"you had a speech, you're speechless
love slipped beyond your reaches
and I couldn't give a reason
champagne problems"
________________Yaklaşan Savaş
Saçını yolarcasına tararken bir yandan da aynadan hala yatakta yatan ve ona sırtını dönmüş Remus'a bakıyordu. Bir şey söylemek son günlerde ikisi içinde zorlaşmaya başlamıştı ve Remus için bu her zaman daha zorken şimdi kendini tamamen kapatmıştı.
Herkes için zor zamanlardı. Savaşın yakın olduğunu hepsi biliyordu. İlk savaşı birinci elden yaşayan Sirius ve Remus içinse bir gerginlik hakimdi. Sirius son günlerde yaşadığı dejavu hissinden kendini alamıyordu çünkü yine aynı durumdalardı. Savaş için umutları azdı ve Remus yine Sirius ile bu konuları konuşmuyordu.
Daha 1 ay önce kadar yanına taşınmıştı Remus. Bu yaşanan kötü zamanlar da biraz keyifleri yerine gelmiş evde küçük bir yemek vermişlerdi arkadaşlar arasında. Her şey o gece başlamıştı zaten. Dumbledore, Remus ile bir şeyler konuşmuştu ve o andan itibaren Remus değişmişti. Sirius bin defa ne olduğunu sormuş sürekli yoldaşlık için bir görev olduğundan bahsedip durmuştu sevgilisi. Günler geçtikçe Remus herhangi bir göreve gitmemiş aksine eve kapanmıştı. Sirius ile iletişimleri azalmış, birbirlerine temas etmekten kaçınır olmuşlardı. Her şeyden öte Sirius'un canını yakan temas olmaması falan değildi, Remus'un her ne bok yaşıyorsa ona anlatmamasıydı. O her hissettiğini anlatıyordu, onun için zor olan Azkaban anılarını bile anlatıyordu Remus'a. Karşılık beklediği için kimse onu suçlayamazdı.
"Tost yapacağım ister misin?" Öyle derin ve hızlı düşünüyordu ki Remus'un sesini birkaç saniye sonra fark edebilmişti. Yataktan kalkmış ve ayakta dikiliyordu. Yüzünde bir ifade yoktu.
"Olur sana yardım edeyim"
"Yo gerek yok ben hallederim" Başka bir şey demesine izin vermeden odalarından çıkmıştı. Sirius'un sinirleri bozuluyordu. Remus onunla vakit geçirmeyi severdi. Ama son zamanlarda aynı yatakta uyumak ve yemek yemek hariç hiçbir şeyi beraber yapmaz olmuşlardı. Belki de Remus'a bin kez sorunun ne olduğunu sormuştu ama bir kez daha soracaktı. Bir kez daha tarihin tekerrür etmesine izin vermeyecekti. Aynada son kez kendine bakıp hızla alt kata indi. Harry'de olmadığı için ev çok sessizdi.
Mutfakta tosta odaklanmış Remus'u izledi bir süre. Sadece 1 ay öncesine dek o tezgahta seviştiklerini anımsadı. Nasıl her şey değişebilirdi birden bire? Mutfağa girdiğinde Remus kendisine kısa bir bakış atmış ama bir şey söylememişti.
"Remus konuşmamız gerek"
"Dinliyorum seni" Remus onun aksine göz teması kurmaktan kaçınıyordu. Hala aptal tostu kızartmakla meşguldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the black dog - wolfstar
Fanfiction"Evet millet sanırım hepinize söyleme zamanımız geldi ben ve Remus birlikteyiz!" Yoldaşlık üyeleri ve hatta vaftiz oğlu dahi Tonks ve Remus'u tebrik ederken Sirius Black nefes almakta güçlük çekmeye başlamıştı. 14 yılda değişen şeyler yüzüne çarpma...