0.2, ~Scars and confessions

19 1 6
                                    

Stitches - Shawn Mendes

"Bazı yaralar bir mendille silinemeyecek kadar derindir. Fakat bazen ise, aynı yaralar sadece birkaç sözcük ile sonsuza kadar kapanabilir."

Okul müdürünün masasındaki takvim, 2016 yılının son ayını gösteriyordu. Güz dönemi yavaş yavaş sona eriyor, gökyüzü kimi insanlar için kar yağışı veya yeni yılı simgeleyecek bir gri rengine bürünürken, kimi insanlar için sadece kasveti simgeleyen o halini alıyordu. Kahve saçlı genç, neredeyse okuldaki eğitim hayatının yarısını bu odada geçirmişti. Karşısındaki yaşlı adam gözlüklerini düzeltti ve her zaman olduğu gibi birkaç kağıdı oğlana uzattı.

Titreyen bir elle kalemi alıp imzalayan Lee, müdürün dediklerini dinliyormuş gibi davransa da düşüncelerinin nerede olduğunu o bile bilemiyordu. Yine bir disiplin cezası almıştı. Kaç saattir burada olduğunu bile bilmiyordu. Birkaç dakika sonra odadan yavaş adımlarla dışarı çıktı. İncindiği için sargıda olan elini okul üniformasının cebinde tutarak merdivenlerden iniyordu. Telefonunu çıkarıp saate baktığında içinden bir küfür etti. Buluşma saatini kaçırıyordu. Anlık çaresizlik ile olduğu yerde duraksadı. Fakat buluşacağı kişinin ne kadar uyuşuk olduğu aklına geldiğinde dudaklarında küçük bir tebessüm oluştu. Geldiği yönün tersine döndü ve okul binasının çıkışına ilerledi.

Dışarıdan tarihi bir okulmuş gibi duran bu lisenin arka bahçesi, neredeyse kimsenin uğramadığı, genellikle birbirlerinden ayrılamayan genç çiflerin baş başa kaldığı, daha sonrasında ise kıyafetlerini ve yüzlerindeki izleri temizleyip binaya giriş yapmak için hazırlandıkları yerdi. Fakat kış ayının gelmiş olması ve saatin neredeyse akşam on bire yaklaşması ile beraber, şuan buradaki tek kişi kahve saçlı oğlandı. Gözlerini bahçede gezdirdi. Çatlamış beton banklar, birkaç sararmış ot ve rüzgârın etkisi ile ağaçlarda kalan son yaprakların düşüşlerinin çıkardığı sesler... Bunlar dışında hiçbir şey yoktu.

Yavaşça banklara ilerledi. Bankın yanındaki soğuk, neredeyse yıkılacak gibi hissettiren duvara yaslandı. Cebinden sigarasını çıkardı ve etrafa göz gezdirdi. İnce ve hafif hoş bir kokuya sahip olan sigarayı dudaklarıyla buluşturduğunda dudaklarından istemeden küçük bir acı iniltisi çıktı. İçinden bir küfür mırıldandı ve baş parmağını dudağına götürdü. Kanı görünce gözlerini devirip çakmağı cebine koydu. Yanında mendil olmasını umarak diğer cebine sargısız elini attı fakat nafileydi.

Gökyüzüne bakıp derin düşünceler içerisinde yüzmeye başladı. Kısa bir süre sonra yan taraftan gelen yaprak hışırtısı ile başını sesin geldiği yöne çevirdi. Karşısında gördüğü silüet ile hafifçe sırıttı. Yaslandığı duvardan kalktı ve karşısındaki oğlana doğru yürüdü.

"Beni gerçekten ektiğini sanmıştım."

Hyunjin, kendisinden birkaç santim kısa olan gence yaklaştı. Tam ona cevap vermek için hazırlandığı sırada önündeki bedeni ve yüzü inceledi. Ona gözlerini devirdi ve bıktığını belli edercesine mırıltılı, boğuk bir sesle konuştu. Dudağındaki kurumuş kan lekelerini ve dağınık saçlarını dikkatlice süzdü.

"Yine mi? Daha birkaç gün önce söz vermiştin."

Lee karşısındaki gencin cümlesi ile hafifçe gülümsedi. Hyunjin başta paniklese ve onun için endişelense de, Minho'nun gülümsediğini görünce derin bir nefes aldı.

"Yemin ederim bu sefer onlar başlattı. Hem bak, bana bir şey olmadı. Hala ayaktayım."

Hyunjin tekrar göz devirdi. Sinirle başını iki yana salladı ve çantasını ayağının yanına bırakıp ön bölmesinden küçük bir dezenfektan şişesi çıkardı.

Last Chance, HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin