1.1

14 4 0
                                    


(Jin)

02:30.
Yatakta uzanmış, gözlerimi tavana dikmiş düşüncelere dalmıştım. Sessizliği bozan kapı gıcırtısıyla başımı çevirdim. Namjoon odaya girmiş, ardından kapıyı yavaşça kapatmıştı.

"Alt kata neden gittin? Yani diğerlerinin yanına..." diye sordum, sesim hafif bir merakla doluydu. Sonra bir şey söylemedim ve yorganı üzerime çektim. O ise sessizce yatağın ucuna oturdu. Bir an derin bir nefes aldı ve sessizliği bozan kelimeler dudaklarından döküldü:
"Taehyung için gittim. Bugün... üzgün görünüyordu."

O kadar alçak bir sesle konuşmuştu ki söylediklerini zar zor duydum. Saatin ilerlemiş olduğunu fark edip yavaşça başımı çevirdim.
"Saat geç oldu, Namum. Gel de uyu artık," dedim ve yatağın yanını işaret ettim.

Namjoon tereddüt etmeden yanıma geldi. Yorganı kendine çekip yanımdaki boşluğu doldurdu. Ama o an burnuma keskin bir koku geldi. Sigara kokusuydu bu. Kaşlarımı çatarak yüzüne döndüm.
"İçme dedim sana, Namu! Neden dinlemiyorsun?" Sesim istemeden biraz yükselmişti.

Sinirle yatakta doğrulup kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Küstüm. Hıh!" dedim dudaklarımı büzerek.
Namjoon da doğrulup yanıma oturdu. Sakinliğini hiç bozmadan elini saçlarımın üzerinde gezdirdi. Parmaklarının dokunuşu her zaman olduğu gibi yumuşak ve huzur vericiydi.

"Küsme, lütfen. Sen küsersen ben ölürüm," dedi hafif bir gülümsemeyle. Bu kadar sakin ve tatlı konuşmasına karşı koymak zordu. Ama yine de dik durmaya çalıştım.

Gözlerimi kaçırmaya çabalarken, "Hmm, seni öpmemi ister misin? Gözümde o kadar güzelsin ki... seni her gördüğümde daha fazla istiyorum," diye fısıldadı.

Sözleri yüreğimde bir sıcaklık yarattı. Göğsümde sıkıca birleştirdiğim ellerim istemsizce iki yanıma düştü. İçimdeki öfke yerini tamamen başka bir duyguya bırakmıştı. Hiçbir şey söylemeden ona yaklaştım ve sıkıca sarıldım.

"Seni seviyorum, Namjoon. Ama sevdiğim adam sigara kokmamalı. Kendi doğal, güzel kokun bana yeter. Anlıyor musun?" diye fısıldadım, gözlerinin derinliklerine bakarak.

O ise cevap vermedi. Sadece beni izledi, derin ve anlamlı bir bakışla. Bir dakika boyunca hiçbirimiz tek kelime etmedik. O sessiz anda, kalplerimizin aynı ritimde attığını hissediyordum. Daha fazla dayanamayarak yavaşça öne eğildim ve dudaklarını öptüm.

Başta basit bir öpücük sandım ama yanılmıştım. Namjoon, öpücüğü derinleştirip dudaklarımın arasından dilini usulca içeri kaydırdığında kalbim hızla çarpmaya başladı. Şirin ve masum bir öpücük bir anda yoğun ve tutkulu bir hâle büründü.

Kendimi tamamen ona bırakmıştım. Kontrol artık onda gibiydi. Ellerim titreyerek tişörtümü yukarı çektim ve üzerimden çıkardım. Namjoon da aynı şekilde kendi tişörtünü çıkardı.

Yavaşça beni duvara yasladı. Aramızdaki mesafe neredeyse yok olmuştu. Ellerimi başımın üzerine kaldırıp birleştirdi. Parmakları bileklerimde sıkıca dolaşırken diğer eliyle yüzümü okşuyordu.

Ani bir hareketle eşofmanımı ve iç çamaşırımı çıkardığında yüzümdeki ısı daha da arttı. Ama itiraz edecek durumda değildim. Elleri hâlâ ellerimi tutarken, beni tekrar öpmeye başladı. Dudaklarının baskısı, nefesi ve kokusu beni tamamen ele geçirmişti.
"Seni istiyorum," diye inledim.

Geri çekildi ama tamamen değil. Hâlâ ellerimi başımın üzerinde tutarken diğer eli belime dolandı. Parmaklarının nazik ama aynı zamanda kararlı dokunuşu tenimde elektrik gibi bir etki yaratıyordu. Gözlerimi kapattım; çünkü onu daha fazla hissetmek istiyordum.

"Bu kadar güzel olmana gerek var mı?" diye fısıldadı. Sesi, sanki her bir kelimeyi tenime dokunduruyormuş gibiydi.

O, yüzünü boynuma doğru eğdi. Dudaklarının sıcaklığı boynumda gezinirken hafif bir ürperti hissettim. Nefesi o kadar yakındı ki, dokunuşlarının her biri vücudumda iz bırakıyordu.

"Benim durmamı istersen, söyle," dedi bir anda ve yüzüme baktı. O an kalbindeki bütün samimiyeti ve beni ne kadar önemsediğini görebiliyordum. Ama durmasını istemiyordum.

"Devam et," dedim, neredeyse duyulamayacak kadar sessiz bir şekilde.

Bu cevabı bekliyormuş gibi beni hafifçe yerden kaldırdı ve tekrar yatağa taşıdı. Yavaş ama bir o kadar da kararlı hareketlerle beni yatağın yumuşak dokusuna bıraktı. Onun sıcaklığı üzerime kapanırken kendimi tamamen güvende hissediyordum. Beni yavaşça döndürdü; artık göğsüm yatağa değiyordu.

Namjoon hâlâ eşofmanını çıkarmamıştı ama ben tamamen çıplaktım. Ellerimi komodinin üzerinde bulunan bir toka ile bağladı ve kalçamı kendine doğru yaklaştırdı. Ben de yavaşça sürttüm kalçamı ona.
"Sertsin," dedim minik bir inlemeyle. O ise hiçbir şey demedi.

Yavaşça eşofmanını çıkardı - yani sanırım öyleydi, çünkü yüzüm yastıkla neredeyse bitişik haldeydi - ve ardından iç çamaşırını çıkardı. Aletini deliğimin etrafında sürttü ve birden girdi.

Sesli bir şekilde onun adıyla inledim. Sonra ise saçımdan tutup ağzımı yastıkla kapadı; yoksa çok sesli olacaktım. Hareketlerini hızlandırdı. Tokayla bağlı olan ellerimi çaresizce hareket ettirmeye çalıştım ve inledim. Çok, çok acıyordu. Sevişmeyeli uzun zaman olmuştu ve deliğim oldukça dardı.

"Çok darsın, sikeyim!" dedi ve aniden içimden çıktı. Sonra ise parmaklarını deliğimin etrafında dolaştırdı.
"Önce genişletmeliyim," dedi kısık bir sesle.

Sonra bir çekmece kapağı açılma sesi duydum sonraysa Namjoon'un
Deliğime kayganlaştırıcı döktüğünü hissettim ve iki parmağıyla tekrar girdi. Gözlerimi acıyla kapattım.
"Dur, lütfen!" diye inledim.
"Öyle bir planım yok," dedi soğuk bir sesle.

Sanki az önceki Namjoon gitmiş, yerine başka biri gelmişti. Birkaç dakika daha devam ettikten sonra, artık zevk almaya başlamıştım. Sonra parmaklarını içimden çıkardı ve aletini deliğime doğru yaklaştırdı. Tekrar girdi.

Ağlayacaktım artık. Tam alıştığımda tekrar zorlaşıyordu. Aleti gerçekten kalındı ve şu an oldukça sertti. Acıyla inlememi kesemiyordum.

İçime hızla girip çıkarken bir eliyle saçımı tuttu, çok sertçe.
"Dur, lütfen, yemin ederim!" dedim.
"Ama durmamı istiyorsan yalvarman gerek," dedi ve içimdeki hareketlerini hızlandırdı.
"Yalvarırım, yalvarırım," dedim acıyla.
"Aferin," dedi. "Az kaldı, boşalacağım."

Namjoon, sınırlarının sonuna doğru hızla içimden çıktı. Yataktaki beni çevirdi ve altına aldı. Bu sefer sırtüstü yatıyordum. Aletini ağzıma yaklaştırdı ve ben de ağzıma aldım. Kısık bir inleme ile boşaldı.

O boşalır boşalmaz kendimi yatağa bıraktım ve o da üstümden kalktı. Hızla boxerını giyindi.
"Şimdi uyu güzelim. Yarın dersin var," dedi.

Bölüm sonu

~~~

Nasıl gidiyor asıl olayların başlaması diğer Bölümde bütün karakterlerimiz var olcak🙂💅🏽

Chi KuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin