1.BÖLÜM - TOHUM

4 2 1
                                    


2024

🗝️ 

Havanın bedenimdeki her bir hücrede acımasızca turladığı, geçtiği yeri yaktığı anlar bir elin parmağını geçmezdi. Geçmemeliydi. Güçlü bir kız olduğumu sanır, en ufak şeyde ise kendimi, kendi cehennemimde bulurdum. Hayat herkes için zordu, ama bazı insanlar için... Çekilmez oluyordu.Neden hala yaşamaya devam ettiğimi, neden nefes aldığımı hatırlatmak istermiş gibi titredi cebimdeki telefon. Kapüşonumu yüzüme biraz daha kapatırken irkilmeden edemedim. Soğuğu sevmeliydim, ama sevmiyordum işte. Soğuk, kapalı hava ya da karanlık... 

Bunlar benim en iyi dostlarım olmalıydılar. 

Bir sebepten, kendileriyle anlaşmayı başaramıyorduk.Telefon bir kere daha titreyince elimi cebime götürdüm. Bildiğim detayları hatırlatan, tek düze mesajda gözlerimi gezdirdikten sonra ikincisine geçtim. Beklediğim asıl mesaj buydu. Bana, harekete geçmemi söyleyen mesaj.İstanbul'un en sakin sokaklarından birinde, sağlı sollu harabe apartmanların arasında adımlamaya başladım. Sokak yeterince sakindi zaten ama neticede fark edilmemek benim işimdi. Yokmuşum gibi hareket etmek... 

Bu işte bu kadar iyi olmak bazen canımı sıkıyordu hatta. Belki de gerçekten yoktum, kim bilir?Dikkatli adımlarımı, bakışlarımı önümdeki arnavut kaldırımından almadan atmayı sürdürdüm. Kafamı kaldırıp herhangi bir şeye bakmama gerek yoktu. Bu sokağın her bir köşesini ilmek ilmek dokumuş, beynime kazımıştım. Nefeslerimi düzenli alıp vermeye devam ederken, görüş alanıma giren çöp kutusuna sabitledim bakışlarımı.

258.adım.

259.adımımı, yalnızca zamanı geldiğinde atacaktım. Kapüşonlunun cebinden çıkardığım otobüs biletini çöpe doğru atarken, gözüm kolumdaki saate gitti.

22:19.

Derin bir nefes alıp kağıdı çöpe bıraktım ve yakınımdan gelen, bir işaret fişeği gibi beynime çakan sese odaklandım.

"200 Liradan ne olacak be abi!" Herkesin şüphesiz sarhoş sanacağı, oldukça genç görünen ve yolda denk gelseniz karşı kaldırıma geçeceğiniz bir şekilde giyinmiş olan siluet sesini biraz daha yükseltti.

"Bak demedi deme, 200 Lira için canından olacaksın." Sesindeki alay, gülümseyerek konuştuğunu düşündürdü. Kafamı çöpten kaldırıp, çatık kaşlarımı onlar üzerine çevirdim. Sertçe kavradığı silahı karşısındaki adama tutan gencin yanında, onun aksine çok daha dinç görünen ve daha kalıplı olan biri daha vardı. Silahın ucunda ise... Bakışlarımın O'na değmemesi en hayırlısıydı şimdilik. Kısık sesle mi konuşuyordu? Neden hala karşılık verdiğini duyamamıştım?Tıpkı benim gibi, sakin sokaktaki üç beş insan da o tarafa bakıyordu şimdi. Birkaçı çoktan hızlı adımlarla uzaklaşmaya başlamıştı, kalanlar ise bakışlarını açıkça üzerlerinde tutarak onları izlemeye devam ediyordu. Kalanlar üzerinde birer birer gezdirdim bakışlarımı ve derin bir nefes aldım.Çöpü attıktan sonra ellerimi kapüşonlunun ceplerine sokup ağır adımlarla ilerlemeye başladım. 

259. adımın vakti gelmişti. 

21 adım daha.

270.adımda, "sarhoş genç" geri geri giderken bana çarptı. Kalıplı olmayan biri için sert sayılabilecek bir çarpışmaydı bu. Boyu O'ndan kısa, benden ise biraz uzundu ve tıpkı O'nun gibi, geceye karışmıştı üzerindeki kıyafetler. Yanlarındaki çocuğun bir eli cebinde, diğer eli ise küçük bir silahla meşguldü. Rahat bakışlarını bana kilitlemişti ama ona zıt bir biçimde sık sık ayaklarını zeminde titretiyor, Kasım ayına ithafen arada bir burnunu çekiyordu.Kapüşonu koyu kahve saçlarımın üzerinden çekip yandan bir bakış attım onlara. Sarhoş gençin elindeki silahla, silahın ucundaki adamın arasında gidip geldi bakışlarım. Yanlarındaki çocuğu yok saymıştı beynim çoktan. O, önemli bir detay değildi, figürandı. Silahına rağmen.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 5 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KARA DELİKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin