Hyunjin şaşkın bir şekilde bakarken ne tepki vermesi gerektiğini bile bilmiyordu. Yongbok sandığı kişi gülümsemeye devam ederken kıkırdadı ve kıkırtıları kahkahaya dönüştü.
"Yüzün bembeyaz oldu hayatım."
"Hayatım mı?" Hyunjin'in şaşkınlığı biraz daha arttı.
"Tuhaf olan ne? Nişanlı olduğumuzu sanıyordum." Felix bir an nişanlı olup olmama konusunda tereddüt etti. Bu adam niye bu kadar şaşırıyordu?
"Elbette nişanlıyız Yongbok. Ben sadece bana karşı sevgi sözcükleri kullanmana şaşırdım. Hep ruhsuz ve sıkıcı davranıyorsun da... Bazen katlanmak zor oluyor." Hyunjin başını iki yana salladı.
Felix gözlerini kıstığında dilini yanağının içinde gezdirdi. Tut kendini Felix. Yongbok'un söylediklerini hatırla.
"Belki de hak ettiğin tavır budur tatlım. Hm, ne dersin?"
"Yongbok sana bu özgüven nereden geldi tatlım? Başını da mı çarptın yoksa?" Hyunjin Yongbok'un çenesinin açılmasından memnun değildi.
"Sanırım bu kaza bende kalıcı bir takım değişiklikler yaptı." Felix bu manyağın nişanı atmasından korktu. Yoksa her şey berbat olacaktı.
"Nasıl bir değişiklikmiş bu? Ayrıca saçlarını kestirdiğin de gözümden kaçmadı. Sana ne dedim ben? O saçlarına benim onayım olmadan bir işlem yaptırmayacaksın demedim mi?"
Felix'in şimdiden ruhu sıkılmıştı. Tanrı aşkına Yongbok tüm bunlara nasıl katlanmıştı?
"Depresyondaydım ben de saçlarımı kestirdim. Buna da itiraz etme bebeğim." Felix omzunu silkti.
Hyunjin sadece iç çekti. Yongbok'un pısırık hali tamamen gitmiş gibiydi çünkü Hyunjin'in her söylediği şeye cevap vermeye başlamıştı.
Odanın kapısı açıldığında Bay ve Bayan Hwang geldiler. Felix onlar hakkında ne düşünmesi gerektiğini aklından hızlıca geçirdi. Bay Hwang pek olmasa da Bayan Hwang oğluyla birlikte hikayenin en itici karakterlerinden biriydi.
"Düğün öncesi olacak şey miydi bu? Neden dikkat etmedin Yongbok?" Bayan Hwang Felix'i azarladı.
"Anne, lütfen." Hyunjin uyardı.
"Geçmiş olsun dileğiniz için teşekkür ederim Bayan Hwang ancak bilirsiniz ki ben de bir insan olduğum için kaza yapabilirim ve nitekim yaptım da." Felix umursamazca güldüğünde herkes tuhafça birbirine baktı. Hwang çifti ve Hyunjin, Yongbok'un sesinin titreyerek özür dileyeceğini bekliyordu.
"Lütfen kendinizi bu kadar üzmeyin. Bakın ben iyiyim işte. Düğüne iki hafta var ve iki hafta sonra dosta güven düşmana korku vereceğimden eminim. Umarım size de korku vermem değil mi Bayan Hwang? O yüzden rahat olun." Felix oldukça cici bir ses tonuyla gülümseyerek konuştu.
Hwanglar şok üstüne şok yaşıyordu. Yongbok bambaşka biri olmuştu sanki.
"Oğlum mağdur olmasın da gerisinin önemi yok Yongbok. Sen de madem iyisin sevindim canım." Kadın bozulduğunu belli etmeden gülümsedi.
Oğlun batsın senin aptal kadın!
"Oğlunuz asla mağdur olmaz endişelenmeyin. Benimle evleneceği için dünyanın en şanslı adamı falan olmalı değil mi Hyunjin?" Felix sinir bozucu derecede gülümsüyordu.
"Kimin şanslı olduğunu tartışmaya gerek yok Yongbok. Her neyse biz gidelim, madem sen de iyisin." Bayan Hwang altta kalmayarak küstah bir şekilde cevapladı.
Bay Hwang da geçmiş olsun dileklerini dilediğinde çift dışarı çıktı. Felix yatmaktan sıkılmıştı ayrıca sigara içmek istiyordu. Ne var ki bu mümkün değildi.