Tehlikenin ortasında 5.bölüm

26 6 0
                                    

  Bu sefer kalbimin aklımın önüne geçmesine izin vermeyecektim. Arkamı dönüp tam gidiyordum ki " beni affedene kadar buradan ayrılmayacağım" dedim. Sadece bir kaç saniye duraksadım ardından hemen apartmana girip evime gittim. Eve gittiğim gibi üzerimi değiştirip bir şeyler yedim. Aklım hala Joe'nun orada olup olmadığıydı. Ama aradan yaklaşık yarım saat geçmişti.  Her ne kadar merak etsem de bakmayacaktım. Hem bana bir kere yalan söyledi, tekrar yalan söylemeyeceğini bilemezdim. Tekrardan hayal kırıklığına uğramak istemiyordum. Evet bakmayacaktım, bakmayacaktım...
   Televizyonu açıp bir şeyler izleyecektim ama hiçbir şey yoktu. Belkide hemen orada olup olmadığına bakıp perdeyi kapatmalıydım. Kalkıp perdeyi hafiften aralayıp baktım. Kaldırıma oturmuş, siyah montunun cebine ellerini koymuştu. Hava eksi derecelerdeydi. Kar yağıyor ve kaldırımın soğuklu bedenine işlemiş olmalıydı. Üşüyor olmalıydı ve buna dayanamıyordum ama ona o kadar kırgındım ki affetmekte istemiyordum. Belkide biraz daha beklemeliydim. Biraz daha bekler ve daha sonra gider. Evde oyalanabileceğim ne varsa baktım ve en sonunda saate baktığımda yarım saat daha geçmişti. Perdeyi aralayıp baktığımda hala oradaydı. Belkide söylediklerinde samimiydi. Onu orada üşürken görmeye dayanamıyordum. Üzerime montumu alıp koşarak merdivenlerden indim. Tam apartmanın kapısından çıkacaktım ki o anda bir adım geri gittim. Kalbim deli gibi çarpıyordu. Yanlış mı yapıyordum? Neden sadece kendimden emin olmak yerine tereddüt yaşıyordum. Gözlerimi kapatıp " sadece son bir cesaret" dedim. Tam gözlerimi açtığım an Joe'yu karşımda buldum. Ne yapacağımı bilemeden yerimde donakaldım. Bana affetmem için yalvarırcasına bakıyordu. Kapıdan çıktım. " Lütfen affettiğini söyle" dedi. " Belkide seni dinlemeliyim, ama ne dersen de bu yaptığını asla unutmayacağım" dedi. " Biliyorum haklısın" dedi. Konuşmakta zorluk çekiyordu. Titriyordu adeta. " Tamam yukarı çıkalım, burası çok soğuk" dedim. Birlikte eve gittiğimiz zaman Pamuk bakışlarını Joe'ya dikti. Joe'yu sevmemişti. Pamuk birisini sevmediği zaman hep böyle bakar ve hemen banim yanıma yaklaşırdı. Mutfağa gidip sıcak çikolata yaptım. Ardından Joe'ya verdim. " Teşekkür ederim" dedi. " Afiyet olsun" dedim. " Bak Demi evet o iddiaya girdiğimiz zaman seni tanımıyordum ve bu kadar muhteşem bir kız olduğunu da bilmiyordum. Seni tanıdığım gün bu iddia yüzünden kendimi o kadar kötü hissediyordum ki. Her geçen gün sana daha çok bağlandım. İddia için değilde her gün seni çok özlediğim için görmek istiyordum. Sana o gün söylemek zorunda kaldım evet aslında başta karasız kaldım, söylemeyecektim ama daha sonra hep girdiğimiz iddia aklıma geliyordu. Seni kırmak inan istemiyordum"" dedi. o anda " ama kırdın" dediM. " Evet ve bu güne kadar yaptığım en aptalca şeydi" dedi. Sözlerinde ne kadar samimiydi emin değildim. " Lütfen, bana sadece bir şans ver" dedi. "Tek bir şans" dedim. Bazı şeylerden emindim. Her ne kadar şuan kendime inkar etsem de ona aşıktım. Ama şuan ona daha fazla güvenemezdim. " Ama seni affetsem bile bundan sonra sadece arkadaş olabilirim, üzgünüm" dedim. O anda gülen yüzü bir anda yok olmuştu. " Peki, kendimi affettirebilirsem?" dedi. " Bu kalp nasıl eski haline döner emin değilim. Üzgünüm ama hemen seni affedemem, güvenemem. Doğru kişiyi bulduğumu düşünüyordum ama doğru kişi sen değilmişsin Joe" dedim. "  Peki Demi, ben seni daha fazla rahatsız etmeyeyim" dedi. Elindeki kahve fincanını sehpaya bırakıp ayağa kalktı. Göz göze geldiğimiz an gözlerinin hafiften dolduğunu gördüm.  " Gitme, benimle kal" demek istiyordum ama bir türlü çıkmıyordu dilimden sözcükler. Kapıdan çıktığı an isteksizce kapattım çelik kapıyı. Bir kaç dakika bekledim ama kalbim yerinden çıkacak gibiydi. En sonunda hızlıca kapıdan çıktım Merdivenleri indim. Joe evine doğru yürüyordu. Arkasından koşarak  " Joe dur, gitme" dedim. Joe arkasına döndüğü an durdum. " Gitme" dedim kısık bir şekilde. " Ama sen.." dedi. " Evet, sevgili olamayacağımızı söyledim ama asıl kalbimin söylemek istediklerini söylemedim." dedi. Koşarak yanıma geldi ve sarılıp etrafında döndürmeye başladı. Birbirimize uzun süre baktık. Elimi tutup öptü. Her şey bir masal gibiydi. Evlerimize gittiğimiz zaman mutluluktan tüm gün uyuyamamıştım. Sabah olduğu gibi dışarı baktığımda etrafta yoktu. Telefonuma baktığımda " Bugün işim var, gelemeyeceğim. Seni seviyorum" yazıyordu. Giyinip arabama bindiğim gibi emniyete gidiyordum ki kenarda bir olay olmuş. Bizim Bella'yı gördüm. Hemen arabadan indim. " Bella" dedim. " Ah, başkomiserim. Bende tam sizi arayacaktım." dedi. " Ne olmuş?" dedim. " Bir önceki cinayetle aynı gibi gözüküyor " dedi. Cesete baktığımda yine bir zarf ve yine boynunda ip izi. Zarfı alıp açtığımda içinde bir yapboz parçası daha. Bu kanıt şunu gösteriyordu ki bu cinayetlerin daha devamı var. Katil her bir ceset için bir yapboz parçası koyuyor ama neden? En önemli soru ise bu kişi kimdi?

DÜŞÜNCELERİNİZ?

Tehlikenin ortasındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin