Babam ve annem benim için o kadar özellerdi ki yüzüme bakıp gülümsedikleri anda bile içim sıcacık olurdu. Özellikle de babam...o çok soğuktu bazen. Bazen ise çok sıcak. En çok bana karşı sıcak olduğunda severdim. Bugün de o günlerden biriydi.
Babam benden bir şey istemişti. Nedenini bilmiyordum fakat koşarak ona gitmiştim. Hem de öyle bir hızlı gitmiştim ki nefes nefese kalmıştım. Bana sarılacaktı, sonra en sevdiğim o pembe pamuk şekerden alacaktı. Kapıyı hızla çaldım. Çalarken de heyecanla seslenmeyi ihmal etmiyordum.
"Baba! Ben geldim aç kapıyı!" Bir kaç kez daha "baba!" Diye seslenmemin ardından babam homurdanarak açmıştı kapıyı.
"Ne var Asya? Ne diye kapıyı çalıyorsun sen durmadan?" Sanırım onu uykusundan uyandırmıştım. Ama bunu benden o istemişti. İstediği şeyi ona söylemek içindi içimde ki bu heyecan. Heyecanla "gördüm onları! Hem de birlikte yatarken" dedim. Ben babamın gülümseyip bana sarılacağını sonraysa beni pamuk şeker almaya götüreceğini sanarken onun yüzünde git gide artan bir sinir meydana geldi.
"Hadi sarıl bana!" diye heyecanla sarılmasını beklerken babam sinirle bana baktı. Ardından hiç bir şey demeden askıdan montunu aldı ve ayakkabılarını giydi. Evden çıkacağı anda kolundan tutup bana bakmasını sağlamıştım. "Sarılacağım demiştin, bana sarılmayacak mısın? Pamuk şeker almasan da olur baba. Sadece sarılsak olmaz mı?"
Gözleri tiksinircesine üzerimde gezindi. Ardından kolunu hızla elimden kurtardı ve bir şey demeden arkasını dönüp gitti. Neye sinirlenmişti anlamamıştım. Ben ne yapmıştım ki? Gözlerimin dolmasıyla burnumu çektim ve gözlerimi sildim. "Ağlama Asya, annen ağladığını görürse çok üzülür" kendi kendime konuşurken aynı zamanda da eve girmiş ve kapıyı kapatmıştım.
"Hem ne olmuş ki yani sarılmadıysa...başka zaman sarılır? Dünyanın sonu değil ya" o an içimde bir his belirdi. Neydi bilmiyordum fakat bunu takmamaya çalışmıştım.
Bir anda irkilerek uyanmamla nerede olduğumu ve kimlerle olduğumu algılayamadı zihnim. Alperin yağıza sinirle bağırdığını duymamla gözlerimi kapattım. Kendimi yorgun hissediyordum. Aynı zamanda da az önce gördüğüm rüyaya anlam veremiyordum.
Rüya mıydı yoksa bir gerçek mi?
"Yağız o direksiyonu alıp müsait bir yerlerine sokacağım şimdi! Düzgün sürsene şu arabayı" yağızın ima dolu bir sesle verdiği cevabı işitmiştim. "Tabi karım uyuyor onu rahatsız etmeden sür diyemiyorsun değil mi? Sanki burada isteyerek sürekli frene basıyorum!"
Gözlerimi yavaşça açarken Adenin gözleri beni buldu ardından Alper ve Yağıza uyarı dolu bir bakış attı. Yerimden yavaşça doğrulurken Alper yüzüme baktı. Sanki bir şeyi test ediyormuş gibi, ardından rahatlıkla nefesini verdi ve omzumda ki elini çekmeden konuştu.
"Bu şerefsiz uyandırdı seni değil mi?" Alper tam yağıza kızmak için bir hamle yapacaktı ki yapmasına izin vermedim. "Alper sakin ol. Yağız yüzünden uyanmadım" Alper cevabımla birlikte yağıza tip tip bakıp tekrar bana döndü. "Biraz daha uyusaydın?" Başımı hayır dercesine iki yana salladım. Uyumak istemiyordum ben daha fazla. Zaten uyumayı bir zaman kaybı olarak görürdüm. Tabi ki yeterli uykuyu almamız lazımdı fakat onun dışında uyumak hep zaman kaybı gibi gelirdi bana.
"Ne kadar yolumuz kaldı?" Sorumla birlikte yağız dikiz aynasından bana baktı ve göz kırptı. "Az kaldı tarantulam sabret"
Zihnim gördüğüm rüyaya giderken içten içe onun gerçekliğiyle yanıp tutuştum. Neydi o? Ben neyden bahsetmiştim? Neyi görüp babama söylemiştim de babam bana sarılmayacak kadar sinirlenmişti?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OYUN
ChickLitHerkes isterdi sevdikleriyle mutlu olmak. insan sevdiği biri yanındayken kendini mutlu ve huzurlu hissediyordu, Fakat hayat insanlara her zaman mutlu olmaları için bir şans vermezdi. katili bulduktan sonra hayatının bir düzene girdiğini sanan Asya...