sorular

2 0 0
                                    

---

12. Bölüm: sorular

Felix, çekimden sonra biraz yalnız kalmak için stüdyoyu terk etti. Hyunjin’in gözlerinden kaçamadığı bir şey vardı, sanki bir fırtına içindeydi. Ama ne olup bittiğini anlamak zorladı. Bunu Hyunjin için de zorlaştıran şey, Felix’in bu duygusal çıkmazını fark etmiş olmasıydı. Aralarındaki mesafe, her ikisini de rahatsız ediyordu, ama bu hisler hakkında konuşmak, birbirlerine yakınlaşmak kolay değildi.

Felix, bir süredir içinde bir huzursuzluk hissetmeye başlamıştı. Hyunjin’e karşı duyduğu şeyler, bir süre önce hissettiği güvensizliğin yerine, büyüyen bir bağa dönüşmüştü. Bu, ona tanıdık bir his gibi geliyordu; ama aynı zamanda da korkutuyordu. Hyunjin’e ne kadar yakın olursa, ona o kadar daha bağlı hissedeceğini biliyordu. Ve bu duygulara teslim olmak, Felix için büyük bir adım atmak demekti. O yüzden her şeyin farkında olup, bu hislerin üzerinde durmamaya karar verdi.

Yalnız kaldığında, Felix, içindeki bu karışıklığı anlamaya çalışıyordu. Huzursuzdu. Hyunjin’in yanında her şey daha kolay görünüyordu, ama onun yanında olmak, aynı zamanda derin bir korkuyu da beraberinde getiriyordu. Hyunjin ona her zaman nazik ve anlayışlı davranmıştı, ama Felix, ona tamamen güvenmek ve tüm duygularını açmak konusunda temkinliydi. Kendi duygularını kabullenmek, onun için zorlayıcıydı. Hyunjin’in ona olan ilgisini kabul etmek, her şeyin başka bir boyuta geçmesi demekti. Felix, bu düşünceler içinde kaybolmuştu.

Hyunjin, çekimin bitmesinin ardından Felix’in neden yalnız kaldığını anlamıştı. O an, biraz daha yaklaşmak, ona destek olmak istedi ama bir şeylerin yanlış olduğunu da hissediyordu. Felix’in iç dünyası, çok derin ve karmaşıktı. Hyunjin, Felix’e dokunmak ya da onunla yüzleşmek istese de, bunun ne kadar zorlayıcı olabileceğini biliyordu. Bir süre Felix’in yanında sessizce durmayı tercih etti, fakat sonunda dayanamayarak, onu bulmaya karar verdi.

Felix’i, stüdyonun bir köşesinde yalnız başına yürürken buldu. Hyunjin, adımlarını hızlandırarak yanına geldi. "Felix," dedi, biraz çekingen bir şekilde. "İyi misin? Bir şeyler ters gibi görünüyor."

Felix, aniden Hyunjin’in sesini duyunca irkildi ama hemen toparlandı. "Evet, her şey yolunda," diye yanıtladı, ancak sesinde beliren titreme, her şeyin yolunda olmadığını fısıldıyordu. Hyunjin, Felix’in yanına oturdu ve onu daha dikkatlice inceledi. Gözlerindeki derin karışıklık, ona doğruyu söylememiş olsa da, Felix’in ruh halini anlamasına yetmişti.

Bir süre sessiz kaldılar. Felix, Hyunjin’in bakışlarını hissetti ama gözlerini kaçırarak başka bir yöne bakmaya çalıştı. İçindeki gerginliği atmaya çalışıyordu ama Hyunjin’in varlığı, onu daha da gerginleştiriyordu. "Yalnız kalmalıyım, sanırım," dedi ve hemen kalktı. "Birkaç dakika sakinleşmek istiyorum."

Hyunjin, Felix’e bakarak başını salladı. "Tamam, ama herhangi bir şey olursa, buradayım," diye ekledi, neşeli bir şekilde gülümsedi. Ama gülümsemesi, Felix için bir teselli değildi. İçindeki karmaşayı daha da pekiştiren bir şey vardı.

Felix, bir anlığına Hyunjin’in yüzüne bakarak ona teşekkür etmek istedi ama dilinden çıkmadı. Sadece kısa bir bakışla geçiştirdi. İçinde, Hyunjin’e karşı hissettiği duygular korkutucuydu ve bunları kabul etmek, korkusuzca karşılık vermek istemiyordu.

---

Ertesi Gün:

Felix, sabah uyandığında gözleri biraz ağrıyordu. Dünkü gerginlik, onu iyice yıpratmıştı. O sabah, medyada ikili hakkında yeni bir haber çıkmıştı. "Felix ve Hyunjin’in Gizli Aşkı! Çekimlerde Gizlice Sevgili Oldular mı?" şeklinde manşetler her yerdeydi. Felix, sabah kahvaltısını yaparken bunu öğrendi ve derin bir nefes aldı. Bu haber, her ikisinin de başını ağrıtacak türden bir dedikoduydu. Duygularını gizlemek artık iyice zorlaşmıştı.

Felix, haberi izlerken bir an için donakaldı. Hyunjin, her zaman profesyonel davranmış ve duygusal mesafesini korumuştu ama şimdi bu tür dedikodular, aralarındaki ilişkiyi zorlayacak gibiydi. Onun, "Böyle bir şey yok" açıklamasını yapacağını bildiği için rahatlayabilirdi, ama yine de bir anlığına acı hissetti. Hyunjin’in sevgilisi olmadığına dair yaptığı açıklamalar, Felix’in içinde büyük bir boşluk bıraktı. O an, gözlerinde belirgin bir hüzün vardı ama bu hüzün, hiçbir zaman yüzeye çıkmadı. İçinde, sadece bir kırıklık vardı.

---

Çekim Günü:

Çekim sırasında, Felix yine biraz gergindi. Hyunjin, onun hâlini fark etti ve bir an göz göze geldiler. Hyunjin, çekim arasında Felix’in yüzündeki solgunluğu ve gerginliği hemen fark etti. "Felix, iyi misin?" diye sordu, sesi yumuşak ve meraklıydı.

Felix, biraz irrite olmuş şekilde başını sallayarak, "Evet, her şey yolunda," dedi ama gözleri, hiçbir şeyin yolunda olmadığını anlatıyordu. Hyunjin, biraz daha yaklaşıp Felix’in sağ omzuna dokundu, "Gerçekten iyi misin? Hadi biraz dışarı çıkalım, rahatlayalım," dedi, ama Felix buna izin vermedi. "Hayır, iyiyim," diyerek geçiştirdi.

Çekim devam etti ama bir süre sonra Felix aniden yere düştü ve bayıldı. Hyunjin, hemen refleks olarak onu yakaladı ve yere düşmesini engelledi. Yüzü bembeyazdı. Hyunjin, bir anda korkuyla Felix’in adını haykırarak bağırdı. "Felix!" dedi, ama Felix hiçbir şey cevaplamıyordu.

Felix hastaneye kaldırıldı ve doktorlar, onun stres yüzünden bayıldığını söylediler. "Bu kadar stresli bir durumda olması, vücudunun dayanıklılığını zorladı," dedi doktor, "Bir süre dinlenmesi gerekiyor."

Hyunjin, onu hastanede beklerken içindeki suçluluk duygusunu bastırmaya çalıştı. Felix’in bayılması, onun içinde bir kıvılcım yaratmıştı. Kendisini suçluyordu, çünkü belki de fazla baskı yapmıştı, belki de Felix’in içsel karışıklığını göz ardı etmişti. Ama ne olursa olsun, şimdi her şeyin farkına varmıştı: Felix’e duyduğu hisler bir şekilde ortaya çıkıyordu ve bu, hiç beklemediği bir şekilde karşısına çıkmıştı.

.

PERDE ARKASI/HYUNLİX Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin