-Yazar'ın ağzından-
"Ivayla Krovsky, 27 yaşında, tek başına Moskova'da yaşıyor. 22 yaşında Moskova devlet üniversitesi, hemşirelik bölümünden mezun olmuş. 4 yıldır Gorodskaya Klinicheskaya Bol'nitsa lm. S.p. Botnika hastanesinde hemşire olarak çalışıyor. Evinin adresi, Moskova, Merkezi İdari Bölge, **. Annesini ve babasını 16 yaşında kaybetmiş. Belgelere göre bir kız kardeşi varmış fakat trafik kazasından sonra kaybolmuş. Dedesi tarafından büyütülmüş fakat iki yıl önce o da vefat etmiş. Son olarak 5 yıldır takıldığı bir çocuk varmış. Nikita Ulyanov" Şoförün yanında yerini alan koruma Andrey'e yaklaşık yarım saat önce Ivanov'a teslim ettikleri kızın bilgilerini veriyordu.
Andrey dışarıyı izlerken bir yandanda korumasını dinliyordu. Son kelimesi ile başını salladı. "Havalimanına ne kadar kaldı?" diye sordu sert sesi ile. Aklı hal o kızdaydı. Durumu çok kötü görünüyordu, ne yaşadığını gerçekten merak ediyordu bu yüzden kızın bütün bilgilerini ele geçirmeleri emretmişti.
"Vardık bile" sesini duyduğunda kafasını düşüncelerinde uzaklaştırdı ve eline deri eldivenlerini geçirmeye başladı.
~~
-lvayla Krovsky'nin ağzından-Gözlerimi açtığım tamamen beyaz bir odanın içindeydim. Baygın gözlerimle etrafımı incelemeye başladığımda gözüme ilk çarpan tam karşımdaki beyaz duvarın üzerin siyah sprey bi ya ile yazılmış yazıydı.
"Karanlıkta doğduk, gölgede büyüdük; güneşi avuçlarımızla söndürenleriz."
~Zaitsev~Zaitsev... Bir yerden tanıdık geliyordu bu kelime. Fakat şuan odaklandığım şey yazılan sözdü. Kimdi bunlar? Neredeydim ben? Yavaşça başımı kaldırmaya çalışsamda, bir anda giren ağrı ile anında yastığıma geri döndüm ve tekrar gözlerimle incelemeye devam ettim.
Yavaşça sağ baktığımda dışarının kar beyaz ışığının içeri girdiği anlaşılıyordu. Sol tarafını incelediğimdeyse görebildiğim tek şey kahverengi bir kapıydı. Odanın duvarları beyaz bir fayansı bu yüzden gözlerimin ağrıdığını hissettim ve dayanamayıp tekrardan uykuya daldım.
~~
-Darina Volkovitch'in ağzından-Kravatımı çekiştirip masamın üstüne fırlattım. Siktiğimin Dimitri'si bana adam göndermiş. Üstüne birde Andrey korumam gereken sarışın bir kız gönderdi. Cidden bugün sabaha çok güzel başladım denilebilir.
Derin bir nefes aldım ve büyük masamın üstüne oturdum. Tavan boyu yükse ve iki yandanda tavana kadar cam olan bir lider odam vardı.
İşaret parmaklarımla şakalarımı ovuşturup tuttuğum nefesimi geri verdim. Ardından büyük kapı açıldı ve içeriye biri girdi. Yüzüne bakma gereği duymadım çünkü odama böyle rahatça girebilecek tek kişiler bölge liderleri ya da Andrey'dir.
"Petrov'u bulmuşlar." Ivanov'un sesini duyduğum gibi başımı kaldırıp çatık kaşların ile ona baktım. İğneleyici bir şekilde "Bunu neden sen söylüyorsun? Başka bir bölge liderin düşmez böyle görevler." deyip ayağa kalktım ve ona doğru ilerledim. O da bana doğru ilerledi.
"Anlından sıkmak ister misiniz acaba? Sadece soruyorum. Beni öldürmek istiyor gibi bakıyorsunda." dedi gözlerini kısarak alayla. Oysa benim hiç alaycı bir tavrım yoktu. Hata bendeydi fazla yumuşak karşılaşmıştık onu. "Bana bak Ivanov. Şunu anla bu saatten sonra biz yokuz. Bu yüzden bir daha bana ekstra bir samimilik yakınlık sağlama dipe bölge liderlerine nasılsan banada o şekilde ol. Anladın mı?" diyerek kendimi sert bir tavırla açıkladım.
Konuşmam biter bitmez yüzündeki alaycı gülüş soldu ve bana bir adım daha yaklaştı. Benden yaklaşık 17 cm -cik- uzun olduğu için başımı kaldırıp ona baktım. Göt ne yediden de bu kadar uzadın amk.