Semih' ten;
Uyandığımda Barış' ın kucağındaydım, o hala uyanmamış uyuyordu. Gözlerim ile etrafa bakındığımda hala Barış' ın odasında olduğumuzu gördüm.
"Barış"
"Hm"
"Uyansana"
Gözlerini açtığında direkt göz bebeklerini bana çevirmişti. Yüzünü saçlarıma yaklaştırıp öptükten sonra konuştu.
"Günaydın yavrum"
"Bence iyi akşamlar olacak o okulda kimse yok ve hava kararmış çünkü"
"Harbi mi"
"Evet"
Bunları konuştuktan sonra Barış' ın gözleri odada gezindi.
"Masayı kim kırdı?"
"Biz"
"Ne?"
"Biz kırdık Barış"
"O kadar mı hızlıydı?"
"Belki biraz"
Bunu söylemem ile ağzından büyük bir kahkaha çıkmıştı saniyesinde. Uyurken belimde olan elleri kalçama inmişti, hala çıplak olan bedenlerimiz yüzünden ellerinde ki soğukluk huylandırmıştı.
"Canın acıyor mu"
"Kalçam ve belim ağrıyor, oturacağımı veya yürüyeceğimi zannetmiyorum"
"O kadar mı? Neyse şuraları toparlayıp eve gidelim yavrum sonra krem süreriz olur mu?"
"Olur"
Bundan sonra kucağında ki Ben ile birlikte ayağa kalkmış ve odasında ki dolaba yönelmişti. Dolabın kapağını açarak tahminimce yedek kıyafetlerini çıkarmış ve tekrar koltuğuna oturmuştu.
"Şimdii, ayakta durman lazım yavrum ben pantolonunu ve çamaşırını giydireceğim"
Kafamı 'tamam' anlamında salladığımda ayağa kalkmıştım. Ayakta beklerken kîyafetlerin arasında ki çamaşırı almış ve giydirmeye başlamıştı.
Barış üzerimi giydirdikten sonra kendi üzerini de giymiş ve etrafı toparlayıp beni evine getirmişti.
"Evettt, evime hoşgeldin Sarım"
"Hoşbulduk"
"Evi iyi ezberle yakında sürekli burada olacaksın sıkılma"
"Sıkılmam"
Bunu dedikten sonra oturma odasına ilerlemiş ve koltuğa atmıştım kendimi. Üzerimde yaptığımız şeyden dolayı yorgunluk vardı.
"Yorgun musun"
"Hmhm"
"Uyuyalım o zaman güzelim"
Koltukta ki bana uzanmış ve kucağına almıştı Alper. Beni böyle kolay kucagına almasına şaşırıyordum, hafif değildim çünkü.
Odasına geldiğimizde yatağa uzanmıştık, boynuna sokulduktan sonra burnuma dolan kokusu ile huzurun ne demek olduğunu bir kez daha anlamıştım.
Gözlerim yavaş yavaş kapanırken kendimi uykunun kollarına bıraktım.
-----------------------------
Sabah;"Sarım, uyan çabuk"
Gözlerimi Barış' ın endişeli sesi ile açtığımda gözlerim direkt gözlerini bulmuştu. Endişeli gözlerine bakarken bir kez daha konuşmuştu.
"Müdür... dün odada ki kamerayı unutmuşum bizi çekmiş o da kayıtlara bakmış bizi okula çağırıyor."
"Ne? Barış biz... ne yapacağız?"
"Bilmiyorum, Allah kahretsin hiç bir sikim bilmiyorum"
Bunları konuştuktan sonra üzerime bir şeyler geçirmiştim. Evden çıktığımız da ikimizde endişeli ve korkuyorduk. Ne yapacağını bilmeyen iki aşık gibiydi durumumuz.
Okula vardığımızda bu kez ayırmadık yollarımızı ellerimi tutarak girdi içeri. Müdürün odasının kapısını calıp girmiştik içeriye.
Yüzünden bile kızgınlığı belli olan adama bakamıyordum. Utançımdan yere bakan yüzüm kaldırmıyordu kendisini.
"Iğrençsiniz siz... nasıl Barış sen? Ulan ben sana bu çocugu emanet ettim sen peki? Ne yaptın ibne oldun. Ya buradan kariyerini bitirip gidersin ya da seni öğrenci ile ilişki yaşıyor diye dava ederim"
"Müdür bey ben hiç bir şeyi zorlama ile yapmadım dava edemezsiniz her şey de Semih' in rızası vardı."
"Peki o zaman ya Semih' in okul hayatı ya da senin kariyerin, hangisi?"
Söylediği şeyler kulağımda çınlıyordu, ne yapacaktı?
"İstifa ediyorum"
Dediği şey ile kafamı kaldırdım saniyesinde yerden.
"Hayır ben okul değiştiriyorum"
"Semih ben istifa ediyorum sen burada kalıyor ve okulunu okuyorsun"
"Bana emir verme ben okul değiştiriyorum, bitti"
Bunu dedikten sonra bileğimi tutarak odadan çıkarmıştı beni. Lavaboya geldiğimizde tekrar konuşmaya başlamıştık.
"Kafayı mı yedin ya sen!? Ne diyorsun olmayacak öyle bir şey"
"Barış bu ilişki sadece senin kararlariın ile yürümeyecek anla ve kafana sok bunu"
"SEMIH OLMAZ DIYORUM BI SIKIMDEN DE ANLA"
"BAĞIRMA BANA"
"SÖZÜ MÜ DINLE LAN O ZAMAN"
"KÖPEGIN DEĞILIM BEN SENIN"
Son sözümü söyledikten sonra yanağıma uygulanan kuvvet ile yana düşmüştü kafam. Bir kaç saniye sonra yüzüme yayılan sızı ile gözlerimi Barış' a sabitledim.
Bana vurmuştu
"B-ben özür dilerim yemin ederim anlık sinir ile oldu ozür dilerim. Semihim sarım"
Söylediklerini duymayan kulaklarım ile çıkmıştım lavabodan. Bundan sonra ne olacaktı? Ne yapacaktım?
Okuldan çıkmıştım, arkamda ki Barış bir yerden sonra beni takip etmeyi bırakmıştı. Ne yapacaģımı bilmez iken evime gelmiştim.
Ilk işim aynaya bakmak olmuştu. Acıyan yanağımda ki el izi ile dolmuştu gözlerim. Sorun birinin bana vurması değil di en güvendiğim, saç telime kıyamayan adamın vurması idi.
Saç telime, bir damla göz yaşıma kıyamayan adam bana tokat atmıştı.
Anlık gelen sinir ile hemen yanımda ki vazoyu alıp fırlatmıştım karşımda ki aynaya. Kırılan camlar etrafa dağılırken hiç bir şey umrumda değildi.
Her şeye rağmen ben onu istiyordum
Bana vereceği zararlar umrumda değildi. Onunla her şeye vardım ben. Yok muyudum ya da? Kafamda ki ikilemler çalan telefon ile susmuştu.
Gelen arama Arda' dandı. Açtım yapacak bir şeyim yoktu.
"Arda..."
"Semih kardeşim sana çok güzel haberlerim varrr bizzz kenan ile seviştik inanabiliyor musun ya çok güzeldi, çok seviyorum onu, siz ne yaptınız peki"
"Ardam... barış bana tokat attı"
"Ne"
Son dediği sorusundan sonra kapanmıştı telefon. Ne olduğunu anlamaz iken tekrar gelen bir ağlama hissi ile yine o günlere döndüğümü anlamıştı.
Hayatım hep zordu benim, elimde değildi hiç bir şey.
--------------------------------------------------------
Arkadaşlar yazariniz biraz salak olduğu için barişin okul sahibi oldugunu unutmus kusura baknayın görmezden gelirseniz sevinirim tekrar özür dilerim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My teacher/Barsem
FanfictionFransızca öğretmeni olan Barış Alper Yılmaz ve ona karşı yakınlık hisseden Semih Kılıçsoy OGRETMEN-OGRENCI ILIŞKISI RAHATSIZ OLANLAR OKUMASIN❗❗