı dönüp kibar bir şekilde " Hayır teşekkür ederim, ben halledebilirim"dedim. Hayır dememe rağmen beni dinlemeyip yardım etti. Teşekkür edip arabamabindim. Arabayı çalıştırıp ısınmasını bekledikten sonra emniyete doğrusürdüm. Odama girdiğim gibi Bella " hoşgeldiniz baş komiserim" dedi. " Hoş bulduk Bella, beklediğimiz otopsi raporları geldi mi?" diye sordum. Masanınüzerindeki dosyayı getirip " Evet, dün akşam elimize ulaştı, tahmin ettiğimiz gibi karısı öldürmüş. İçeceğine ilaç atmış. Dün raporlar elimize ulaştığı gibi devriyedeki arkadaşlara haber verdik. Akşam kadını evinden alıp emniyetegetirdiler. Bize biraz zorluk çıkardı ama en sonunda itiraf etti. Şimdide nöbetçi mahkemeye sevk ettik" dedi. "İyi iş çıkarmışsınız aferin. O zaman ikimize de birer kahve getir de içelim,içimiz ısınsın biraz" dedim. " Hemenbaşkomiserim" diyip odadan çıktı. Bella yirmili yaşlarında daha mesleğine yeniatanan çok güzel bir kızdı. Her ne kadar benim yanımda çalışmaya yenide başlasaçabuk anlaşmıştık. Kahverengi dalgalı saçları ve ela gözleri her zaman çokhoşuma giderdi. Özellikle gülümsediği an yanaklarında beliren o gamzeleri.Elinde iki kahve ile içeri girdi. Kahvemi alıp " teşekkür ederim" dedim. Yavaşyavaş kahvemi yudumlarken Bella'nın dışarıdan bir yeri izlediğini gördüm. Neyebaktığını merak edip yanına gittim. Beni farettiği an telaşlı bir şekildegeriye adım attı. Aşağı baktığımda kamelyada oturan Jack'i gördüm. Jack'teBella gibi görevine yeni atanan bir polisti. Bella utanmıştı. Belliydi,hoşlanıyordu. Daha fazla utandırmamak için hiçbir şey söylememiştim. Hiçbir şey söylemeden masalarımıza oturduk.Gelen dosyaları incelerken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık. Mesaiçıkışında arabama binip evime gidiyordum ki o an az kalsın birisineçarpıyordum. Ani bir fren yaptım. Hızlıca kapıyı açtım. Yine o kişiydi. Sabahkarşılaştığımız adamdı. " Yine mi sen?" dedim. " Kusura bakma amabana çarpmak üzere olan sendin" dedi. Aslında çok dikkatli bir sürücüydüm amaanında önümde belirdi. " Bak bir kezdaha karşı karşıya geldik. Sanırım birileri bizim görüşmemizi istiyor" dedi.Yüzümde anlaşılması güç bir ifade oluştu. " Yanlış anlamayın sakın, ben öyledüşündüğünüz gibi her kıza asılan kişilerden değilim. Bu sadece bir şakaydı"diyip güldü. Şaşkınlığımı gizleyip gülümsedim. " Ama sizinle gerçekten tanışmakisterdim. Size bir kahve ısmarlasam?" dedi. " Kusura bakmayın ama sizi tanımıyorum, hem eve gidipbir an önce dinlenmek istiyorum" dedim. " Sadece bir kahve, lütfen." Dedi. Benhayır dedikçe ısrar edeceğini biliyordum. " Peki" dedim. Adamın amacınıanlamaya çalıştım. Kötü birisine benzemiyordu ama yine temkinli davranmalıydım.Arabaya binip bir kaffeye gittik. " Demek polissiniz, sabah üniformasız görüncepolis olduğunuzu düşünmemiştim. Aslında şuanda üniformanız yok ama" dedi. "Sivil polisim" dedim. " Anladım, bende müzisyenim" dedi. " Müzisyen mi? Pekisabah taşıdığınız kitaplar ne içindi?" dedim. " Onlar mı? Onlar benim değildi. Bir arkadaşıma götürüyordum."Elindeki bir hikaye kitabını göstererek " Daha önce bu kitabı hiç okudunuz mu?"diye sordu. Kafamı hayır dercesine salladım. " Bu kitabı üçüncü okuyuşum amaher okuyuşumda sanki ilk defa okuyormuş gibi heyecanlanıyorum. Çok duygusal amabir o kadar da güzel bir kitaptır. İki gencin aşkını anlatan bir kitap.İmkansız gibi görünen bir şeyin aslında imkansız olmadığını anlatan çok güzelbir kitap" dedi. Söylediklerinden etkilenmemek imkansızdı ama yinedeciddiyetimi korudum. Kahvelerimizi içtikten sonra hesabı isteyip kalktık.Evlerimiz yakın olduğu için benim arabamla gittik. Adı Joe ve benimyaşlarımdaydı. Babasını yıllar önce kaybetmişti ve annesini de doğumu esnasındakaybetmişti. Tek başına kalıyordu. Az ilerde bir kaza mı olmuştu yoksa birceset mi vardı anlayamamıştım. Arabayı durdurdum " İki dakİka buradabekleyebilir misiniz?" dedim. " Tabi" dedi. Polislerin yanına gidip poliskimliğimi gösterdikten sonra " burada neler oluyor" dedim. Orada duran polis "Bir cinayet işlenmiş başkomiserim." Dedi. Cesede baktığımda elinde bir zarfvardı. Zarfı alıp içine baktığımda bir yapboz parçası çıktı. Ne demek oluyordubu şimdi?
Not: Öncelikle düşüncelerinizi öğrenmek istiyorum. Hikayenin ilk bölümünü beğenmemiş olabilirsiniz. Hikaye polisiye olsa da içinde Jemi olacak. Beğenirseniz yeni bölümü paylaşacağım beğenmezseniz ise devam etmem :D Size bırakıyorum :) ♥