Beşinci Bölüm

29 9 0
                                    

Merhabalar hoşgeldiniz
Umarım bölümü beğenirsiniz
Hepinizden bol bol yorum bekliyorum lütfen yorum yapmaktan çekinmeyin çünkü yapılmadıkça yazma hevesim kaçıyor.
Oy vermenizi istediğimi ve beni takip etmeniz gerektiğini zaten biliyorsunuz bu nedenle iyi okumalar dilerim
Medyadaki şarkı isteğe bağlı açılabilir
BÖLÜMLER HER PAZARTESİ
(Yalın-Tatlıyı Balla)

<>

Eğer bir yazım hatası veya yanlışlık varsa bana bildirin sizleri seviyoreeee💖💞🩷💝

<>

Kan akması için yaranın açık olması mı lazımdı? Yara içimizdeyse ve sızlıyorsa, silinmiyor, çok acıyorsa kanayamaz mıydı?

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Kan akması için yaranın açık olması mı lazımdı? Yara içimizdeyse ve sızlıyorsa, silinmiyor, çok acıyorsa kanayamaz mıydı?

Benim yaram derindi, açık değildi. İçimdeydi ve oluk oluk kanıyordu. Ne yapmaya çalıştıysam geçmemiş, kaç yarabandı yapıştırdıysam da kapanmamıştı.

Görev dönüşü kendimi fazlaca bitik hissettim, Kurt'la yollarımızı ayırınca evime gelmiş ve üstümdeki bıkkın negatif havayı atmak için ılık bir duş almıştım.

Salonumun üçlü koltuğuna uzanmış, Gizem Hanımın beni evlerine çağırdığı saate çok olmasının rahatlığıyla yeni aldığım bilgisayarımdan onlar hakkında sahip olduğum dosyaları baştan okuyordum.

Üzerimdeki beyaz ipek geceliğim beni gerçekten evimdeymiş gibi hissettirmeye tek başına yeterken Yağız hakkında olan dosyaya geçtim. Onun dışında tüm herkesin dosyalarını okumuştum.

Dosyaya göz gezdirdim yavaşça, onun dosyası herkesinkinden daha kısaydı. Sanırım yaptığı en büyük suç okulda ettiği kavgalarından yediği disiplinlerdi, her seferinde babası ve babasının parası sayesinde kurtulmuştu.

Benimle çok zıt büyüyordu, ben her şeyi kendim halletmeye çalışarak büyümüştün. Hâlâ da büyümeye devam ettiğim gibi bu hayatta sadece kendime koşulsuz güvenebileceğimi biliyordum.

Koltuktan doğrularak yürümeye başladığımda koridorun arka taraflarındaki odama geçtim. Dolabımın kapağını araladığımda gözüm direkt olarak askıdaki cekete gitmişti.

Kahverengi, içi pamuklu sıcak tutan bir deri ceketti. Hediye gelmişti, eski timimden bir kişinin kız kardeşi tarafındandı. Beş yıl kadar kendisini görmediğim gibi hediyesini de hiç kullanmamıştım.

Aldığı hediyeyi bulmak beni onunla görüşme isteğine zorlamıştı. Kızı bulup en azından iyi olduğundan emin olmalıydım. Hepsinin aileleri bana emanetti, bense her şeyi bırakıp gitmiştim.

Düşüncelerimi dağıtarak ceketi askıdan çıkarttım. Boyum kadın standartlarına göre epey uzun olduğu için topuklu giymeyi pek tercih etmezdim ama giymenin sadece iki kere nasip olduğu topuklu, kahverengi botlarımı giymek istiyordum.

Onları diğer ayakkabılarımı koyduğum gibi kapı girişindeki dolaba koymuştum, bu nedenle es geçerek raflardan boğazlı, uzun kollu, siyah kazağımı çıkarttım. Kazak yerine badi de denilebilirdi, inceydi.

Kazağımın altına seçtiğim deri, bol pantolonumu da ayarladığımda aklımdaki kombine göz gezdirdim. Olmuştu.

Üzerime giydiğim kıyafetlerimle kahverengi kol çantama eşyalarımı doldurdum.

Silahımı belime koyup giydiğim ceketle kapatmayı tercih etmiştim.

Biyolojik aileme asker olduğumu söyleyip söylememe arasında kalmıştım fakat söylemek zaten daha mantıklıydı.

Tilki olduğum her zamanki gibi sadece üstler tarafından bilinecekti. Kurt ve benim kimliklerimizin gizliliği çok önemliydi.

Aynadan kendime baktım, hâlâ azda olsa ıslak oldukları belli saçlarımı elimle dağıtıp makyaj masamdan cilt nemlendiricimi aldım.

Cildimi nemlendirdikten sonra kapatıcıyla yüzümün sadece beni rahatsız eden kusurlarını kapatıp makyajıma devam ettim.

Herkes kusurluydu, sadece bazıları onları benim gibi kapatmayı tercih ediyorlardı

Saçlarım kurduğunda elime aldığım tarakla saçlarımı bir kez daha tarafım, makyajım bitmişti.

Saçlarım kurduğunda elime aldığım tarakla saçlarımı bir kez daha tarafım, makyajım bitmişti

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

(Beğeneceğinizi umuyorum ve umarım beğenirsiniz çünkü ben sanırım emin olamadım. Temsilidir, beğenmeyenler farkı düşünebilirler)

Odamdan çıkarken çantamı elime aldım, koridorda kısa bir yürüyüş yaparak evin girişine ulaşmış ve karşımdaki dolaba koyduğum kahverengi botlarımı çıkartmıştım.

Botlarımı giyince çantama koyduğum ev anahtarımı elime aldım, kapıyı örttükten sonra kapıyı kitlemiş ve merdivenlerden inmeye başlamıştım.

Seni kabul edeceklerini mi düşünüyorsun?

Diye fısıldadı kulağıma iç sesim. Kendimi Gizem Hanımdan yola çıkarak istendiğim konusunda ikna etmem uzun sürmüştü.

İsteseler bile o aileden asla olmayacaksın

Dedi bu sefer bana, beni gerçeklere yönlendirmeye çalışıyor ve ben hep negatif koşulara inanmış birisi olarak ilk kez bu olumsuz düşüncelerimi kovmaya çalışıyordum.

Apartmandan çıkarak arabama bindiğimde Gizem Hanımın orada olmamı istediği saatle birlikte attığı konumu açtım. Evimden en fazla on dakika uzaktaydı.

Arabamı çalıştırdığımda beni deli edeceklerini düşündüğüm iç seslerimi susturmak için açtığım radyoda çalan şarkıya yoğunlaştım.

Tatlıyla balla sen kes diye söz olurum
Kırmızı şalla gelirsin diye yol olurum

Derin bir nefes verdim içimden dışıma, iyiyim diye fısıldadım kendime. Üstesinden gelecektim, istemeselerdi davet etmezlerdi. Hem kötü insanlarda değillerdi, en azından elimdeki bilgiler o yöndeydi.

Arabam trafik ışıklarında durdu, yeşil ışık tekrardan yanınca hareketlenmiş beni konaklarına götürecek kenardan dönmüştü.

Konağın önünde durunca frenden ayağımı çekip direksiyonu bıraktım. Aykurt konağı önümdeydi...

<>

Evettt
Bölümmm sonuuu
Umarım beğenmişsinizdir
Gün Neva hakkında düşünceleriniz??
Lütfen oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın
Diğer bölümde görüşmek üzere
YILDIZA BASIĞĞĞĞNNNN🌠⭐️😽

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: 4 days ago ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

GÜNWhere stories live. Discover now